Yazar "Solakoğlu, Can" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Ayak bileği kronik lateral instabilitesinin Colville tekniği ile tedavisi(Maltepe Üniversitesi, 2013) Şanel, Selim; Ünsal, Faik Murat; Ermiş, Nurullah; Ugutmen, Ender; Solakoğlu, CanAmaç: Ayak bileği lateral bağlarının kronik lezyonlarında, Colville tekniğinin uygulandığı genç hastalardaki sonuçların değerlendirilmesi. Metod: 2008-2010 yılları arasında kronik ayak bileği lateral instabilitesi olan yedi erkek bir bayan hastaya (ort. yaş 22; yaş dağılımı 20-35) güçlendirilmiş Colville tekniğiyle rekonstrüksiyon uygulandı. Yaralanmadan ameliyata kadar geçen süre ortalama 29 ay idi (dağılımı 21-33 ay). Sekiz hastada da Trevino'nun değerlendirme kriterlerine göre tip IIIc ayak bileği lateral bağ lezyonu vardı. Olgular ortalama 42 ay süreyle (dağılım 24-60 ay) takip edildi. Bulgular: Tüm olgularda mükemmel sonuç elde edildi. Hiçbir hastada reküren instabilite gözlenmedi. Enfeksiyon, sural sinir lezyonu gibi komplikasyonlara rastlanmazken 1 hastada sınırlı yüzeyel cilt nekrozu saptandı. Sonuç: Colville tekniğiyle, stabilite %100'e yakın oranlarda sağlanırken, subtalar eklem hareketleri de korunmaktadır.Yayın Bilateral non-traumatic hip fractures in a heavy smoker COPD patient on inhaled steroids(SpringerLink, 2016) Sanel, Selim; Sezgin, Gülbüz; Sarıman, Nesrin; Üğütmen, Ender; Solakoğlu, CanBilateral proximal femoral fractures without trauma are very rare conditions. They have been reported in connection with osteoporosis, renal osteodystrophy, parathyroid disease, tumors, epileptic seizures, electroconvulsive therapy, and postirradiation. Method We present a case of a 75-year-old man with bilateral hip fractures. No trauma, neurological, endocrinological disorder, or malignancy was reported in his history. He had a background of chronic obstructive pulmonary disease (COPD) and had been taking inhaled steroids (budesonide) 800 µg per day for 10 years. He was a heavy smoker with a smoking history of 120 packs/year. His complaints had initially started as pain on the left hip and groin and then had progressed to the right in 10 days. Plain x-rays of the pelvis showed left femoral neck and right subtrochanteric femoral fractures. Fixation with proximal femoral nail of the right hip and partial arthroplasty of the left hip was performed on the following day after his admission. Pathological examination revealed osteoporosis in bone samples from both hips. Result COPD and osteoporosis have some common risk factors. Smoking, decreased exercise capacity, inhaled, or oral steroid therapy may increase osteoporosis and risk of bone fractures by decreasing bone mineral density. Non-traumatic femoral fractures may occur in patients on long-term inhaled steroid treatment for chronic airway diseases such as asthma and COPD. Conclusion History of COPD with corticosteroid use may be used as a diagnostic tool to identify patients having osteoporosis. Preventive measures can be performed by monitoring high-risk patients with bone mineral densitometry, WHO fracture risk assessment tool (FRAX tool), serum calcium, and vitamin D levels to prevent bone fractures. Treating those patients with the lowest effective dose of corticosteroids should be targeted.Yayın Dörtlü hamstring otogrefti ile artroskopik ön çapraz bağ rekonstrüksiyonunun orta dönem sonuçları(Maltepe Üniversitesi, 2012) Şanel, Selim; Ermiş, Mehmet Nurullah; Büktel, Yusuf Hakan; Solakoğlu, Can; Ünsal, Faik MuratAmaç: Son yıllarda daha çok ön çapraz bağ rekonstrüksiyonunda otogreft kullanma eğiliminde artış vardır. Bilinen en sert ve en güçlü greft dörtlü hamstring tendonlarıdır. Amacımız dörtlü hamstring tendon greftini kullanarak proksimal femoral transfix fiksasyonu ile yapılan ön çapraz bağ rekonstrüksiyonunun ortama 4 yıllık sonuçlarını yayınlamaktır. Yöntem: Doksan altı hastanın dizinde dörtlü hamstring tendon otogrefti kullanılmıştır. Hastalar operasyon sonrası 1. ve 4. yılında subjektif, klinik, fonksiyonel olarak, Telos stres cihazı ve radyografik inceleme ile değerlendirilmiştir. 96 hastanın 2'si bayan, 94'ü erkek; 5 hasta profesyonel, 36 hasta amatör sporcuydu. Yaş ortalaması 24 (20-34 yaş arası) idi. Fonksiyon ve aktiviteyi değerlendiren skorlama sistemleri olarak preoperatif ve postoperatif kontrollerde International Knee Documentation Committee (IKDC) ve Lysholm-2 diz skorunu içeren sorgulama formları kullanıldı. Bulgular: Subjektif olarak hastaların %90'ı rekonstrükte edilen dizlerini %100 stabilite ile normal kabul etmişlerdir. Yüzde doksanı zedelenme öncesi aktivite düzeyine dönmüşlerdir. IKDC diz skoru ortalaması 96 hastanın 82'sinde (%85) A ve B olarak saptanmıştır. Lysholm-2 skoru ortalama 94 olarak bulundu. Telos stres cihazı ile ameliyat öncesi ortalama 13.7 mm ve ameliyat sonrası ortalama 2.8 mm ölçülen laksite değerleri arasında anlamlı fark bulundu (p<0.001). Sonuç: Femoral transfix fiksasyonu ile dört katlı semitendinosus- grasilis otogrefti kullanarak yapılan endoskopik ön çapraz bağ (ÖÇB) rekonstrüksiyonu tekniğinde orta dönemde başarılı ve mükemmel subjektif, objektif, fonksiyonel ve radyolojik sonuçlar elde ettik.Yayın Konjenital kalp hastalığı nedeniyle sternotomi veya orakotomi yapılmış hastalarda skolyoz ve kifoz gelişimi(2012) Solakoğlu, Can; Ünsal, Faik Murat; Mangal, Ferit; Ermiş, Mehmet Nurullah; Sarıtaş, Türkay; Polat, Ömer; Çoşar, YahyaAmaç: Konjenital kalp anomalisi nedeniyle medyan sternotomi veya torakotomi ile cerrahi tedavi uygulanmış hastaların uzun dönem takiplerinde skolyoz ve kifoz prevalansını araştırmak Hastalar ve Metod: 1987 ile 2009 yılları arasında konjenital kalp hastalığı nedeniyle ameliyat edilmiş 170 hasta çalışmaya dâhil edilmiştir. Hastaların 102?si kız, 68?i erkektir. Hastaların mevcut kalp hastalıkları siyanotik ve asiyanotik olarak iki gruba ayrılmıştır, buna göre siyanotik olanlar 149 (% 88), asiyanotik olanlar ise 21 kişidir (%12). Ameliyat oldukları dönemde 5 yaşın altında olanlar 131 (% 77), 5 yaş üzerinde olanlar ise 39 kişidir (% 23). Hastaların 158?ine (% 93) sternotomi, 12?sine (% 7) ise sol torakotomi uygulanmıştır. Hastaların kontrole geldiği tarihte ayakta çekilen toraks PA ve lateral grafileri üzerinden Cobb yöntemiyle ölçümler yapılmıştır. Lateral toraks grafilerinde T2-T5 kifozu ve T5-T12 kifozu ayrı ayrı ölçülmüştür. Sonuçlar: Çalışmamızda 170 hastanın % 25.2?sinde (43 hasta) skolyoz saptanmıştır. Bunlardan % 86?sında 100 ile 200 arasında eğrilik, % 14?ünde 200 ve üzerinde eğrilik saptanmıştır. Sternotomi yapılan hastalarda skolyoz gelişme oranı ile torakotomi yapılanlar arasında istatistiksel olarak bir fark bulunmamıştır (p=0.161). Hastaların ortalama kifoz açıları sternotomi yapılanlarda 32.920 iken, torakotomi yapılanlarda 29.670 saptanmıştır. T2-T5 kifozu ortalaması 14.50 iken T5-T12 kifozu 16.20?dir. Kifoz gelişimi açısından torakotomi yapılan hastalarla sternotomi yapılanlar arasında anlamlı fark bulunmamıştır (p=0.532 ve p=0.107). Skolyoz gelişen hastaların T2-T5 kifozu skolyozu olmayanlara göre anlamlı derecede düşük bulunmuştur. 5 yaş altında ameliyat edilenlerde skolyoz görülme oranı, 5 yaşından büyük olanlara göre 8.42 kat daha fazla saptanmıştır. Kalp hastalığının siyanotik olmasının skolyoz ve kifoz gelişimi açısından anlamlı bir farkı yoktur (p=0.362, p=0,586, p=0.184) Sonuç: Konjenital kalp hastalığı nedeniyle sternotomi ve torakotomi yapılan hastalarda skolyoz gelişme sıklığı artmış olup, T2-T5 kifozu da normal populasyona göre daha fazla bulunmuştur. Daha küçük yaşta ameliyat olanlarda omurga deformiteleri daha sık ortaya çıkmaktadır.Yayın Lomber spinal stenoz cerrahisinde intraoperatif nöromonitörizasyonun etkinliği(2012) Şentürk, Özgür; Ünsal, Faik Murat; Mangal, Ferit; Ermiş, Mehmet Nurullah; Polat, Ömer; Solakoğlu, CanAmaç: Lomber spinal stenoz nedeniyle posterior dekompresyon ve enstrümantasyon uygulanan hastaların ameliyat sırasında nöromonitörizasyon bulguları ile ameliyat sonrası 6. ay kontrolünde klinik bulgularının karşılaştırılması amaçlanmıştır Hastalar ve Metot: Mayıs 2011-Kasım 2011 tarihleri arasında lomber spinal stenoz nedeniyle opere edilen ve ameliyat sırasında nöromonitörizasyon uygulanan 20 hasta çalışmaya dâhil edilmiştir. Hastaların ortalama yaşı 69?dur, % 10?u (2 hasta) erkek, % 90?ı (18 hasta) bayandır. Hastaların ameliyat öncesi radyolojik değerlendirmeleri direk grafileri ve MR ile yapılmıştır. Ameliyat öncesi ve sonrası klinik değerlendirme SF36, Oswestry skoru ve Vizüel Analog Skor (VAS) ile yapılmıştır. Cerrahi tedavide bütün hastalara posterior enstrümantasyon yapıldıktan sonra dekompresyon uygulanmıştır. Bir hastaya cisimler arası füzyon uygulanmıştır. Nörolojik monitörizasyon için Transkortikal Motor Uyarılmış Potansiyeller kullanılmış, Amplitüd ve latans değişiklikleri kaydedilmiştir. Amplitüd değişikliklerin ile klinik sonuçların korelasyonu incelenmiştir. Sonuçlar: Hastaların ameliyat öncesi VAS skoru ortalaması 8 iken ameliyat sonrası ortalama skor 1.8?e gerilemiştir (p= 0,0001). Ameliyat öncesi SF 36 Skoru ortalaması 29,5 iken ameliyat sonrası 76,6?ya yükselmiştir (p= 0,0001). Ameliyat öncesi Oswestry skoru ortalaması 65,5 iken ameliyat sonrası 9,95?e gerilemiştir (p= 0,0001). Bütün hastalarda ameliyat sırasında TcMEP amplitüdlerinde artış saptanmıştır. 20 hastanın 14?ünde TcMEP amplitüdleri % 50?nin üzerinde artış göstermiştir. 6 hastada ise % 50?den az yükselme olmuştur. Amplitüd yükselmesinin az olduğu gruptaki hastaların stenoz seviyeleri veya ameliyat öncesi VAS skorlarıyla bir ilintisi bulunamamıştır. (p=0,156, p= 0.079)Sonuç: Bu çalışmada bütün hastalarda ameliyat sırasında motor evoked potansiyeli değerlerinde yükselme saptanmış ve bu değerdeki artışların ameliyat sonrası olumlu klinik sonuçlarda etkili olduğu fikri elde edilmiştir.Yayın Short-term results of surgical treatment with cephalomedullary nails for basicervical proximal femoral fractures(Universa Press, 2015) Taşkıyan, Levent; Üğütmen, Ender; Sanel, Selim; Söylemez, Mehmet Salih; Özkan, Korhan; Solakoğlu, CanThe treatment of basicervical femoral fractures remains controversial. The aim of this study was to examine the efficacy of intramedullary nail use in the surgical treatment of basicervical fractures. In total, 28 patients with basicervical fractures treated with proximal femoral nails were examined retrospectively. Fracture healing was observed in all patients, who were followed at least for 6 months. While the average radiological fracture healing timing was ~10.5 (8-14) weeks, clinical fracture healing occurred in 6 (5-9) weeks on average. Screw cut-out, avascular necrosis, femur fracture, and surgical wound infections did not occur in any patient. Severe collapse (> 10%) was not noted in any patient. The postoperative mean Harris hip score was 81.2 ± 21.3. Osteosynthesis application with a proximal femoral nail in basicervical proximal femur fractures is a surgical treatment that can be performed with minimally invasive techniques without open surgery. This is a rapid, sound, and simple treatment method with low morbidity.