Yazar "Manukyan, Manuk Norayık" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 40
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Abdominal Fıtık Tedavisi için Çift Fonksiyonlu Yeni bir Kompozit Yama Geliştirilmesi(2016) Manukyan, Manuk Norayık; Tuzlakoğlu, Kadriye; Omay, Didem; Huri, Pınar; Temel, İsmail GökhanBu projede, klinik cerrahide çok sık karşılaşılan göbek ve kesi yeri fıtıklarının tedavisine yönelik olarak iki katmanlı fıtık yaması başarıyla üretilmiştir. Geliştirilen yama modelinde, gözeneksiz film yapısındaki biyobozunur olmayan termoplastik poliüretan (PU) katman iç organların yapışmasını önleyecek ve poligliserol sebakat (PGS) ile polikaprolakton (PCL) biyobozunur polimerlerinden oluşan nanofibröz yapıdaki diğer katman ise karın duvarındaki yaranın iyileşmesine katkıda bulunacak formda üretilmiştir. Bu amaçla öncelikle PGS prepolimeri sentezlenerek bu polimerin NMR, FTIR, DSC ve GPC ile karakterizasyonu yapılmıştır. Çözücü döküm yöntemi ile hazırlanan PU filmlerin üzerinde elektroeğirme yöntemi ile PGS/PCL nanofibröz tabakanın oluşumu sağlanmıştır. Üretilen yamaların her iki yüzeyinin morfolojik yapısı ve iki katmanın birbiri ile entegrasyonu SEM ile belirlenmiştir. Yapılan çekme-uzama testleri sonucunda, hazırlanan yamaların ticari örneğe göre kuru halde yaklaşık 7 kat daha fazla uzama gösterdiği bulunmuştur. Fizyolojik koşullarda gerçekleştirilen degradasyon deneylerinde, PGS?nin ilk 15 gün içerisinde hızla bozunmaya başladığı ve degradasyonun ileri safhalarında tamamen bozunduğu bulunmuştur. PCL?nin ise ancak 90 gün sonunda molekül ağırlığında düşüş tespit edilmiştir. MEM ekstaksiyonu yöntemi ile yapılan in vitro sitotoksisite analizleri sonucunda, üretilen yamanın toksik özellik göstermediği belirlenmiştir İnsan umbelikal ven endotel hücreleri ile yapılan hücre kültürü çalışmaları ile geliştirilen yamanın PU yüzeyinin hücre yapışmasına izin vermeyen ve PGS/PCL yüzeyinin ise hücre yapışması ve büyümesini destekleyebilen bir karakterde olduğu ispatlanmıştır. Sonuç olarak, üretilen çift katmanlı yamanın halihazırda kullanılan ithal ticari yamalara potansiyel bir alternatif olabileceği gösterilmiştir.Yayın Aberrant breast cancer(BLACKWELL PUBLISHING, 2007) Kebudi, Abut; Manukyan, Manuk Norayık; Uludag, Mehmet; Erdernir, Ayhan; Citgez, Buelent; Severge, Utku…Yayın Apseden izole edilen streptococcus constellatus olgu sunumu(Maltepe Üniversitesi, 2010) Balıkçı, Ahmet; Manukyan, Manuk Norayık; Deveci, Uğur; Topkaya, Aynur; Deveci, UğurAmaç: Streptococcus milleri grubunda yer alan Streptococcus constellatus nadir görülen apse etkenlerinden bir tanesidir. Olgumuz 68 yaşında bayan hasta sağ böğür bölgesinde meydana şişlik nedeniyle hastanemiz cerrahi servisine başvurmuştur. Apseden drenajla alınan örnekten saf kültür halinde S. constellatus üretilmiştir. Olgu perkütan drenaj ve uygun antibiyotikle tedavi edilmiştir. Apse örneklerinde S. constellatus gibi nadir ve zor üreyen bakterilerin de etken olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.Yayın The combination of modified pectoral nerves block and rhomboid intercostal block provides surgical anesthesia in breast surgery(Elsevier Inc., 2019) Tulgar S.; Kiziltunç B.; Thomas D.T.; Manukyan, Manuk Norayık; Ozer Z.…Yayın Dirençli benign bilier stenozlu olguda perkütan bilier balon dilatasyonu tedavisi(Maltepe Üniversitesi, 2013) Atasoy, Mehmet Mahir; Kapaklı, Mahmut Sertan; Çubuk, Rahmi; Deveci, Uğur; Manukyan, Manuk Norayık; Bayramiçli, Oya; Deveci, UğurPerkütan bilier balon dilatasyonu (PBBD) tedavisi benign patolojiler nedeniyle gelişen darlıklara 1980' li yıllardan itibaren uygulanan bir tedavi yöntemidir. Kolanjit şikayetleri ve hiperbilirübinemisi bulunan ve yapışıklıklar nedeni ile parsiel kolesistektomi operasyonu hikayesi bulunan olgunun endoskopi eşliğinde uygulanan işlemlere cevap vermeyen darlığına perkütan balon dilatasyonu ile tedavisi gerçekleştirildi. Dirençli darlığı bulunan olgumuzdaki PBBD tedavisini literatür ışığında sunmayı amaçladık.Yayın DUCTAL CARCINOMA INSITU SITUATED INSIDE A FIBROADENOMA: A CASE REPORT(Aves, 2012) Manukyan, Manuk Norayık; Deveci, Uğur; Kebudi, Abut; Midi, Ahmet; Yener, Nese; Çelik, LeventFibroadenomas are tumors consisting of a fibrous stroma without cytologic atypia and ductal carcinoma insitu is a malign epitelial proliferation limited within the breast ducts. A 21 years old patient was operated by her choice with the ultrasonographic diagnosis of a 27*16 mm fibroadenoma. The pahtological evaluation detected ductal carcinoma insitu situated inside the fibroadenoma. Some authorities prefer to enucleate the fibroadenomas while the others prefer a diagnostic biopsy and a long term follow up because fibroadenomas are usually detected in young women at ages that cancer is rarely diagnosed. Although ductal carcinoma insitu situated inside fibroadenomas has been reported before the treatment is controversial. Local excision with radiotherapy is the most popular choice. But in our case the ductal carcinoma insitu was totally inside the adenoma and regarding the side effects in such a young age radiotherapy was ommited. The follow up of the other fibroadenomas detected by magnetic resonance imaging is also contoversial.Yayın The effect of glutathione preconditioning on heme oxygenase-1 system established by whey protein feeding on hepatocellular injury in a rat hepatic normothermic i/r injury model(Aves, 2008) Manukyan, Manuk Norayık; Yavuz, Yunus; Erbarut, Ipek; Ogunc, Ayliz Velioğlu; Ataizi-Çelikel, Cigdem; Yalçın, A. Suha; Gülluoğlu, Bahadir M.Purpose: Oxygen radicals which are produced during reperfusion phase play a central role for hepatocellular damage during ischemia/reperfusion (I/R) injury. Antioxidant strategies appear a promising approach to prevent I/R injury. In the present study, the effect of glutathione (GSH) preconditioning established by whey protein feeding on hepatocellular injury markers was assessed in a rat hepatic normothermic I/R injury model. The interaction between intracellular GSH content and heme oxygenase-1 (HO-1) enzyme expression was also determined in order to understand the level of upgrading of HO-1 system in a high GSH content environment after preconditioning. Material and Methods: Livers of female Sprague-Dawley rats were subjected to 45/45 minutes of normothermic I/R injury. A group of rats were fed by standard chow for a three week duration before I/R procedure (CONTROL I/R; n=16), whereas another group was fed by whey protein for preconditioning (WHPR I/R; n=16) during the same period. Two SHAM groups were constituted accordingly but rats were not subjected to I/R injury (STD SHAM and WHEY SHAM; n=6 in each). Following 45 minutes of reperfusion, serum transaminase levels as well as GSH, malondialdehyde (MDA) levels, apoptotic index (AI) and HO-1 gene expression in liver tissue were determined. Half of the animals in both injury groups were surveilled for a week without sampling. Results: Intracellular GSH levels in WHEY SHAM group were significantly higher than those of STD SHAM group which indicated a successful preconditioning. Preconditioning by whey protein feeding prior to I/R injury (WHPR I/R) significantly ameliorated the increased levels of serum transaminase as well as liver MDA levels and AI in CONTROL I/R group. Survival of the rats in both injury groups were not different. Whey preconditioning also significantly increased GSH levels, whereas HO-1 expression was lower when compared to rats subjected to I/R injury without preconditioning. Conclusion: Feeding with whey protein successfully resulted high GSH content in rat liver. Whey preconditioning ameliorated hepatic I/R injury. HO-1 enzyme seems to have a less important role in antioxidant defense system when GSH production was induced prior to I/R injury.Yayın The effect of glutathione preconditioning on heme oxygenase-1 system established by whey protein feeding on hepatocellular injury in a rat hepatic normothermic i/r injury model [Siçanlarda whey proteini ile oluşturulan glutatyon önkoşullandirmasinin karaci?er sicak iskemi/reperfüzyon hasarinda hem oksijenaz-1 sistemi üzerine etkisi](2008) Manukyan, Manuk Norayık; Yavuz Y.; Erbarut I.; Ögünç A.V.; Ataizi-Çelikel Ç.; Süha Yalçin A.; Güllüoglu B.M.Purpose: Oxygen radicals which are produced during reperfusion phase play a central role for hepatocellular damage during ischemia/reperfusion (l/R) injury. Antioxidant strategies appear a promising approach to prevent I/R injury. In the present study, the effect of glutathione (GSH) preconditioning established by whey protein feeding on hepatocellular injury markers was assessed in a rat hepatic normothermic l/R injury model. The interaction between intracellular GSH content and heme oxygenase-1 [HO-1] enzyme expression was also determined in order to understand the level of upgrading of HO-1 system in a high GSH content environment after preconditioning. Material and Methods: Livers of female Sprague-Dawley rats were subjected to 45/45 minutes of normothermlc l/R injury. A group of rats were fed by standard chow for a three week duration before I/R procedure (CONTROL l/R: n«16), whereas another group was fed by "whey" protein for preconditioning (WHPR l/R; n=16) during the same period. Two SHAM groups were constituted accordingly but rats were not subjected to l/R injury (STD SHAM and WHEY SHAM; n=6 in each). Following 45 minutes of reperfusion, serum transaminase levels as well as GSH, malondialdehyde (MDA) levels, apoptotic index (Al) and HO-1 gene expression In liver tissue were determined. Half of the animals In both injury groups were surveilled for a week without sampling. Results: Intracellular GSH levels in WHEY SHAM group were significantly higher than those of STD SHAM group which indicated a successful preconditioning. Preconditioning by "whey" protein feeding prior to l/R injury (WHPR l/R) significantly ameliorated the increased levels of serum transaminase as well as liver MDA levels and Ai in CONTROL l/R group. Survival of the rats In both injury groups were not different. "Whey" preconditioning also significantly increased GSH levels, whereas HO-1 expression was lower when compared to rats subjected to l/R Injury without preconditioning. Conclusion: Feeding with "whey" protein successfully resulted high GSH content in rat liver. Whey preconditioning ameliorated hepatic l/R Injury. HO-1 enzyme seems to have a less important role in antioxidant defense system when GSH production was induced prior to l/R injury.Yayın Endoscopy training of surgical residents: results of an university hospital(Aves, 2009) Manukyan, Manuk Norayık; Severge, Utku; Kapakli, Mahmut Sertan; Deveci, Uğur; Oltulu, Melda; Kebudi, AbutPurpose: The aim of this study is to evaluate the efficacy of endoscopy training at an university hospital surgery clinic and to find an answer to the question; when and how surgical endoscopy training should be. Materials and Methods: At the surgery clinic of our university gastrointestinal endoscopies were performed by residents under supervision and the success rates, complications and duration were recorded. An endoscopy was accepted to be succesfull if the caecum or duodenum was entubated. Results: When the residents files were examined the success rate for the first 50 gastroscopies was 58%. With an increasing experience the time of the procedure and the success rates increased. For an 100% success rate an experience of 100 gastroscopies was enough. Altough colonoscopy success rate also increased by experience, even after performing 200 colonoscopies still caecum entubation rate was not sufficient. Conclusion: Our study showes that colonoscopy is a harder procedure compared with gastroscopy and should be performed under supervision. In our country the courses designed by The Turkish Society of Surgery is a good choice to learn endoscopy for residents. But stil endoscopy training should spread along the 5 years of residency and maybe endoscopy rotation should be mandatory every year.Yayın Endoscopy training of surgical residents: Results of an university hospital [Genel cerrahi asistanlarinin endoskopi egitimi: Bir üniversite hastanesi sonuçlari](2009) Manukyan, Manuk Norayık; Severge U.; Kapakli M.S.; Deveci, Uğur; Oltulu M.; Kebudi A.; Deveci, UğurPurpose: The aim of this study is to evaluate the efficacy of endoscopy training at an university hospital surgery clinic and to find an answer to the question; when and how surgical endoscopy training should be. Materials and Methods: At the surgery clinic of our university gastrointestinal endoscopies were performed by residents under supervision and the success rates, complications and duration were recorded. An endoscopy was accepted to be succesfull if the caecum or duodenum was entubated. Results: When the residents files were examined the success rate for the first 50 gastroscopios was 58%. With an increasing experience the time of the procedure and the success rates increased. For an 100% success rate an experience of 100 gastroscopios was enough. AHough colonoscopy success rate also increased by experience, even after performing 200 colonoscopies still caecum entubation rate was not sufficient. Conclusion: Our study showes that colonoscopy is a harder procedure compared with gastroscopy and should be performed under supervision . in our country the courses designed by The Turkish Society of Surgery is a good choice to learn endoscopy for residents. But stil endoscopy training should spread along the 5 years of residency and maybe endoscopy rotation should be mandatory every year.Yayın Evaluation of Factors Affecting the Type of Gallstone(SPRINGER INDIA, 2016) Goktas, Sonay Baltaci; Manukyan, Manuk Norayık; Selimen, DenizThe aim of this study is to determine the factors affecting the formation of the gallstone types of cholesterol and pigment stones. This descriptive and retrospective study comprised 164 patients who underwent cholecystectomy. Research data were obtained using a data collection form with 34 questions developed by the researchers based on the relevant literature. Statistical analysis of the data was made on SPSS 15.0 software using the percentage assessment method and chi-square test. Advanced statistical analysis of the data was performed using multivariate logistic regression. Cholesterol stone was found to form in individuals with anemia, those going through the menopause, and those consuming liquid oil and not undertaking exercise. The risk of pigment stone formation was found to be higher in the obese and those with liver disease and who do not consume milk. From the results of the study, it was determined that the dietary habits, chronic diseases, and lifestyle behaviors of individuals could be effective factors in the formation of cholesterol and/or pigment stone.Yayın Fibroadenom içine yerleşmiş duktal karsinoma insitu: Olgu sunumu(2012) Manukyan, Manuk Norayık; Yener, Neşe; Midi, Ahmet; Çelik, Levent; Kebudi, Abut; Deveci, UğurFibroadenom sitolojik atipi olmaksızın düşük sellülarite gösteren fibröz stromadan oluşan tümörlere verilen isimdir. Duktal karsinoma in situ ise meme duktusuna sınırlı malign epitelyal hüre proliferasyonu ile karakterize, patolojik ve biyolojik davranış özellikleri ile heterojen bir lezyon grubudur.Sağ meme saat 12 hizasında ele gelen kitle şikayeti ile başvuran 21 yaşında bayan hastada çekilen ultrasonografide 27*16 mm boyutunda düzgün sınırlı fibroadenom görüntüsü ile uyumlu kitle hastanın isteği ile çıkarıldı. Patolojik inceleme sonrası fibroadenom içine yerleşmiş duktal karsinoma in situ saptandı. Hastanın ameliyat sonrası çekilen MR görüntülemesinde bilateral multiple en büyüğü 15mm fibroadenomlar saptandı. Bazı araştırmacılar fibroadenomların tamamının çıkarılmasını savunmaktadırlar. Bazıları ise kesin tanının biopsi ile konulup, genç yaşlarda görülmesi nedeni ile bu yaşlardaki kadınlarda meme kanseri insidansının az olduğu düşünülerek fibroadenomların dönemler halinde izlenebileceğini savunurlar. Daha önce fibroadenom içi duktal karsinoma in situ bildirilmiş olmakla beraber tedavi yaklaşımı tartışmalıdır. Lokal eksizyon ve radyoterapi, mastektomi ve hormonoterapiye kıyasla duktal karsinoma in situ tedavisinde en popüler yaklaşım olmakla beraber bu vakada lezyonun tümü ile fibroadenom içi sınırlı olması ve hastanın genç yaşı sebebi ile radyoterapi sonrası uzun dönemde oluşabilecek komplikasyonlar dikkate alınmalıdır. Hastada var olan diğer fibroadenomlara nasıl yaklaşılması gerektiği ise başka bir tartışma konusudur.Yayın Gallstones and Concomitant Gastric Helicobacter pylori Infection(HINDAWI LTD, 2013) Attaallah, Wafi; Yener, Nese; Ugurlu, M. Umit; Manukyan, Manuk Norayık; Asmaz, Ebru; Aktan, A. OzdemirBackground. The association of gallstones with Helicobacter pylori has been investigated but not clearly demonstrated. In this study, the presence of H. pylori in the gallbladder mucosa of patients with symptomatic gallstones was investigated. Method. Ninety-four consecutive patients with symptomatic gallstone disease were enrolled for the study. Gastroscopy and gastric H. pylori urease test were done before cholecystectomy to all patients who accepted. After cholecystectomy, the gallbladder tissue was investigated in terms of H. pylori by urease test, Giemsa, and immunohistochemical stain. Results. Overall 35 patients (37%) gallbladder mucosa tested positive for H. pylori with any of the three tests. Correlation of the three tests Giemsa, IHC, and rapid urease test was significant (r(s): 0590, P > 0.001). Rapid urease test was positive in the gastricmucosa in 47 (58.7%) patients, and it was positive in the gallbladder mucosa in 21 patients (22%). In 15 patients both gastric and gallbladder tested positive with the urease test. There was significant correlation of rapid urease test in both of gallbladder and gastric mucosa (P = 0.0001). Conclusion. Study demonstrates the presence of H. pylori in the gallbladders of 37% of patients with symptomatic gallstones.Yayın Gebelik ve meme kanseri: olgu sunumu(Maltepe Üniversitesi, 2014) Akgün, Feride Sinem; Sezgin, Gülbüz; Kaya, Fatih Öner; Deveci, Uğur; Yener, Arzu Neşe; Çelik, Aygen; Manukyan, Manuk Norayık; Türken, Orhan; Deveci, UğurMeme kanseri gebelik sırasında nadir görülür ancak gebelikte en sık görülen kanserdir. Gebelikte ve laktasyon döneminde oluşan memelerdeki hassasiyet ve büyüme nedeni ile bu dönemde ortaya çıkan bir kitle ve dolayısı ile meme kanserinin tanısı gecikebilir. Kadın doğum, genel cerrahi ve onkoloji kliniklerinin birlikte takip etmeleri gereken bir patolojidir. Gebelikle ilgili meme kanseri terimi, gebelik sırasında ya da gebeliği takiben 1 yıl içinde görülen meme kanserlerini kapsamaktadır. Gebelik ve laktasyonda olan fizyolojik değişiklikler nedeniyle fizik muayene bu hastalarda klinisyen için problem oluşturabilir. Bu dönemde kitle saptanırsa ultrasonografi ve ince iğne aspirasyon biyopsisi yapılarak kitle araştırılmalıdır. Gebelikte meme kanseri tanısı ileri evrelerde konulmaktadır. 25 Yaşında G3P2 olan hasta son gebeliğinin yedinci ayında sağ memesinde gittikçe büyüyen kitle nedeniyle hastaneye başvurmuş. Yapılan meme ultrasonografisinde sağ memede BIRADS 5 kriterlerine uyan kitle tespit edilmiş ve yapılan biyopsi sonucuna göre invaziv duktal karsinom tanısı almıştır. Öncelikle kadın doğum uzmanı görüşü alınıp genel cerrahi tarafından sağ modifiye radikal mastektomi ve aksiller diseksiyon uygulandı. Operasyon sonrası medikal onkoloji ve kadın doğum uzmanlarının takibine alınan hasta 33. gebelik haftasında sezeryanla doğum yaptı ve adjuvan kemoterapi programına alındı.Yayın Gebelikte mide kanseri: olgu sunumu(Maltepe Üniversitesi, 2014) Akgün, Feride Sinem; Kaya, Fatih Öner; Sezgin, Gülbüz; Deveci, Uğur; Yener, Neşe; İlter, Erdin; Manukyan, Manuk Norayık; Türken, Orhan; Deveci, UğurGebelik sırasında mide kanseri oldukça nadir görülmektedir. Gebeliğe bağlı bulantı, kusma ve abdominal ağrı gibi gastrointestinal semptomlar hastalığın tanısını güçleştir¬mektedir. Tanı konduğunda ise hasta ileri evre tümör olarak karşımıza çıkmaktadır ve prognozu olumsuz yönde etkilemektedir. Mide kanserinde erken tanı ve tedavi sağ kalım oranını artırmaktadır. Gebelik sırasında tanı ve tedavisi oldukça güç olan mide kanserinin tedavisinde kadın doğum, genel cerrahi ve medikal onkoloji kliniklerinin ortak çalışmasıyla başarılı sonuçlar alınabilir. Bu çalışmada gebeliğinde hiçbir gastrointestinal şikayeti olmadığı halde ileri evre mide kanseri tespit edilen 39 yaşında bayan hasta sunulmuştur. Hastanın özgeçmişinde 5 yıl önce meme kanseri nedeniyle tedavi gördüğü öğrenildi. Postoperatif dönemde yapılan tetkik ve tedaviler sonrasında tedaviye tam yanıt alındı.Yayın Genel cerrahi asistanlarının endoskopi eğitimi: Bir üniversite hastanesi sonuçları(2009) Severge, Utku; Kebudi, Abut; Deveci, Uğur; Kapaklı, Mahmut Sertan; Manukyan, Manuk Norayık; Oltulu, MeldaAmaç: Bu çalışmanın amacı bir üniversite hastanesi genel cerrahi anabilim dalında ikinci yıl araştırma görevlilerine başlanan endoskopi eğitiminin sonuçlarını değerlendirmek. Bu bulgular eşliğinde cerrahların endoskopi eğitimlerinin nasıl ve ne zaman yapılması gerektiğini tartışmaktır.Hastalar ve Yöntem: Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalında gastrointestinal endoskopide tecrübeli bir uzman eşliğinde asistanlar tarafından videoendoskop kullanılarak yapılan tanısal amaçlı üst ve alt gastrointestinal sistem endoskopisi kayıtları tutuldu. Üst gastrointestinal endoskopisinin başarılı kabul edilmesi için duodenuma ulaşılması, kolonoskopide ise çekumun görüntülenmesi şart olarak kabul edildi. İşlem süreleri ve komplikasyon oranları kaydedildi.Bulgular: Üst gastrointestinal endoskopisi yapılan hastaların kayıtları incelendiği zaman eğitim alan kişinin ilk 50 hastada duodenuma ulaşma oranı %58 olarak bulundu. İşlem sayısı arttıkça başarı oranının yükseldiği ve işlem süresinin kısaldığı 100 hastalık bir tecrübenin %100'lük bir başarı oranı için yeterli olduğu görüldü. Kolonsokopi yapılan hastaların kayıtları incelendiği zaman ilk, ikinci ve üçüncü 50 hasta arasında işlem süresinin anlamlı olarak kısaldığı ve başarı oranının arttığı görüldü. Ancak 200 hasta sonrası dahi çekum entubasyon yüzdesi istenilen orana ulaşamadı.Sonuç: Alt gastrointestinal endoskopinin, üst endoskopiye kıyasla daha zor ve uzun bir işlem olduğu ve zorluk derecesi yüksek işlemlerin daha tecrübeli bir endoskopist eşliğinde yapılmasının daha doğru olacağı görüldü. Ülkemiz şartlarında mevcut uzmanların Türk Cerrahi Derneği tarafından düzenlenen kurslarda eğitim alması iyi bir çözüm olmakla beraber bu kurslarda alınacak eğitimin uzmanlık öğrenciliği döneminde 5 yıla yayılarak alınacak bir eğitime kıyasla yetersiz olacağı görüldü. Kanımızca endoskopi eğitiminin uzmanlık öğrencileri için her yıl tekrarlanacak mecburi bir rotasyon haline getirilmesi ve gerekli olduğu hallerde bu rotasyonların gelişmiş merkezlerde yapılması daha doğru olacaktır.Yayın Giant Tubular Adenoma of the Breast: A Rare Entity(WILEY-BLACKWELL, 2012) Dusunceli, Fikret; Manukyan, Manuk Norayık; Midi, Ahmet; Deveci, Uğur; Yener, Nese; Deveci, Uğur…Yayın A giant villous adenoma: case mimicking rectosigmoid malignancy; radiological survey to diagnosis.(2010) Çubuk, R.; Tasali, N.; Arslan, G.; Midi, A.; Manukyan, Manuk Norayık; Guney, S.Villous adenomas are benign lesions, which are difficult to interpret because of their malignancy potential. They have similar radiological findings to malignant lesions. Usually, villous adenomas are asymptomatic although they may cause rectal bleeding like malignant tumours. We present a case of giant villous adenoma to evaluate the contribution of its radiological features including double contrast barium enema, computed tomography and magnetic resonance imaging examinations for the differential diagnosis.Yayın Gossypiboma: a lesson to learn: case report(Türkiye Klinikleri, 2010) İlter, Erdin; Manukyan, Manuk Norayık; Haliloğlu, Berna; Çelik, Aygen; Özden, SelçukThe term "gossypiboma" denotes foreign bodies retained after surgery. The most common gossypiboma is the iatrogenic surgical sponge. Usually, hysterectomy, appendectomy and cholecystectomy operations are associated with these retained sponges. They may be misdiagnosed as incisional endometriosis. We present a patient who had a caesarean section operation eleven years ago with a mass at the abdominal wall between the umbilicus and the caesarean section scar on the left paramedian region approximately 5 x 2 cm in diameter. We must keep in mind that prevention is more important for cure. As we knew that most reported cases occur in the presence of a normal pack count, we think that the surgical team must be very careful in the operation room.Yayın Gossypiboma: A lesson to learn: Case report(2010) Ilter E.; Manukyan, Manuk Norayık; Haliloglu B.; Çelik A.; Özden S.The term "gossypiboma" denotes foreign bodies retained after surgery. The most common gossypiboma is the iatrogenic surgical sponge. Usually, hysterectomy, appendectomy and cholecystectomy operations are associated with these retained sponges. They may be misdiagnosed as incisional endometriosis. We present a patient who had a caesarean section operation eleven years ago with a mass at the abdominal wall between the umbilicus and the caesarean section scar on the left paramedian region approximately 5 x 2 cm in diameter. We must keep in mind that prevention is more important for cure. As we knew that most reported cases occur in the presence of a normal pack count, we think that the surgical team must be very careful in the operation room.