Yazar "Bozok, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 28
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Ataerkil ve cinsiyetçi erkeklikler, erkeklik ve erkekliklerin eleştirisi, profeminizm, ben ve kendim(NotaBene Yayınları, 2015) Bozok, MehmetBunlar, bu adamlar -benim kendimin de üyesi olduğum bir grup olan- bu erkekler ne yapıyorlar, ne yaptıklarını zannediyorlar? Neden “böyleler”? Hep birlikte güzel günlerde olabilecekken karanlık geceler boyu bitmek bilmez karabasanlar, erkekler ve erkeklikler. Erkeklikler üzerine düşünmeye başlamam, çocukluğumun ilk yıllarına dayanıyor. Eğitimli orta sınıf bir aileden geliyorum. Annem ve babam toplumsal cinsiyet eşitliğini –tamamıyla olmasa da- görece benimsemiş insanlar. Babam anneme “yardım etmek” ve onu “yormamak” adına ev işlerine her zaman katkıda bulunurdu. Annem ilkokulun ilk yıllarında bana ev işleri yapmayı öğretmişti; çünkü –kendi ataerkil yetişme koşullarında öğrendiklerinin aksine- hem ev işlerinin sadece kadınların değil evdeki herkesin işi olduğunu, hem de bir erkek çocuk olarak benim de başımın çaresine bakmayı bilmem gerektiğini düşünüyordu. Yemekler yapmayı, yaşadığım yeri temizlemeyi, söküğümü dikmeyi, bozulan eşyaları tamir etmeyi öğrenmiştim. Ancak bu çok temel bilgiler bile akranlarım olan erkeklerle erken yaşlardan itibaren büyük çatışmalar yaşamama yetti.Yayın Bizim dereyi kim çaldı?: Doğu Karadeniz'de yaşlı kadınlar ve yaşlı erkeklerin doğa anlatıları(İletişim Yayınları, 2016) Bozok, Mehmet; Akbaş, Meral; Bozok, NihanBu çalışmanın yolunu açan hikaye, Borçka'nın bir köyünde yaşayan doksan altı yaşındaki bir Gürcü kadının, Emine'nindir. Bu yaşlı kadının evi derince, tabanında bir ırmağın akıp gittiği bir vadiye tepeden bakıyordu. Evlendiğinden bu yana, yani yetmiş yılı aşkın bir süredir burada, bu evde yaşayan Emine, doksan altı yaşını sürdüğü bu yıl artık yaşlandığına kanaat getirmişti. Kulaklarının duymadığını düşünüyordu çünkü. Bu sebeple karanlıktan korkuyor; geceleri aydınlıkta uyumak istiyordu. Oysa sohbet ederken bizi duyuyordu Emine; hem de çok iyi duyuyordu.şaşırdık! Acaba neyi duymuyordu; duymak isteyip de duyamadığı neydi ? Sorduk. O ses, artık duyamadığı o ses vadinin tabanında akan derenin sesiydi...Yayın Boşanmış kadınların hayata tutunma örnekleri(Sosyoloji Derneği, 2019) Acar, Ceyda; Bozok, MehmetBoşanmış kadınların yaşadığı pek çok sorun sosyoloji literatüründe ayrıntılı bir biçimde tartışılmaktadır. Toplumsal dışlanma, taciz, yargılama ve baskı bu sorunların en çok bilinenleridir. Kadınların düşük eğitim ve ekonomik düzeyleri ise onlara daha büyük zorluklar getirmektedir. Çalışmada toplumsal sorunlarla mücadele eden kadınların hayata tutunmak için geliştirdikleri stratejileri anlamaya çalışılmıştır. Bir yüksek lisans tezi olan bu araştırma, feminist metodolojinin ışığında niteliksel yöntemlerden yararlanılarak İstanbul’da yaşayan düşük sosyoekonomik düzeyde boşanmış kadınlarla yürütülmüştür. İstanbul’a kırdan göç eden, 18 yaş altı çocukları varken boşanmış olan, düşük sosyoekonomik düzeydeki kadınlarla, Aralık 2016-Mart 2017 tarihleri arasında derinlemesine görüşmeler yapılmıştır.Yayın Cinsiyetlendirilmiş bir egzersizin sınırlarında: Adana’daki erkeklerin pilates deneyimleri(Adamor Toplum Araştırma Merkezi, 2019) Bozok, Mehmet; Munar, Zahide Merve; Kavasoğlu, İremBu çalışma, cinsiyetlendirilmiş bir egzersiz olarak pilatesi Adana’da bu egzersizi yapan erkekler üzerin-den ele alıyor. Pilates, erkek kimliği ve ataerkil erkeklikler için toplumsal olarak uygun görülmeyen bir egzersizdir. Bu bağlamda amacımız, ataerkilliğiyle bilinen bir kent olan Adana'da tenis kulübüne giden eğitimli ve orta üst sınıfa mensup erkeklerin cinsiyetlendirilmiş ve kadınlara özgü bir egzersiz olarak inşa edilen pilatesteki deneyimlerini ve pilatese yükledikleri anlamları irdelemektir. Bu araştırmada niteliksel yöntem kullanılarak, pilates yapan altı erkekle derinlemesine görüşmeler yapılarak veri toplan-mıştır. Toplanan veriler, içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırmanın bulguları katılımcı-ların pilatesi bağımsız bir egzersiz olarak değil de bir performans sporu olarak gördükleri tenise destek olacak bir egzersiz olarak tanımladıklarını ortaya koymaktadır. Bu araştırma, katılımcı olan erkeklerin pilatese başlama ve pilatesi sürdürme motivasyonunun sağlıklı yaşam söylemi ve erkeklik performansını koruma çabasıyla iç içe geçtiğini ve katılımcıların pilates deneyimlerinde kendi erkeklik söylemleri ve pratiklerinin ön plana çıktığını göstermektedir. Sonuç olarak, Adana’da pilates yapan katılımcı erkekle-rin ataerkil erkeklik kodlarının bu egzersize yükledikleri anlamlara da yansıdığı görülmektedir.Yayın Eleştiren ile eleştirilenler arasında nazik karşılaşmalar: (Pro)feminist bir yaklaşımla Trabzon'da erkeklikleri incelemek(2014) Bozok, MehmetTipik bir feminist araştırmada, feminist kadın araştırmacı(lar) feminist metodolojilerden yararlanarak, genellikle kadınlar olan görüşülenlerini empati yardımıyla anlamaya çalışırken, bu aktörler ile empati kurarak onların güçlenmesine ve özgürleşmesine katkıda bulunmayı hedeflerler. Buna karşın (pro)feminist ve erkek bir araştırmacının ataerkilliğin asli failleri ve yarar sağlayanları olan erkekleri incelerken görüşülenlerle empati kurması feminist bir araştırma bağlamında araştırmacının hem kendisiyle, hem savunduğu yaklaşımla, hem de yararlandığı metodolojiyle ilişkisinde derin çelişkiler yaratır. Bu makalede son yıllarda ataerkil ve sağcı olaylarla sıklıkla gündeme gelen bir kent olan Trabzonda 2010-2011 arasında (pro)feminist erkek bir araştırmacı tarafından gerçekleştirilen bir alan çalışmasının öyküsü dolayımıyla, (pro)feminist bir yaklaşımla erkeklikleri incelemenin metodolojik güçlükleri tartışılmaktadır.Yayın Eleştiren ile eleştirilenler arasında nazik karşılaşmalar: (pro)feminist bir yaklaşımla Trabzon’da erkeklikleri incelemek(Ankara Üniversitesi KASAUM, 2013) Bozok, Mehmet“Tipik” bir feminist araştırmada, feminist kadın araştırmacı(lar) feminist metodolojilerden yararlanarak, genellikle kadınlar olan görüşülenlerini empati yardımıyla anlamaya çalışırken, bu aktörler ile empati kurarak onların güçlenmesine ve özgürleşmesine katkıda bulunmayı hedeflerler. Buna karşın (pro)feminist ve erkek bir araştırmacının ataerkilliğin asli failleri ve yarar sağlayanları olan erkekleri incelerken görüşülenlerle empati kurması feminist bir araştırma bağlamında araştırmacının hem kendisiyle, hem savunduğu yaklaşımla, hem de yararlandığı metodolojiyle ilişkisinde derin çelişkiler yaratır. Bu makalede son yıllarda ataerkil ve sağcı olaylarla sıklıkla gündeme gelen bir kent olan Trabzon’da 2010-2011 arasında (pro)feminist erkek bir araştırmacı tarafından gerçekleştirilen bir alan çalışmasının öyküsü dolayımıyla, (pro)feminist bir yaklaşımla erkeklikleri incelemenin metodolojik güçlükleri tartışılmaktadır.Yayın Erkekler ve erkekliklerin eleştirisi olarak erkeklik çalışmaları (mı)?(Bianet, 2018) Bozok, MehmetGenel anlamda toplumsal cinsiyet üzerine çalışmaların başlangıcı yirminci yüzyılın başlarına denk düşer. Bu başlangıç bir taraftan batıda bir toplumsal hareket olarak feminizmin ortaya çıkışı ve yükselişine, diğer taraftan da -erken dönem antropoloji ve psikanaliz çalışmaları başta olmak üzere- sosyal bilimlerde cinsiyetlerin tartışmaya açılmasına ve bu alanlarda çalışma yürütülmeye başlanmasına dayanır. Bu tartışmalar, 1960’lar ve 1970’lerden itibaren ikinci dalga feminizmin -ve izleyen yıllarda gelişen LGBTQIA+ çalışmalarının- dünyayı sarsan etkisiyle eleştirel bir boyut kazanarak, toplumsal cinsiyet (gender) çalışmaları olarak gelişmiştir. Feminist eleştiri özellikle de “kişisel olan politiktir” vurgusuyla öylesine etkili olmuştur ki, daha önce akademide ve toplumsal hareketlerde görmezden gelinen, üzerine söz söylenmekten kaçınılan konular bir yandan gündelik hayatı değişime zorlayan siyasi mücadelelerde, diğer taraftan da akademik çalışmalarda tartışılmaya başlanmıştır.Yayın Erkeklerin şiddetleri üzerine(Evrensel Basım Yayın, 2015) Bozok, MehmetÇocukluğu 12 eylül askeri darbesi sonrasında geçmiş biri olarak şiddet uygulayanların kimler olduğunu, çok zaman kendime sormuşumdur. Çünkü bizi kuşağın çocukluğu canavarlarla geçti diyebilirim. Enflasyon canavarı, Van Gölü canavarı, trafik canavarı, çatışmalar, savaşlar, acımasız komutanlar, işkenceciler, işkenceler, gözaltında kaybedilenler, beyaz Renolar, karılarını döven adamlar, mafya babaları... Ne isterseniz vardı.Yayın Erkeklik incelemeleri alanındaki başlıca kuram ve yaklaşımların sosyalist feminist bir eleştirisine doğru(Sosyoloji Derneği, 2009) Bozok, MehmetYakın zamana kadar sosyal bilimlerde hakim olan eğilim, toplum çözümlemelerinde erkeklerin toplumun tamamına genellenmesiydi. Bu durumu profeminist bir bakış açısıyla eleştiren akademisyenler, 1980’lerin ikinci yarısından itibaren erkeklik incelemeleri alanının yükselişe geçmesini sağladılar. Erkekler ve erkekliklerin profeminist incelemelerini yapmayı hedefleyen erkeklik incelemeleri yaklaşık son yirmi beş yıllık süreçte sosyal ve beşeri bilimlerde oldukça ayrıntılı ampirik incelemeler ve kuramsal çözümlemeler yapmışlardır. Bununla beraber, bu çalışmalar çoğu zaman, mikro-sosyolojik hegemonya çözümlemelerine sıkışmış olduğu için erkek egemenliğinin maddi koşullarını büyük ölçüde gözden kaçırmaktadır. Bu sunum, erkeklik incelemeleri alanı için sosyalist feminist bir bakış açısının olanaklarını tartışmaktadırYayın Fathering styles in a traditional culture and its association with marital relationship: A latent profile analysis with a nationally representative sample(Wiley, 2023) Kisbu, Yasemin; Özcan, Meryem Seyda; Kuscul, G. Hilal; Bozok, Mehmet; Kaya, Mustafa; Fisek, GülerThis study had two main objectives. The first goal was to examine fathers' parenting styles in a society with traditional patriarchal values. The second goal was to understand the extent to which marital relationship variables (i.e., marital satisfaction and spousal support) are related with the identified fathering profiles. The theoretical and empirical underpinnings of the parenting styles literature that form the foundation of the research on parent-child dynamics are still mainly based on data collected only from mothers. This weakness of the literature on fathering typologies is further accompanied by the scarcity of data on fathers' parenting practices from non-Western contexts. To achieve the study aims, a latent profile analysis based on warmth and control dimensions of parenting was performed using a nationally representative sample of 1070 urban fathers in Turkey. Using scores on six parenting behavior variables (i.e., warmth, punishment, inductive reasoning, positive parenting, discipline and teaching responsibilities, time and talking together), results revealed four fathering profiles: authoritative (30%), average (45%), uninvolved (16%), and disciplining-distant (8%). Furthermore, the results showed that the fathering profiles significantly differed from each other on the marital satisfaction and spousal support scores. Results highlight the importance of investigating fathering behaviors and their predictors in different cultures.Yayın Feminizmin erkekler cephesindeki yankısı erkekler ve erkeklikler üzerine eleştirel incelemeler(Yapı Kredi Yayınları, 2009) Bozok, Mehmetİkinci dalga feminizmin 1950'lerde başlayan yükselişi 1970'lere gelindiğinde toplumun ve sosyal bilimlerin bütününü etkiler hale gelmiş ve sunduğu kadın kurtuluşu ve mutlak toplumsal cinsiyet eşitliğine dayanan toplum projesiyle, kadın ezilmişliğine yönelik bir eleştiri veya kadın haklarını talep etmekten çok daha fazlası olduğunu ortaya koymuştu. Talep edilen salt kadın hakları değil, toplumun daha önce hep göz ardı edilen yarısının lehine değiştirilmesiydi. Bu talebi gerçekleştirirken, feminizm kadın ezilmişliği ve ikincilleştirilmesini merkeze alan eleştirel bir sosyal bilim anlayışını temel aldı. Feminizm öncesi sosyal bilimlerde toplumdan söz edilirken kadınlar ve kadın deneyimleri bilinçli bir biçimde göz ardı edilerek, gerçekte erkekler hakkında ve erkek bakış açısından sosyal bilim yapılıyordu. Feminizm sosyal bilimleri eleştirirken, bir yandan da kadın ezilmişliğini ve ikincilleştirilmesini merkeze alan bir biçimde sosyal bilimler pratiğine yeniden şekil vermeyi hedefledi.Yayın Göç sonucu yaşanan erkeklik krizlerinin bir yüzü olarak erkekliğin kaybı(İstanbul Üniversitesi, 2019) Bozok, MehmetSosyal bilimlerde göç ve toplumsal cinsiyet üzerine tartışmalar, giderek gelişen bir tartışma alandır. Göç ve erkeklikler arasındaki ilişkiler, erkekler ve erkeklikler üzerine eleştirel incelemeler alanının son yıllarda göçmen erkekleri de tartışmaya başlamasıyla son yıllarda gündeme gelmiştir. Ataerkil ilişkilerin hakimi konumunda olsalar da, erkekler ve erkeklikler bu konumlarını sarsıntıya uğratabilecek krizler yaşayabilirler. “Erkeklik krizleri” fikri, erkeklerin cinsiyet kimlikleriyle ilgili yaşadıkları yoğun kaygılara işaret etmek için kullanılmaktadır. Bu konu erkekler ve erkeklikler üzerine eleştirel incelemelerin başlangıcıyla birlikte bu alanda da tartışılmaya başlanmıştır. Alanın kurucu araştırmacıları genel bir erkeklik krizinin yaşandığından söz edilemeyeceğini, ancak belirli, gruplardan erkeklerin erkeklik krizi yaşadığının altını çizmişlerdir. İzleyen süreçte erkeklik krizleri, krize yol açan farklı bağlamlara ve kriz yaşayan farklı gruplara odaklanılarak ele alınmıştır. Erkeklik krizlerine yol açan dinamiklerden biri de göçtür. Göç ve erkeklikler üzerine çeşitli çalışmalarda, son yıllarda göçmen erkeklerin gittikleri farklı kültürlerde yaşadıkları gerilimler, güçsüzleşme, bağlamından kopma, pazarlık yapma gibi farklı yaklaşımlarla ele alınmaya başlanmıştır. Bu makale, sözkonusu çalışmalara odaklanarak, ataerkil erkekliklerin göçle birlikte iktidar, statü ve toplumsal meşruiyet kaybı gibi gerilimler ve kaygılar yaşadıkları durumları erkekliğin kaybı olarak yaşanan erkeklik krizleri olarak değerlendirmeyi önermektedir.Yayın Göçle birlikte iktidar kaybına uğrayan erkeklikler(Sosyoloji Derneği, 2019) Bozok, MehmetSosyal bilimlerde toplumsal cinsiyet ve göç üzerine tartışmalar birkaç onyıldır yapılıyor olsa da, göç ve erkeklik üzerine tartışmalar oldukça yenidir. Oysa ki Castles ve Miller’ın altını çizdiği üzere, gerek iç göçlerde, gerekse de uluslararası göçlerde yakın döneme kadar çoğunluğu erkekler oluşturmaktaydı. Eleştirel erkeklik incelemelerinin gelişmesi, son yıllarda göç ve erkeklik arasındaki ilişkilerin tartışmaya açılmasına önemli bir katkı sağlamıştır. Bu yeni tartışma alanı, özellikle son yıllardaki uluslararası göç hareketlerine odaklanarak, göç deneyiminin erkeklikleri nasıl etkilediğini ve göç deneyiminin sonucunda erkekliklerin nasıl değişimler yaşadığını eleştirel bir bakış açısıyla irdelemeye başlamıştır. Bu çalışma, göç ve erkeklikler tartışmalarının son yıllardaki tartışmalarından biri olan erkekliklerin uluslararası göçle birlikte iktidar kaybına uğramasının nedenleri ve sonuçlarını kültürler arası bir karşılaştırmayla ele almaktadır.Yayın “GÖÇMEN İSTEKLERİ” YAKLAŞIMI IŞIĞINDA BEYKOZ, KARASU MAHALLESİ’NDEKİ REFAKATSİZ AFGAN GÖÇMEN ÇOCUKLARIN YAŞAMLARINI SÜRDÜRME MÜCADELELERİ(2018) Bozok, Nihan; Bozok, MehmetBu makale, İstanbul, Beykoz Karasu Mahallesi’nde yaşamlarını sürdüren refakatsiz Afgan göçmen çocukların hayatlarını sürdürme deneyimlerini tartışmaktadır. Makaleye kaynaklık eden veri, 2015 Temmuz - 2017 Ağustos arasında, Afgan göçmen çocuklar ve Karasu Mahallesi’nin daha eski sakinleriyle yapılmış derinlemesine görüşmelerden oluşan, niteliksel bir araştırmanın sonuçlarına dayanmaktadır. Makale, kuramsal olarak “göçmen istekleri” yaklaşımını benimsemektedir. Göç çalışmaları alanında yeni bir yaklaşım olan “göçmen istekleri”, göçmenleri varılan ülke açısından bir entegrasyon sorunu olarak ele almak yerine, göç eden aktörleri göç deneyiminin aktif özneleri olarak görmeyi önerir. Bu çerçeveden bakan bu makale, Karasu Mahallesi’ndeki refakatsiz Afgan göçmen çocukları, öncelikle, göç etmeye karar veren aktif özneler olarak görmeyi önermektedir. İkinci olarak, Afgan göçmen çocukları göçle geldikleri mahallede uygun sosyal mesafeleri yakalayabilmek için pazarlık eden özneler olarak ele almaktadır. Son bölümde ise, göçmen çocuk işçiler olarak sömürülen bu çocukların, dahil oldukları emek pazarında hayatta kalabilmek için stratejiler geliştiren özneler olduklarını ortaya koymaktadır.Yayın “Göçmen istekleri” yaklaşımı ışığında Beykoz, Karasu Mahallesi'ndeki refakatsiz Afgan göçmen çocukların yaşamlarını sürdürme mücadeleleri(Hacettepe Üniversitesi, 2018) Bozok, Nihan; Bozok, MehmetBu makale, İstanbul, Beykoz Karasu Mahallesi’nde yaşamlarını sürdüren refakatsiz Afgan göçmen çocukların hayatlarını sürdürme deneyimlerini tartışmaktadır. Makaleye kaynaklık eden veri, 2015 Temmuz - 2017 Ağustos arasında, Afgan göçmen çocuklar ve Karasu Mahallesi’nin daha eski sakinleriyle yapılmış derinlemesine görüşmelerden oluşan, niteliksel bir araştırmanın sonuçlarına dayanmaktadır. Makale, kuramsal olarak “göçmen istekleri” yaklaşımını benimsemektedir. Göç çalışmaları alanında yeni bir yaklaşım olan “göçmen istekleri”, göçmenleri varılan ülke açısından bir entegrasyon sorunu olarak ele almak yerine, göç eden aktörleri göç deneyiminin aktif özneleri olarak görmeyi önerir. Bu çerçeveden bakan bu makale, Karasu Mahallesi’ndeki refakatsiz Afgan göçmen çocukları, öncelikle, göç etmeye karar veren aktif özneler olarak görmeyi önermektedir. İkinci olarak, Afgan göçmen çocukları göçle geldikleri mahallede uygun sosyal mesafeleri yakalayabilmek için pazarlık eden özneler olarak ele almaktadır. Son bölümde ise, göçmen çocuk işçiler olarak sömürülen bu çocukların, dahil oldukları emek pazarında hayatta kalabilmek için stratejiler geliştiren özneler olduklarını ortaya koymaktadır.Yayın The household, the street and the labour market: masculinities and homosocial solidarity networks of Afghan migrant boys in a squatter neighbourhood in Istanbul(Taylor & Francis Online, 2019) Bozok, Mehmet; Bozok, NihanThis study focuses on how undocumented Afghan migrant boys construct homosocial solidarity networks in the absence of their families in a squatter neighbourhood in Istanbul, Turkey. Based on the findings of qualitative field research conducted in 2015, this study argues that the homosocial solidarity networks among young Afghan migrant boys are developed in three different spatial contexts: the household, the street and the labour market. These homosocial solidarity networks enable them to survive in a foreign country which is full of challenges. Being a part of those networks provides employment in a competitive labour market, as well as security. In that process, while trying to survive, young Afghan migrant boys engage in gender stretching in the household. At the same time, in spite of their fragility as undocumented young migrants in a foreign land, they develop stern-yet-fragile transnational migrant masculinities challenging local masculinities in the public sphere, at the cost of losing their childhood in an early age.Yayın İstanbul’a dağılan refakatsiz Afgan göçmen çocuklar(Mekanda Adalet Derneği, 2019) Bozok, Nihan; Bozok, MehmetBu yazı, refakatsiz Afgan göçmen çocukların yer değiştirmelerini ve mekânsal karşılaşmalarını İstanbul bağlamında tartışmaktadır. Afganistan öteden beri göçler ülkesidir. Ülkenin insanları kendi göçebe geçmişlerini izlercesine, dünyanın dört bir bucağına yayılmaya devam etmektedirler. 1978’deki SSCB müdahalesi, ardından yaşanan iç savaşlar, Taliban rejimi, ABD müdahalesi ve sonrasında bitmek bilmeyen çatışmalar nedeniyle, göç Afganistan’da varoluşun en önemli araçlarından biri olarak görülmektedir.Yayın Köyceğiz – Dalyan ekolojik okuryazarlık rehberi(Sürdürülebilir Yaşam ve Yeşil Gelecek Derneği, 2022) Bozok, Nihan; Bozok, MehmetDünyadaki yaşam insanla sınırlı değildir. Yaşam çok çeşitlidir ve her canlının yaşamı birbirine bağlıdır. Biyoçeşitliliği korumak için yaşamlarımızın, bitkilerin, hayvanların, toprağın ve suyun yaşamları ile birlikte sürdüğünü bilmeliyiz. Doğal kaynakları korumalıyız. Doğanın döngülerinin devam etmesine destek olmalıyız. Yaşamı mümkün kılan kaynakların gelecek kuşaklar için de var olmasına özen göstermeliyiz. Doğayı korumaya yönelik her çaba eşsiz değerdedir. Her birimiz yaşadığımız yere ilişkin bütünlüklü ekolojik bilgi edinirsek ve ekolojik okuryazarlık kapasitemizi geliştirirsek hem kendi yaşamımızı zenginleştirir hem de doğa korumaya katkı sağlarız. Ekolojik okuryazarlık, biyoçeşitliliğe, ekosisteme, doğal sistemlere ve dünyaya dair duyarlılığa, farkındalığa sahip olmak ve ekolojik döngülerin bilincinde olmak demektir. Bu okuryazarlık sürdürülebilir bir yaşam öğretisini interaktif biçimde geliştirebilme becerisini beraberinde getirir. Böylece, ekolojik okuryazarlığı olan birisi parçası olduğu doğayı bir kitap gibi dikkatli okuyabilir ve onun içinde günlerini ahenkli bir yazıyı yazar gibi geçirebilir. Köyceğiz-Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde yaşayanların, burayı ziyaret edenlerin, sonradan yerleşenlerin bölgeye ilişkin ekolojik okuryazarlık becerilerini geliştirmeyi hedefleyen bu rehber iki yıldır süren sosyolojik bir araştırmanın sonucunda yazılmıştır. Bu nedenle bu rehber sözkonusu araştırmanın sınırlarıyla biçimlenmiştir. Bölgenin ekolojik ve toplumsal etkileri mevcut koruma alanının sınırlarından daha geniştir. Bu bakımdan, Sandras Dağı’nın değerli ekolojik varlığı da rehbere dahil edilmiştir. Doğanın zenginliği, verimkârlığı ve çeşitliliği düşünüldüğünde elbette daha pek çok şey yazılabilirdi. Doğa bir yaprağın düşüşünden bir yılanın sürünmesine değin birçok canlının, devinimin, varlığın sayısız hikayesini barındırıyor. Rehberin yazarları olarak bizler bölgede derlediğimiz veriyi herkesin yararına olabilecek prensipler, ipuçları, bilgiler halinde yazmaya gayret ettik. Umuyoruz ki rehber, bölgede doğanın korunmasına bir fayda sağlar. İyi okumalar dileriz.Yayın Ormanlara, sıcaklara ve yangınlara dair: 2021 Köyceğiz orman yangınlarının sosyolojik izdüşümleri(ViraVerita E-Journal: Interdisciplinary Encounters, 2022) Bozok, Mehmet; Bozok, NihanBu makale 2021 yazında Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde çıkan orman yangınlarının sosyolojik olarak değerlendirilmesi hakkındadır. Makaleye kaynaklık eden veri, yangının söndürülmesinin hemen ardından niteliksel yöntemle yapılmış bir alan araştırmasına dayanmaktadır. Alan araştırması, Sandras Dağı’nda bulunan ve yangından etkilenen Köyceğiz’e bağlı köylere odaklanmıştır. Araştırmanın sonuçlarını tartışan bu makale kuramsal olarak, ormana toplumsal bir aktör olarak bakabilmeyi mümkün kılan Bruno Latour’un ve Donna Haraway’in perspektiflerinden beslenmektedir. Makalede, önce yangın, yangın alanında yapılan işler, yangından etkilenenler, ağaçların, insanların ve hayvanların durumu, medyanın yangını ele alma biçimi tartışılmaktadır. Ardından yapılan alan araştırmasının sonuçlarına başvurularak yangının arka planına ilişkin üç konu ele alınmaktadır. Bunlar birincisi, bölgede yazın çok sıcak geçmiş olmasıdır. Bu yüzden 2021 Köyceğiz orman yangınları, küresel iklim krizi sonucunda çıkan günümüz orman yangınları silsilesinin bir parçasıdır. İkincisi, orman ve insan arasındaki ilişkiler dönüşmektedir. Özellikle orman köylülerinin yaşam biçimi değişmektedir, keçi sürüleri azalmaktadır, kırsal yoksulluk arttıkça köylüler işçileşmektedir. Bu dönüşüm, ormanın bakımının aksamasına neden olduğu için yeni yangınların çıkması ihtimalini arttırmaktadır. Son olarak, neoliberal politikalarla biçimlenen bir işletme olarak orman düşüncesi, ormandan kar elde etme hırsı, ormandan yeni yerleşim alanları açılması, saldırgan madencilik gibi ilişkiler aracılığıyla ormansızlaşmaya neden olmaktadır. Bu durum yangının etkilerini ekososyal bir kriz olarak derinleştirmektedir.Yayın Protective and risk factors associated with involved fatherhood in a traditional culture(National Council on Family Relations, 2022) Kisbu, Yasemin; Akçınar, Berna; Kuşçul, G. Hilal; Bozok, Mehmet; Turunç, Gamze; Fişek, GülerObjective: Consistent with ecological systems theory and the heuristic model of parental behavior dynamics, the current study is focused on both individual and contextual factors that determine fatherhood involvement in the context of a traditional patriarchal culture. Background: Father–child interaction during the early childhood period is a salient factor in predicting later child outcomes. However, studies on antecedents of involved fatherhood are scarce, mostly concentrated on one aspect of fathering behavior, and limited to few cultural contexts. Method: Data were collected from a representative urban sample of fathers of preschoolers in Turkey (N = 1,070). Different components of fatherhood involvement were assessed to project three distinct paternal behavior dimensions as care, affection, and control. Results: Father role satisfaction, psychological value attributed to the child, and perceived family support were positively associated with involved fatherhood and higher parental warmth. Working hours per day was negatively associated with involved fatherhood, as expected. Higher life satisfaction was associated with higher positive parenting. Patriarchal views of masculinity were found to be the main predictor of parental physical punishment, controlling for all other predictors in the model. Conclusion: Study findings emphasized the importance of factors other than parenting skills that contribute to fathers’ parental effectiveness. Implications: Our study’s findings have implications for family practices and policies. For example, besides parenting skills, father support programs should also focus on other factors such as developing awareness of traditional masculinity norms and gender role prescriptions that can harm democratic family environments and childcare practices.