Yazar "Karabulut, Murat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Bağışıklık sistemi normal bir olguda hidrosefali ile seyreden kriptokok meninjiti(Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti, 2006) Sivrel Arısoy, Ayşe; Şahin, Şevki; Karabulut, Murat; Topkaya, Eren AynurKriptokok meninjiti genellikle bağışık sistemi baskılanmış kişilerde, organ nakli yapılanlarda, kanser hastalarında ve edinsel immün yetmezlik sendromu (AIDS) hastalarında sık olup, immünkompetan olgularda nadiren bildirilmektedir. Bu makalede tanısı klinik, beyin-omurilik sıvısı (BOS) incelemeleri ve kraniyal manyetik rezonans görüntüleme (MRG) bulguları ile konulan, öncesinde sağlıklı 72 yaşında erkek olgu sunulmaktadır. Kraniyal MRG incelemesinde genişlemiş ventriküller ile karakterize hidrosefali saptanan hastaya, ventriküler basıncı düşürmeye yönelik olarak BOS drenaj seti uygulanmıştır. Olgu amfoterisin B, flusitozin ve flukonazol ile tedavi edilmiştir.Yayın Hemodiyaliz hastalarında transtorasik ekokardiyografi ile diyaliz öncesi ve sonrası koroner akım rezervinin değerlendirilmesi(T.C. Maltepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2009) Karabulut, Murat; Tülbek, M. YaşarGünümüzden hemen elli sene öncesine kadar kronik böbrek hastalığı bulunan kişiler, hastalık son döneme ulaştığında kaçınılmaz bir şekilde ölüm ile karşı karşıya kalıyorlar, tedavilerini üstlenmiş olan hekimler, hemşireler, tüm sağlık çalışanları hiçbir şey yapamamanın acısını çekiyorlardı. 1960’lı yılların başında kronik böbrek yetersizliği (KBY) hastalarında kronik hemodiyaliz (HD) tedavisi uygulamasının başlamasıyla bütün dünyada son derece büyük bir devrim gerçekleştirildi, kaçınılmaz olan ölüm uzun seneler geriye atıldı, hastalara önemli ölçüde sağlıklı yaşam sağlandı. Bugün dünyada bir buçuk milyona yakın, ülkemizde 40 bin dolaylarında insan diyaliz tedavileri ile yaşamını sürdürmektedir. Ekokardiyografi koroner arter hastalıkların değerlendirilmesinde noninvaziv, ucuz ve kolay uygulanabilir bir yöntemdir. Koroner akım rezervi ölçülmesi koroner dolaşımın genel fonksiyonunu değerlendirmek için ortaya konulmuş bir laboratuar yöntemidir. Epikardial koroner arterler ile mikrodolaşımdaki akımın bütünleşik ölçüsü olarak kabul edilen bir parametre olup en üst düzeyde koroner vazodilatasyondaki koroner kan akımının, istirahat akımına oranı olarak hesaplanır. Kronik HD’in uzun vadeli dönemde kalp fonksiyonları üzerine yarattığı etki iyi bilinmekle beraber, kısa vadeli etkileri kapsamlı ve net bir şekilde ortaya konmamıştır. Yüksek frekanslı transducer’e sahip yeni nesil ekokardiyografi cihazları ile epikardiyal koroner arterler, özellikle sol ön inen koroner arter( left anterior decending=LAD ) net olarak görüntülenebilmekte ve akım profilleri kaydedilebilmektedir. Koroner akım rezervinin değerlendirilmesinde transtorasik ekokardiyografinin girişimsel yöntemler kadar başarılı olduğu gösterilmiştir. Koroner akım rezervindeki akut değişiklikler iskemik kalp hastalıkları ile sonuçlanır. Yapılan çalışmalarda, her HD seansı sırasında akut koroner sendrom insidansının arttığı bildirilmektedir. Bu durum, yüksek olasılıkla HD’in ortaya çıkardığı ciddi sıvı ve elektrolit dengesizliğine bağlıdır. Sıvı ve elektrolit dengesizliği tüm homeostazda dengesizlik yaratırken, koroner vasküler yatağın akım özelliklerinde de değişiklik yapacağı açıktır. Yukarıda anlatılan bilgiler göz önüne alındığında, bu çalışmada, kronik HD tedavisi alan hastalarda HD seansları sonrası ortaya çıkabilen akut miyokard iskemisi olaylarının değerlendirilmesine yardımcı olacağı düşüncesi ile transtorasik ekokardiyografi ile bir HD seansı öncesi ve sonrasında koroner akım rezervindeki değişimlerin araştırılması amaçlandı.