Yazar "Kandemir, Emin Gökhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın The diagnosis of non Hodgkin lymphoma in an epidermodysplasia verruciformis patient(2009) Karagöz, Bülent; Erikçi, Alev Akyol; Karabudak, Özlem; Bilgi, Oğuz; Sayan, Özkan; Küçükkodaci, Zafer; Türken, Orhan; Kandemir, Emin Gökhan; Öztürk, Ahmet KutluEpidermodysplasia verruciformis is a rare, multifactorial disorder. The disease has genetic and immunologic components. Many patients have impaired cell-mediated immunity. Although squamous cell cancers may develop in EV patients, the association with other hematological or solid malignancies and EV is reported in a few studies. In this report, a case of EV with primary mediastinal large B-cell lymphoma is presented. A 20-year-old man with a five years history of red-brown macular lesions was admitted to our hospital. The skin biopsy revealed epidermodysplasia verruciformis. Persistent cough started during the hospitalization. On the chest X-ray, mediastinal enlargement was determined. Thoracic computed tomography demonstrated a mediastinal mass of 6 cm in diameter. Diffuse, large B-cell lymphoma was diagnosed. The chemotherapy (R-CHOP regiment) and involved field radiotherapy were administered. Complete response was achieved after the combined treatment modality. He is lymphoma-free for 18 months follow-up. Epidermodysplasia verruciformis is frequently seen in immunosuppressive patients and many accompany infections with type human papilloma virus subtypes such as 5 and 8. These human papilloma virus subtypes that have oncogenic properties may trigger lymphomagenesis. In addition, lymphomas are seen more frequently in immunosuppressive patients than healthy persons. We conclude that there may be a predisposition to lymphoma development in epidermodysplasia verruciformis patients.Yayın İntraarteriyel kemoterapi ile tedavi edilen lakrimal gland adenoid kistik karsinomu olgusu(2009) Kandemir, Emin Gökhan; Başekim, Çınar; Bilgi, Oğuz; Özgün, Mehmet Alpaslan; Karagöz, Bülent; Türmen, Orhan; Haholu, AbdullahAdenoid kistik karsinom (AKK) lokal nüks ve uzak metastazlarla seyreden glanduler dokuların malign tümörüdür. Bu yazıda, intraarteriyel kemoterapi ile beraber multimodal yaklaşımla tedavi edilen bir lakrimal gland AKK olgusu sunuldu. Otuz iki yaşındaki kadın hastaya sol lakrimal gland AKK (solid varyant) tanısı konuldu. Neoadjuvan intraarteriyel sisplatin ve intravenöz doksorubisin tedavisinden sonra orbita eksanterasyonu uygulandı. Hasta 32 ay sonra halen hastalıksız izlemdedir. Söz konusu hastalık için iyi bir hastalıksız sağkalım süresi sağlanması, lakrimal gland AKK tedavisinde intraarteriyel kemoterapinin yararını gösteren yayınları destekler durumdadır.Yayın Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde komorbiditenin prognostik önemi ve diğer prognostik faktörlerle ilişkisi(2009) Kandemir, Emin Gökhan; Türken, Orhan; Karagöz, Bülent; Bilgi, Oğuz; Özgün, M. AlpaslanAkciğer kanseri hastalarında komorbidite sık görülmektedir. Ancak, akciğer kanseri ve komorbidite arasındaki ilişki bugüne kadar yeterince araştırılmamıştır. Bu çalışmada, GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesinde küçük hücreli dışı akciğer kanseri tanısı konmuş 358 hastadaki komorbidite sıklığı incelenmiş, komorbiditenin diğer bilinen prognostik faktörlerle ilişkisi ve prognostik önemi araştırılmıştır. Komorbiditenin tanımlanmasında ve derecelendirilmesinde Charlson komorbidite indeksi kullanılmıştır. Komorbidite derecesi ile yaş, evre ve performans durumu arasında anlamlı bir korelasyon bulunmuştur (p= 0.0001). Komorbidite derecesi ile cinsiyet ve histopatolojik tip arasında ise anlamlı bir korelasyon bulunamamıştır (p= 0.9, p= 0.5). Tek değişkenli analizde komorbidite derecesi, yaş, evre, performans durumu ve histopatolojik tip ile genel sağkalım arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur (p= 0.00001). Çok değişkenli analizde ise, yüksek komorbidite derecesinin diğer faktörlerden bağımsız olarak genel sağkalımı olumsuz yönde etkilediği bulunmuştur (p= 0.0001). Sonuç olarak, küçük hücreli dışı akciğer kanseri hastalarında komorbiditenin diğer prognostik faktörlerden bağımsız olarak kötü prognostik bir faktör olduğu bulunmuştur.