Türkiye'de e-öğrenme: gelişmeler ve uygulamalar

View/ Open
Date
2010Author
Telli Yamamoto, Sahure Gonca
Demiray, Uğur
Kesim, Mehmet
Maltepe Üniversitesi, İşletme ve Yönetme Bilimleri Fakültesi
Metadata
Show full item recordCitation
Telli Yamamoto, S. T., Demiray, U. ve Kesim, M. (2010). Türkiye'de e-öğrenme: gelişmeler ve uygulamalar. Ankara.Abstract
Geçmişte oldukça pasif olarak gerçekleşen bilgi edinme süreçleri
günümüzde farklı hale dönüşerek aktif olarak katılabilen bir yapıya
bürünmüştür. Öğretmenin, basılı öğrenme materyalleri, radyo TV ve
video ile sınırlı olan bilgi kanalları internetin hayatımıza girmesiyle
zenginlemiştir. E-posta, sosyal ağlar, elektronik kitaplar, sohbet
ortamları, web konferansları ve etkileşimli çoklu ortam uygulamaları
yeni öğrenme kanalları haline gelmiştir. Zenginleşen öğrenme
kanallarına, yaşamımızın bir parçası haline gelen teknolojilerin
getirdiği hareketlilik de eklendiğinde, farklı öğrenme yapıları ortaya
çıkmakta ve klasik öğrenme dışındaki çözümlere de ihtiyaç
duyulmaktadır.
Günümüzde bilgi toplumuna geçişte etkili olan öğeler insan, bilgi ve
teknolojidir. Bu bağlamda gelişen ve değişen araç, yöntem ve eğitim
sistemlerinin ele alınarak ülkemizdeki gelişmelerin ortaya konması
gerekmektedir. Uzaktan öğrenme gereksinimlerinin artması ve
teknolojideki gelişmeler nedeniyle e-öğrenme giderek önem
kazanmaktadır. E-öğrenmede etkili olan süreçler ve iş akışı
tasarlanırken insan gücü, donanım ve yazılım bileşenleri önem
kazanmaktadır. Uzaktan eğitim programlarının internetin ve yeni
teknolojilerin yardımıyla daha etkin hale gelmesi ve gelişmesi ile e-
öğrenme programlarının önemi artmaktadır. E-öğrenme, örgün
eğitimin dışında, istenilen zamanda, yerde ve istenilen kadar bilgi
almayı sağlayabilen elektronik ortamın eğitim mecrası olarak
kullanıldığı öğrenme ortamlarında sağlanan öğrenme olarak
tanımlanabilir. E-öğrenmenin var olan uzaktan öğretim programlarına
göre en büyük farkı, etkileşimli olması, bir başka deyişle karşılıklı
iletişim kuruyor olabilmesidir. E-öğrenme 7’den 77’ye bilgisayar ve
benzeri teknolojiden yararlanabilen her ortamda kullanılabilecek bir
öğrenme yapısı sağlayabilmektedir. Bu yüzden okul öncesinden,
üniversiteye ve sonrasındaki tüm öğrenme süreçlerinde yararlı
olabilecek bir eğitim platformudur.
Yerden ve zamandan bağımsız olabilmesinin etkisiyle, kamu ve özel
kurum ya da kuruluşların bir bölümü, eğitim programlarını e-öğrenme
ortamına taşımaktadır. Gerek özel gerekse resmi kurum ve
kuruluşların, değişen teknolojiyle birlikte çok farklı eğitim ihtiyaçları e-öğrenme sayesinde karşılanabilmektedir. Ayrıca konuyla ilgili
profesyonel ve akademik çalışmalardan yararlanmak giderek daha
kolay hale gelmektedir. Bu bağlamda çalışanların, mesleki gelişimleri
için, kişisel ihtiyaçlarına göre özel olarak belirlenen eğitimlere
ulaşmaları söz konusu olabilmektedir. E-öğrenme eğitim ve öğretime
yeni bir boyut kazandırmaktadır. Bu boyutun değerlendirilmesi gelecek
eğitim-öğretim stratejilerinin belirlenmesi açısından da önem taşır.
Elinizdeki bu kitapta Türkiye’de gerçekleşen kimi e-öğrenme
çalışmaları kapsam içine alınmıştır. Hedef okuyucular olarak ise e-
öğrenme konusunda ilgili profesyoneller, araştırmacılar, öğretim
elemanları ve e-öğrenme kullanıcıları olarak belirlenmiştir.
Kara Tahtadan ekrana diyebileceğimiz eğitim sistemlerinde yaklaşık
1970’li yıllara kadar gelişen teknoloji örgün eğitimin hizmetine
koşuldu. Çok eskilerde değil henüz daha 40-50’li yaşlarda olanlarımız,
sınıflarında kapı üstündeki radyo hoparlörlerini ve hatta sınıflarında
bazı öğretmenlerinin 8mm ya da 16mm eğitim filmi izlettirdiğini
anımsayacaklardır. 70’li yıllara gelindiğinde, yazılı basın ötesinde
gelişen teknoloji ürünlerinden Radyo, TV, video gibi görsel ve işitsel
teknolojiler özellikle uzaktan eğitim alanında oldukça işlevsel olarak
kullanılmaya başlandı. Sonrasında; üretilen her yeni teknoloji, eğitime
ve bilimsel çalışmalara girdikçe bu alanlardaki halihazırda varolan
kavramların içi boşalmaya başladı. Eski kavramlar artık kullanılan bu
yeni teknolojileri içeremez oldu. Örneğin 1980’li yıllara kadar uzaktan
eğitim olarak bilinen ve yoğunlukla basılı materyaller, Radyo, TV ve
video gibi görsel ve işitsel teknolojileri kullanan eğitim sistemleri,
bilgisayar teknolojisinin gelişip sisteme dahil olmasıyla Açık ve
Uzaktan Eğitim ya da Bilgisayar Destekli Uzaktan Eğitim gibi adlarla
anılmaya başlandı. 1990’lara gelinildiğinde ise internet devriminin
getirdiği yeniliklerin eğitim sistemine girmesi ile bu kavramlar da
yetersiz kaldı. Bu yıllardan başlayarak neredeyse günümüze değin E-
öğrenme olarak çevrilen E-Learning teknolojisi oldukça uzun bir
saltanat sürdü ve bu saltanatı sürdürmeye de devam ediyor.
Kısa bir süre önce Balkanlardan Kafkaslara, İskandinavya’dan Arap
Yarımadası ve Kuzey Afrika bölgelerini kapsamına alan, 39 ülkede
yapılan bir çalışmada, bu ülkelerde e-öğrenme teknolojisinin genelde
eğitim, özelde de uzaktan eğitim uygulamalarında ne denli
kullanıldıkları ve bu teknolojiden ne ölçüde yararlanıldığı
araştırılmıştır. Ülke örnek olaylarını içeren araştırmalarda e-öğrenme teknolojisinin Türkiye dahil oldukça verimli kullanıldığı ortaya
çıkmıştır. Ancak örgün ve uzaktan eğitim uygulamalarında bu
elektronik öğrenme kavramının içinin hızla boşalmaya başladığı
düşünülmektedir. Bu günlerde doğuda ve batıdaki gelişmiş, insana ve
onun eğitimine yatırım yapan ülkelerde son yıllarda oldukça güncel
olan mobil öğrenme, IPTV etkileşimli televizyon teknolojileri ile u-
öğrenme (Ubiquities Learning) olarak bilinen her yerde her materyalle
eğitim teknolojileri özellikle uzaktan eğitim uygulamalarında adından
sıklıkla söz ettirir, tartışılır hale gelmiştir Bunlar son 5-7 yılın
“şimdilik” süper teknolojileri olarak belirtilebilir.
Günümüz teknolojilerinde görülen değişimle birlikte mobil cihazların
ve internet erişiminin önümüzdeki yıllarda daha da yaygınlaşacağı ve
ucuzlayacağı açıktır. 3G, 4G ve uydu teknolojilerindeki gelişmeler
günlük hayatta mobil teknolojilerin kullanım şekillerini de etkileyecek
ve yaygınlaştıracaktır. Bu da öğrenme uygulamalarında ciddi
farklılıkların oluşmasına sebep olacaktır. Mobil öğrenme sayesinde
bireyselleşen öğrenme uygulamaları önem kazanacaktır. Standart
öğrenmenin yanında derinlemesine öğrenme veya uzmanlaşmaya
yönelme gibi konuların gelişmesine yol açabilecek ve karşılıklı
etkileşimi yoğunlaştıran ve araştırmaya hız veren bilgi toplumuna
uygun bireyleri tanımlayan bir öğrenme haline dönüşecektir.
Bir başka deyişle, kendimizi, özellikle de eğitim yöneticilerimizin,
politik baskı ve eğilimlerden uzak, olabildiğince bağımsız, eğitim
sistemimizi her geçen gün sorgulayıp, gelişen ve sahip olduğumuz
günümüz teknolojisini içerik ve pedagojik açıdan en verimli
kullanarak, bir sonraki gelecek teknolojilere düşünsel, zihinsel ve
toplumsal değerlerimizle birlikte hazır olmalıyız.
Yaklaşık sekiz ay önce yola çıktığımız bu kitap çalışmasına özveri ve
akademik heyecanları ile ortak olan 31 yazarımıza burada bir kez daha
teşekkür ediyor ve siz okurlarımıza bundan böyle bir başka çalışmayla
da ulaşmak istiyoruz.
Source
Türkiye'de E-Öğrenme: Gelişmeler ve UygulamalarCollections
The following license files are associated with this item: