Kahraman, Zafer2024-07-122024-07-122013Kahraman, Z. (2013). Borca katılma sözleşmesiyle kefalet sözleşmesinin birbirinden ayırt edilmesi. Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. 3(1), s. 149-171.1303-5630https://jurix.com.tr/article/3813https://hdl.handle.net/20.500.12415/1336Uygulamada, özellikle teminat verenin asıl borçluyla birlikte “müteselsilen borçlu olmayı” taahhüt ettiği hallerde, bir borca katılma akdinin mi yoksa kefalet akdinin mi söz konusu olduğu kolayca karıştırılabilir. Bu halde, taahhüdün lafzı teminat ilişkisinin hukuki niteliğini tam olarak yansıtmadığı için, taraarın gerçek iradesinin araştırılması gerekir. Bu konuda, borca katılma akdiyle kefalet akdinin birbirinden ayırt edilmesi amacıyla bazı kıstasların kullanılması gerekir. Bu çalışmamızda, söz konusu kıstaslar incelenecektir.In practice, the cumulative assumption of debt and suretyship agreements can be easily mistaken for one another, especially when a person assumes joint liability to the creditor for payment of a debt owed by the original debtor. In this case, since the wording of the agreement doesn’t reect the nature of the security relationship, the real intentions of the parties must be determined in order to determine whether between parties is a cumulative assumption of debt or a suretyship agreement. Certain criteria may be used for distinguishing these agreements. In this article, we will analyze the criteria necessary to distinguish the cumulative assumption of debt from suretyship agreements.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessBorçlar HukukuKefalet SözleşmesiBorca KatılmaMüteselsil BorçlulukTeminatObligation LawSuretyship AgreementCumulative Assumption of DebtJoint LiabilitySecuritiesBorca katılma sözleşmesiyle kefalet sözleşmesinin birbirinden ayırt edilmesiArticle17111493