TBMM, Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi, kuruluşundan bu yana Türkiye Cumhuriyeti’nin iç ve dış siyasetinin temel hedeflerine ilişkin söyleminin parçası olmuştur. Esasen bu anlayış, Cumhuriyet’in kuruluş ilkeleri ile bütünüyle uyumlu ve bu ilkeleri destekleyici niteliktedir. Ancak demokrasiyle insan hakları her zaman koşut olmadığı için Türkiye’de de bu ilkelerin yerleşmesi ve gelişimi eşzamanlı olarak gerçekleşmemiştir. Bu çerçevede, TBMM’nin insan hakları konusundaki genel tutumuna dikkat çekmek amacıyla, Cumhuriyet’in kuruluşunu izleyen dönemlerde ve bugün insan haklarına bakış açısı üzerine bazı gözlemlerimi dile getirmek istiyorum. Cumhuriyet’in kuruluşu, hem Türkiye’nin koşulları hem de o dönemde dünyada geçerli olan norm ve değerler açısından, demokrasi ve insan haklarını esas alan bir yaklaşımla gerçekleşmemiştir. Fakat Cumhuriyet ile birlikte, tebaadan millete, kuldan vatandaşa dönüşüm süreci yaşanmış ve bu süreçte bireyin hakları biçimlendirilip tanınmıştır. Vatandaş kavramı, en önemli kavram olarak gündeme gelmiştir. Gerçekleştirilen hukuk reformları, esasında insan hakları istikametinde önemli adımlar atılmasının zeminini teşkil etmiştir. Cumhuriyet’in, kuruluş ve inşa yıllarında demokrasiyle buluşamadığı bir gerçektir. Ama Cumhuriyet, vatandaşa gerçek anlamda medenî ve siyasî haklar vermiştir. Evrensel standartlara uygun bir Medenî Kanun’un kabul edilmesi, kadın-erkek eşitliğinin temini, mülkiyet haklarının garanti altına alınması gibi konularda vatandaşa, bireye, dolayısıyla insanımıza daha önce tanınmayan hakların tanınması yönünde hayata geçirilen düzenlemeler, bu dönemdeki önemli gelişmelerdir.