Yazar "Aksoy, Tamer" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın 80'li yaşlarda açık kalp cerrahisi sonrası yaşam kalitesinin “karnofsky skoru” ile analizi(Maltepe Üniversitesi, 2009) Akyıldız, Mahmut; Aksoy, Tamer; Zorman, Yılmaz; Erden, Benay; Onar, Lütfi Çağatay; Yılmazer, Mustafa Serdar; Arbatlı, Harun; Ertürk, EsraAmaç: Günümüzde ileri yaşta açık kalp cerrahisi gereken hastaların sayısı giderek artmaktadır. Birçok bildiri kalp cerrahisinin yaşlılarda güvenli ve kısa dönem sonuçlarının yararlı olduğunu göstermektedir. Bu retrospektif çalışmada; kliniğimizde açık kalp ameliyatı yapılan 80 yaş ve üzeri hastaların erken ve geç dönem sonuçları incelenmiş ve hastaların ameliyat sonrası yaşam kaliteleri; bir performans ve yaşam kalitesi değerlendirme yöntemi olan Karnofsky skorlama yöntemi kullanılarak analiz edildi. Yöntem: Kliniğimizde Eylül 2005 ile Şubat 2008 yılları arasında açık kalp ameliyatı yapılan 424 hastadan 32'sinin 80 yaş ve üzerinde (ortalama 86,78±2.6) olduğu belirlendi. Elde edilen kayıtlar retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Hastalarımızın 19'u erkek , 13'ü ise kadındı. Hastalarımızdan 3'üne izole aortik valv replasmanı, 1 hastaya kombine koroner bypass + aortikkapakreplasmanı, 28 hastaya ise izole koroner bypas operasyonu yapıldı. Sonuç: 80 yaş ve üzerindeki hasta grubunda açık kalp cerrahisi hastanede kalış süresinin uzaması ve normalden biraz daha yüksek ancak kabul edilebilir bir mortalite ve morbidite oranları göz önüne alınarak uygulanabilir. Bu hastaların erken safhada ameliyata yönlendirilmesi ve kardiyopulmoner bypass (KPB) tekniğinde yapılan hastaya özgü modifikasyonlar sonuçların yileşmesinde etkili olmaktadır.Yayın Anesthetic approach to the patients with scleroderma at coronary artery surgery: two case reports(EKIN TIBBI YAYINCILIK LTD STI-EKIN MEDICAL PUBL, 2011) Aksoy, Tamer; Haberal, Ismail; Erturk, Esra; Zorman, Yilmaz; Akyildiz, Mahmut; Findik, OrhanScleroderma is a progressive connective tissue disease characterized by multiple-organ involvement. Altough the lesions are mostly seen in microvascular bed, in rare cases coronary and peripheral arteries are also affected. In this article, we report the problems and management strategies in two scleroderma patients at an intensive care unit after coronary artery bypass surgery.Yayın A comparision of the sensitivity and specificity of the EuroSCORE, Cleveland, and CABDEAL risk stratification systems in the Turkish population(BAYCINAR MEDICAL PUBL-BAYCINAR TIBBI YAYINCILIK, 2012) Findik, Orhan; Haberal, Ismail; Akyildiz, Mahmut; Aksoy, Tamer; Erturk, Esra; Zorman, Yilmaz; Zengin, MustafaBackground: In this study, we aimed to compare three risk stratification systems to establish which of them is more suitable for predicting mortality and morbidity rates in the Turkish population. Methods: Our retrospective study included 501 consecutive patients (366 males, 135 females; mean age 63.4 +/- 19.4 years; range 44 to 83. years) who underwent coronary artery bypass graft (CABG) surgery between February 2005 and December 2006 in our clinic. The preoperative and intraoperative risk factors of the Cleveland, EuroSCORE, and CABDEAL risk stratification systems were analyzed for each patient, and the sensitivity and specificity of these three systems were compared in terms of mortality and morbidity. Results: In terms of mortality, the sensitivity and the specificity of the Cleveland system was found to be 61.5% and 90.4%, respectively while for the EuroSCORE system, the rates were 92.3% and 82.2%, respectively. For the CABDEAL system, the sensitivity and specificity were 92.3% and 44.9%, respectively. In terms of morbidity, the sensitivity and specificity of Cleveland system were 23.5% and 89.5%, respectively, while they were 41.2% and 81%, respectively for the EuroSCORE. The sensitivity and specificity of the CABDEAL system were 82.4% and 44.8%, respectively. Conclusion: The. study results showed that the EuroSCORE system is more suitable for predicting the expected mortality rates while the CABDEAL system followed by the Cleveland system are more appropriate in for predicting the expected morbidity rates in the Turkish population with cardiac disease.Yayın Comparison between pulmonary arterial and aortic root venting and their effects on pulmonary functions following CABG surgery(2008) Ertürk, Esra; Akyıldız, Mahmut; Aksoy, Tamer; Zorman, Yılmaz; Zengin, Mustafa; Haberal, İsmail; Kaplan, MehmetAmaç: Koroner arter bypass ameliyatında kullanılan pulmoner arteryel venting ya da çıkan aort kökü venting yöntemlerinin ameliyat sonrası solunum fonksiyonları üzerindeki etkileri karşılaştırıldı. Çalışma planı: Koroner arter bypass ameliyatı yapılan 301 hasta kullanılan venting yöntemine göre iki grupta incelendi. Aort kökü ventingi (grup I) 151 hastada (109 erkek, 42 kadın; ort. yaş 61±9), pulmoner arteryel ventingi (grup II) 150 hastada (79 erkek, 71 kadın; ort. yaş 61±10) kullanıldı. İki grubun amaliyat öncesi, amaliyattaki ve ameliyat sonrası verileri karşılaştırıldı.Bulgular: Ortalama anastomoz sayısı grup I'de 2.8±0.8, grup II'de 2.4±0.8 (p=0.001), kros klemp süresi grup I'de 42.7±17.4 dk, grup II'de 54.1±23.8 dk (p=0.001) bulundu. Kardiyopulmoner bypass zamanı iki grupta benzer idi (sırasıyla 86.4±56.1 dk ve 77.4±28.6 dk). Ameliyat sonrası ortalama PO2 grup I'de 92.8±4.8 mmHg, grup II'de 106.9±22 mmHg (p=0.001) bulunurken, SO2 değerleri sırasıyla 97.3±23.4% ve 96±8% idi (p=0.001). İki grup, göğüs tüpü drenaji ve kan transfüzyonu miktarları, entübasyon süresi, yoğun bakım ünitesinde ve hastanede kalış süreleri açısından anlamlı farklılık göstermedi. Nazotrakeal aspirasyon grup I'de 20 hastada (%80) gerekirken, grup II'de beş hastada (%20) gerekti (p=0.002). Bronkodilatör ihtiyacı (p=0.01) ve atriyal fibrilasyon gelişimi (p=0.02) grup II'de anlamlı derecede daha azdı. Yeniden entübasyon yedi hastada gerekti; bu hastaların hepsi grup I'de idi (p=0.001).Sonuç: Pulmoner arteryel venting ile akciğerlerin ve sol kalp boşluklarının dekompresyonu etkin bir şekilde sağlanabilir. Aortik venting yöntemiyle karşılaştırıldığında, hastaların ameliyat sonrası solunum fonksiyonları daha iyi olmaktadır.Yayın Distal arkus anevrizmasında endovasküler tedavi: olgu sunumu(Maltepe Üniversitesi, 2009) Akyıldız, Mahmut; Zorman, Yılmaz; Ertürk, Esra; Onar, Çağatay Lütfi; Aksoy, Tamer; Arbatlı, HarunTorasik aort anevrizması ciddi komplikasyonlara neden olabilen bir durumdur. Zamanında müdahale edilmediğinde anevrizma rüptüre olup yüksek oranda mortalite ile seyredebilmektedir. Bu tür anevrizmalar klasik açıkaort cerrahisi ya da uygun vakalarda endovasküler stent grefting uygulanması ile tedavi edilebilmektedir. Günümüzde en uygun yaklaşım hastaların iyi bir şekilde identifikasyonu yapılarak anevrizmanın endovasküler stent greft ile tamir edilmesidir. Böylece hastalar açık aort cerrahisi gibi büyük bir cerrahi prosedür ve sonrasında yüksek bir mortalite ve morbidite ile seyreden yoğun bakım periyodundan korunmaktadır. Bu yöntem ile tedavinin başarısı tecrübeli ekip ve gerekli donanıma sahip merkezlerde çok yüksektir. İşlem Kalp ve Damar Cerrahisi, Kardiyoloji, Anesteziyoloji ve reanimasyon ekiplerinin ortak çalışmaları ile Ekim 2006 tarihinden beri multidisipliner olarak hastanemizde başarı ile uygulanmaktadır.Yayın Early and late outcomes of carotid artery stenting(GALENOS YAYINCILIK, 2007) Aydiner, Oemer; Boztosun, Bilal; Sirvanci, Mustafa; Akcakoyun, Mustafa; Karaman, Kutlay; Aksoy, Tamer; Onat, LeventObjective: Carotid artery stenting is a new approach alternative to surgical carotid endarterectomy. Cerebral protection devices improved the applicability of this technique. In this study, we evaluated applicability, safety and late clinical outcomes of percutaneous interventions for carotid artery stenosis. Methods: A prospective study included 26 patients (15 female, 11 male, mean age 70 16 years) undergoing percutaneous transluminal angioplasty and stenting with different sizes of balloons and stents for 28 internal carotid artery stenoses at Kadir Has University Department of Interventional Radiology between March 2002 and December 2004. Ten patients were asymptomatic, one had amaurosis fugax, four had transient ischemic attack within last four months, one had drop attacks, one had headache, seven had the findings of hemiparesis and three had hemiplegia. Results: Stenosis rates were calculated according to North America Symptomatic Carotid Endarterectomy Trial. Median stenosis rate was 85% (range: 60%-95%). All of the 28 internal carotid artery stenoses were managed with balloon dilatation and stenting (technical success rate 100%). Median residual stenosis rate after procedure was 14% (range: 0%-30%). Asystole developed in five patients and bradycardia in eight patients. Ipsilateral middle cerebral artery infarction occurred in two patients. One patient had intracranial reperfusion bleeding four hours after the procedure. No procedural death was observed within one month of follow-up. One patient died of myocardial infarction four months after the procedure. Cranial computed tomography revealed multiple metastases in one patient complaining of intractable headache and primary source was found to be pulmonary carcinoma. No stent restenosis was defined at Doppler ultrasonographic examinations performed 6 and 12 months after procedures with normal flow patterns and velocities. Two patients underwent control angiography at 12th month and myointimal proliferations with insignificant obstruction (25% and 30%) were detected. Conclusion: Carotid artery stenting seems to be applicable and safe procedure but it is associated with infrequent major complications. Results of studies comparing surgery and angioplasty will be helpful in defining role of stenting in the treatment of carotid occlusive disease.Yayın EuroSCORE, Cleveland ve CABDEAL klinik risk sınıflama sistemlerinin Türk toplumu için duyarlılık ve özgüllüklerinin karşılaştırılması(2012) Ertürk, Esra; Zorman, Yılmaz; Akyıldız, Mahmut; Aksoy, Tamer; Haberal, İsmail; Fındık, Orhan; Zengin, MustafaAmaç: Bu çalışmada üç risk sınıflama sistemi birbiriyle kıyaslanarak Türk toplumu için mortalite ve morbidite oranını öngörmede hangi sistemin daha uygun olduğunun belirlenmesi amaçlandı. Çalışma planı: Bu retrospektif çalışmaya Şubat 2005 ve Aralık 2006 tarihleri arasında kliniğimizde koroner arter baypas greft (KABG) cerrahisi yapılan ardışık 501 hasta (366 erkek, 133 kadın; ort. yaş 63.4±19.4 yıl; dağılım 44-83 yıl) dahil edildi. Cleveland, EuroSCORE ve CABDEAL skorlama sistemlerinde yer alan ameliyat öncesi ve ameliyat sırası risk faktörleri her bir hasta için incelendi ve üç sisteminin duyarlılığı ve özgüllüğü, mortalite ve morbidite açısından kıyaslandı. Bulgular: Mortalite için duyarlılık ve özgüllük, Cleveland sisteminde sırasıyla %61.5 ve %90.4, EuroSCORE sisteminde ise bu oran sırasıyla %92.3 ve %82.2 olarak bulundu. CABDEAL sisteminin duyarlılık ve özgüllükleri ise sırasıyla %92.3 ve %44.9 olarak hesaplandı. Morbidite için ise, duyarlılık ve özgüllük sırasıyla Cleveland sisteminde %23.5 ve %89.5 iken, EuroSCORE sisteminde sırasıyla %41.2 ve %81 idi. CABDEAL sisteminde ise duyarlılık ve özgüllük sırasıyla %82.4 ve %44.8 idi. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları, beklenen mortalite oranlarını belirlemede EuroSCORE sisteminin, beklenen morbidite oranlarını tahminde CABDEAL sisteminin ve daha sonra Cleveland sisteminin kalp hastalığı olan Türk toplumunda daha uygun olduğunu göstermiştir.Yayın Giant Floating Thrombus Localized in the Ascending Aorta(FORUM MULTIMEDIA PUBLISHING, LLC, 2010) Akyildiz, Mahmut; Zorman, Yilmaz; Aksoy, Tamer; Yilmazer, Mustafa S.; Erturk, Esra; Onar, Cagatay L.; Midi, AhmetWe report the case of a 32-year-old male patient with symptoms of cerebrovascular accident manifesting with dysarthria. A transesophageal echocardiogram showed a floating mass localized in the ascending aorta, and a multislice computed tomography evaluation confirmed the diagnosis. With a comprehensive assessment of the mass, we decided on surgical intervention. A pedunculated and fragile mass was seen just near the right coronary ostium. The measured dimensions were 7.7 x 1.0 x 1.5 cm. The removed mass has been analyzed histopathologically and found to be the cause of the neurologic findings with an uncertain underlying etiology.Yayın Isolated third-nerve palsy after cardiac surgery(W B SAUNDERS CO-ELSEVIER INC, 2007) Aksoy, Tamer; Karaca, Pelin; Atasoy, M. Mahir; Sahin, Sevki…Yayın Karotis arter stentlerinin erken ve geç sonuçları(2007) Boztosun, Bilal; Aydıner, Ömer; Akçakoyun, Mustafa; Onat, Levent; Karaman, Kutlay; Aksoy, TamerAmaç: Karotis artere stent koyma işlemi cerrahi endarterektomiye alternatif olarak kullanılan yeni bir yöntemdir. Serebral koruma sistemlerinin gelişmesi ile bu işlemin uygulanabilirliği artmıştır. Bu çalışmada, karotis artere perkütan anjiyoplasti-stent uygulanan hastalarda bu girişimin uygulanabilirliği, güvenilirliği ile erken ve geç dönem klinik sonuçları araştırıldı. Yöntemler: Mart 2002 ile Aralık 2004 tarihleri arasında Kadir Has Üniversitesi Radyodiagnostik Anabilim Dalı Girişimsel Radyoloji bölümünde (Florence Nightingale Hastanesi) 28 internal karotis arter darlığına farklı cins ve boyutta balon ve stent uygulanan 26 hasta (15 kadın, 11 erkek yaş 70 ±16 yıl prospektif olarak incelendi. Başvuruları sırasında 10 hasta asemptomatik idi. Hastalardan 1’i amarozis fugaks, 4’ü son 6 ay içinde geçici iskemik atak tariflemekte idi. Bir hasta düşme atakları, bir hasta baş ağrısı nedeni ile hastaneye başvurmuş, ileri tetkiklerde internal karotis darlığı tespit edilmişti. Üç hastada hemipleji, 7 hastada hemiparezi bulguları vardı. Bulgular: Darlık oranları Kuzey Amerika Semptomatik Karotis Endarterektomi Çalışma Grubuna göre hesaplandı. Ortalama darlık %85 olup, %60 ile %95 arasında değişmekteydi. Yirmi sekiz primer internal karotis arter darlığı balon dilatasyon ve stent yerleştirilmesiyle tedavi edildi (teknik başarı oranı %100). İşlem sonrasında ortalama rezidüel stenoz oranı %14’ tü (%0-%30). Stent açılımı ve postdilatasyon sırasında 5 hastada asistoli, 8 hastada bradikardi gelişti. İki hastada stent ile aynı tarafta orta serebral arter dal enfarktı oldu. Bir hastada işlem sonrası 4. saatte reperfüzyon kanaması oldu. İlk 30 günlük takipte hiçbir hastada işleme bağlı ölüm gerçekleşmedi. Bir hasta işlemden sonra dördüncü ayda miyokard enfarktüsü nedeniyle öldü. Bir hastada işlem sonrası birinci ayda şiddetli baş ağrısı nedeniyle çekilen beyin tomografisinde akciğer kanserine bağlı metastatik odaklar görüldü. İşlem sonrası 6. ve 12. ayda yapılan Doppler ultrasonografilerde stent bölgelerinde restenoz izlenmedi, akım formları ve hızları normal sınırlardaydı. İki hastaya 12. ayda kontrol anjiyografi işlemi yapıldı, stent içinde anlamlı restenoz oluşturmayan (%25 ve %30 oranlarında) miyointimal proliferasyon saptandı. Sonuç: Karotid arter stent uygulaması ciddi komplikasyon oranının düşük olması nedeniyle güvenle kullanılabilecek bir yöntemdir. Karotis endarterektomi ile perkütan anjiyoplasti ve stent girişimlerinin sonuçlarını irdeleyen randomize çalışmaları ile karotis arterin tıkayıcı hastalığının tedavisinde stentin rolünün daha iyi anlaşılacağı kanısındayız.Yayın Koroner arter cerrahisinde sklerodermalı hastaya anestezik yaklaşım: iki olgu sunumu(2011) Fındık, Orhan; Ertürk, Esra; Akyıldız, Mahmut; Zorman, Yılmaz; Aksoy, Tamer; Haberal, İsmailSkleroderma çoklu organ tutulumuyla karakterize, ilerleyici bir bağ dokusu hastalığıdır. Çoğunlukla mikrovasküler yatakta lezyonlar görülmekle birlikte nadir de olsa koroner ve perifer arterler de etkilenmektedir. Bu çalışmada sklerodermalı iki hastada koroner arter bypass cerrahisi sonrası yoğun bakım ünitesinde karşılaşılan sorunlar ve yönetim stratejileri bildirildi.Yayın On-pump coronary bypass surgery in a pseudothrombocytopenic patient: a case report(EKIN TIBBI YAYINCILIK LTD STI-EKIN MEDICAL PUBL, 2011) Haberal, Ismail; Akyildiz, Mahmut; Aksoy, Tamer; Zorman, Yilmaz; Erturk, Esra; Zengin, MustafaA sixty-year-old female patient was admitted to our cardiovascular surgery department for coronary bypass surgery. Coronar angiograpy revealed three vessel coronary artery disease. The patient's preoperative whole blood count examination was performed by taking whole blood into EDTA tubes. The platelet count was found to be 23x10(3)/mm(3). The patient has no bleeding problem. In the physical examination; no pathologies were detected other than bilateral basal fine crepitations in the lungs and the result of bleeding and coagulation tests were normal. In the peripheral blood smear examination, adequate platelet clusters were found. Since the laboratory findings were normal and the patient had no history of bleeding problems, the patient was diagnosed with EDTA-dependent pseudothrombocytopenia. We presented this case to emphasize the importance of preoperative platelet count and function and remind of the issue of pseudothrombocytopenia.Yayın Psödotrombositopenili bir hastada kardiyopulmoner destek altında koroner bypass cerrahisi: Olgu sunumu(2011) Ertürk, Esra; Akyıldız, Mahmut; Haberal, İsmail; Zoraman, Yılmaz; Zengin, Mustafa; Aksoy, TamerAltmış yaşında kadın hasta, koroner bypass ameliyatı için kardiyovasküler cerrahi kliniğimize başvurdu. Koroner anjiyografi incelemesinde üç damarda koroner arter lezyonları saptandı. Hastanın ameliyat öncesi tam kan sayımı EDTA'lı tüplere tam kan alınarak gerçekleştirildi Trombosit sayısı 23x103/mm3 olarak tespit edildi. Hastanın kanama sorunu yoktu. Fizik muayenede; iki taraflı akciğer bazallerinde ince krepitasyon dışında diğer sistemlere ait patoloji saptanmayan hastanın kanama pıhtılaşma testleri normal olarak bulundu. Yapılan periferik yaymada yeterli trombosit kümeleri saptandı. Laboratuvar bulgularının normal olması ve öyküde kanama sorunu olmaması üzerine hastaya EDTA'ya bağlı psödotrombositopeni tanısı kondu. Ameliyat öncesi trombositlerin sayısının ve fonksiyonlarının değerlendirilmesinin önemini belirtmek ve psödotrombositopeni sorununu hatırlatmak için bu olguyu sunduk.Yayın Tesadüfen saptanan koroner arter fistülünün cerrahi tedavisi(Maltepe Üniversitesi, 2009) Akyıldız, Mahmut; Aksoy, Tamer; Erden, Benay; Ertür, Esra; Onar, Lütfi Çağatay; Arbatlı, HarunKoroner arter fistülleri, büyük damarlar veya kalbin odacıkları ile koroner arterler arasındaki bağlantılar ile karakterize olan ve nadir görülen anomalilerdir. Bu makalede 68 yaşında 5 yıldan uzun zamandır eforla artış gösteren dispnesi olan erkek hasta sunulmaktadır. Hastanın tetkikleri sırasında yapılan Koroner BT anjiografisinde koroner arter hastalığı tanısı konmuş ve koroner anjiografi önerilmişti. Koroner anjiografide koroner arterlerde önemli derecede bir stenoza rastlanmamış, ancak sol ön inen koroner arterin dalı diagonal arter ile ana pulmoner arter arasındaki fistül oluşumunu ortaya koymuştur.. Başarılı bir cerrahi tedavi ile fistül alanı bulundu, bağlandı ve ayrıldı. Postoperatif dönemde operasyonla ilgili sorunu olmayan hasta 5. gün taburcu edildi.