Ertürk, Doğan ZaferAlp, Jülide2024-07-122024-07-122023Ertürk, D. Z. (2023). Müze kentin bir parçası: Ahşaptan betona Zeyrek. J. Alp (Ed.), Kentsel Morfoloji Okumaları içinde (ss. 152-171). İstanbul: Maltepe Üniversitesi Yayınları.978-605-2124-67-3https://hdl.handle.net/20.500.12415/3098Bu yazıya İstanbul üzerine onlarca yazı yazan ve geçen yıl kaybettiğimiz hocamız Doğan Kuban’ın İstanbul için yazdığı şiirin son dizeleri ile başlamayı uygun bulduk. Şiirin adı “Eski İstanbullu”. Bu kent artık Konstantin’in ya da Justinianus’un Ya da Süleyman’ın değil, İstanbul’u bilmeyenlerin kenti Dağdan, kırdan göçüp gelmiş Blucinli ve televizyonlu Cep telefonlu ve gecekondulu Gökdelenli ve çöp deryası Yolsuz ve otoparksız Yeşilsiz ve lağım kokan Bir şehr-i kadim O dünya güzeli kent Anıların sultanı Görür gibi oluyorum Bazen İçim burkuluyor. Bu dizeleri belleğimizde tutup, bu yazıda kentin Fatih yöresinin Zeyrek bölgesini incelemeye çalışacağız. Bu yöre Türk filmlerine, dizilere ve romanlara, eski fiziksel dokusuyla, evleriyle, sokakları ve yokuşlarıyla defalarca konu olan bir alandır. Karşısında Süleymaniye Külliyesi, güneyinde Altınboynuz Haliç ile, doğusunda Fatih’in farklı mahalleleri ile ilginç bir topoğrafyaya sahiptir. Zeyrek, İstanbul’un en eski semtlerinden biridir. Yaşadığı büyük depremlere, yangınlara rağmen günümüze kadar ulaşan, tarih kokan birçok değerli yapıya sahiptir. Zeyrek yöresi, yokuşlar ve merdivenlerle örülü bir topoğrafyaya sahiptir. Atatürk Bulvarı’ndan Zeyrek Mehmet Paşa Sokağı’na ve Fil Yokuşu’na dek parke taşla döşenmiş olan bu yöre, her İstanbul sokağında olduğu gibi asfalt kaplanmış ve özgün halinden artık eser kalmamıştır.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessMüze kentin bir parçası: Ahşaptan betona ZeyrekBook Part171152