Yazar "İlter, Erdin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın 10 haftalıktan önceki istemli gebelik sonlandırılmasında kullanılan manuel vakum aspirasyonundan önce 400 ?g oral ve vaginal misoprostolün karşılaştırılması(Maltepe Üniversitesi, 2012) İlter, Erdin; Çelik, Aygen; Gündüz, Tonguç; Haliloğlu, Berna; Küçükaşçı, Meryem; Benhabib, Moşe; Bozkurt, Serpil; Özekici, ÜmitAmaç: Bu çalışmanın amacı 10 haftadan küçük gebeliklerin terminasyonu için kullanılan cerrahi evakuasyonun 3 ve 6 saat öncesi kullanılan 400 ?g oral ve vaginal misoprostolün etkinliği ve tolerabilitesinin karşılaştırılması Gereç ve Yöntemler: Kliniğimizde en sık kullanılan 4 misoprostol rejiminin kullanıldığı 210 hasta retrospektif olarak değerlendirildi; Evakuasyondan 3 saat önce oral 400 ?g (O3), 6 saat önce oral 400 ?g (O6), 3 saat önce ovaginal 400 ?g (V3), 6 saat önce vaginal 400 ?g (V6). Bulgular: Dozajına, kullanım yoluna ve zamanlamasına bakılmaksızın misoprostolün servikal dilatasyon üzerine belirgin etkisi vardır. Dilatasyon ihtiyacı kontrol grubuna kıyasla tüm misoprostol gruplarında belirgin olarak azdır. Diğer dört gruba kıyasla kontrol grubunda %5.8 oranla aşırı miktarda kan kaybı izlenmiştir. Postoperatif inceleme, hematocrit düşüşü, endometrial kalınlık ve analjezik ihtiyacı tüm gruplarda benzer bulunmuştur. Preoperatif VAS skorları O6 ve V6 gruplarında yüksekti. En sık görünen yan etki bulantı olup, özellikle oral (O3, O6) gruplarda belirgindi. Sonuç: Analiz 10 haftalık ve öncesi gebeliğin istemli sonlandırılmasından 3 saat önce alınan 400 ?g vaginal misoprostolün ideal kullanım yolu ve dozajı olarak göstermektedir.Yayın Anormal uterine kanamalı hastalarda pipelle ile endometrial örneklemenin etkinliği(Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları EAH, 2009) İlter, Erdin; Haliloğlu, Berna; Çelik, Aygen; Temelli Akın, Figen; Özden, SelçukJinekoloji'de çok sık görülen anormal uterine kanamalar jinekoloji polikliniklerine çeşitli sebeplerle başvuran hastaların %20'sini oluşturmaktadır. Endometrium biopsisi için kullanılan teknikler arasında en yaygın uygulama alanı bulmuş olanı sevikal dilatasyon ve endometriumun full küretajdir. Günümüzde daha basit, hızlı, ucuz, güvenilir metodlar bulunmuştur. Bunlardan en dikkat çekeni Pipelle ile endometrial örneklemedir.Yayın Anterior lokalizasyonlu kistik higroma(Maltepe Üniversitesi, 2012) Çelik, Aygen; İlter, Erdin; Haliloğlu, Berna; Gündüz, Tonguç; Ulu, İpek; Bozkurt, Serpil; Özekici, ÜmitKistik higroma fetal dönemde %80 posterior servikal bölgede görülen kromozomal anomalilerle birlikteliği olan yapısal konjenital anomalidir. Bu yazıda anterior lokalizasyon gösteren normal karyotipli kistik higroma olgusu sunulmaktadır. 32 yaşında multigravid hastanın ikinci gebeliğinin 17. haftasında anterior çene kitlesi olan erkek fetus tespit edildi. Normal karyotipi olan fetus postpartum solonumu tıkayan kistik higroma nedeniyle başka merkezde sklerozan terapi aldı.. Şu anda 15 aylık olan fetusun tek gözde körlük dışında nörolojik gelişimi 3 ay geriden gelmektedir. Kistik higroması olan fetuslar normal karyotipte olsa bile olumsuz perinatl sonuçları olan bir durumdur. Bu yüzden antenatal boyun kitlesi tanısı alan fetuslarda karyotipleme normal olsa bile kistik higroma ve olumsuz perinatal sonuçlar akılda tutulmalıdır.Yayın Doğal ve cerrahi menopoz olgularındaki hormonal değişimin kemik döngüsüne etkisi(Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları EAH, 2008) Haliloğlu, Berna; Aksungur, Fehime Benli; Çelik, Aygen; İlter, Erdin; Temelli Akın, Figen; Özekici, ÜmitHem doğal hem de cerrahi menopozda özellikle östrojen eksikliğine bağlı olarak kemik döngüsü değişmekte ve osteoporoz olasılığı artmaktadır. Bu çalışmada doğal ve cerrahi menopozda meydana gelen hormonal değişikliklerin kemik döngüsü belirteçleri üzerine etkilerinin araştırılması planlandı.Yayın Erken üreme çağında adneksial kitlelerin nadir sebepleri(Maltepe Üniversitesi, 2012) İlter, Erdin; Yener, Neşe; Çelik, Aygen; Gündüz, Tonguç; Yücel, Erdal; Haliloğlu, Berna; Midi, Ahmet; Özekici, ÜmitÜreme çağında tespit edilen ovaryan tümörler akıl karıştırıcıdır. Bu yazıda üç ayrı tanılı vaka sunuyoruz; Overin immature teratomu (IT), overin primer peritoneal seröz papiler karsinomu (PSPC) ve metastatik ovaryan diffuz büyük B-hücreli Lenfoması. Overe ait IT sıklıkla solid, artmış alfafetoprotein değerleriyle birlikte görünen nadir bir tümördür. PSPC, normal büyüklükte overler, yaygın peritoneal karsinomatosis ve belirgin artmış CA12-5 değerleriyle birlikte olan hastalarda tanıda düşünülmesi gerekir. Lenfoma, CT'de çok sayıda büyümüş nodların füzyonu veya tek oldukça genislemiş lenf nodlarını içeren solid kitleler olarak karşımıza çıkar. Lenfomalar en hızlı doubling zamanına sahip olduğundan radyolojik inceleme birkaç günde ilerleme gösterebilir ki bu bir ipucu olabilir. Özellikle nodal kitleler ile birlikte ovaryan kistler ovaryan metastazı olan lenfomayı düşündürür.Yayın Evaluation of ultrasound-guided transversalis fascia plane block for postoperative analgesia in caesarean section: a prospective, randomized, controlled clinical trial(Regional Anesthesia & Pain Medicine, 2019) Şerifsoy, Talat Ercan; Tulgar, Serkan; Selvi, Onur; Şentürk, Özgür; İlter, Erdin; Haliloğlu Peker, Berna; Özer, ZelihaBackground and aims: Caesarean section (C/S) is a commonly performed obstetric procedure causing a somatic pain and a visceral pain. Pain treatment leads to decreased maternal morbidity, early mobilization and increases patient satisfaction. Adding a regional anesthesia technique to multimodal analgesia in C/S, improves the quality of postoperative care. In this study, we evaluated the effectiveness of transversalis fascia plane block (TFPB) first time for postoperative analgesia management in C/S. Although it is an old and practical block currently it was only investigated in a few studies. Methods: The study was approved by the local ethics committee and the study was registered with clinicaltrials.gov (NCT03741452). Following exclusion, patients were randomized equally as block and control group. Standard multimodal analgesia was performed in Group C while TFPB block was also performed in the intervention (TFPB) group. Our primary outcome was to evaluate Tramadol consumption and additional rescue analgesic requirement. Our secondary outcome was to assess pain intensity between groups with numeric rating scores. Results: Seventy-five patients (ASA I-II) were recruited. NRS scores were lower in Group TFPB during the first 3 hours and at the 12th hour. Tramadol consumption at 3rd, 6th and 12th hours and in the first 24 hours was lower in Group TFPB (p<0.01) (figure 1). NRS scores were lower in the block group at 1st, 3rd and 12th hours (p<0.01, p<0.01 and p<0.01 respectively).Yayın Gebelikte mide kanseri: olgu sunumu(Maltepe Üniversitesi, 2014) Akgün, Feride Sinem; Kaya, Fatih Öner; Sezgin, Gülbüz; Deveci, Uğur; Yener, Neşe; İlter, Erdin; Manukyan, Manuk Norayık; Türken, Orhan; Deveci, UğurGebelik sırasında mide kanseri oldukça nadir görülmektedir. Gebeliğe bağlı bulantı, kusma ve abdominal ağrı gibi gastrointestinal semptomlar hastalığın tanısını güçleştir¬mektedir. Tanı konduğunda ise hasta ileri evre tümör olarak karşımıza çıkmaktadır ve prognozu olumsuz yönde etkilemektedir. Mide kanserinde erken tanı ve tedavi sağ kalım oranını artırmaktadır. Gebelik sırasında tanı ve tedavisi oldukça güç olan mide kanserinin tedavisinde kadın doğum, genel cerrahi ve medikal onkoloji kliniklerinin ortak çalışmasıyla başarılı sonuçlar alınabilir. Bu çalışmada gebeliğinde hiçbir gastrointestinal şikayeti olmadığı halde ileri evre mide kanseri tespit edilen 39 yaşında bayan hasta sunulmuştur. Hastanın özgeçmişinde 5 yıl önce meme kanseri nedeniyle tedavi gördüğü öğrenildi. Postoperatif dönemde yapılan tetkik ve tedaviler sonrasında tedaviye tam yanıt alındı.Yayın Gossypiboma: a lesson to learn: case report(Türkiye Klinikleri, 2010) İlter, Erdin; Manukyan, Manuk Norayık; Haliloğlu, Berna; Çelik, Aygen; Özden, SelçukThe term "gossypiboma" denotes foreign bodies retained after surgery. The most common gossypiboma is the iatrogenic surgical sponge. Usually, hysterectomy, appendectomy and cholecystectomy operations are associated with these retained sponges. They may be misdiagnosed as incisional endometriosis. We present a patient who had a caesarean section operation eleven years ago with a mass at the abdominal wall between the umbilicus and the caesarean section scar on the left paramedian region approximately 5 x 2 cm in diameter. We must keep in mind that prevention is more important for cure. As we knew that most reported cases occur in the presence of a normal pack count, we think that the surgical team must be very careful in the operation room.Yayın Kolposkopik biopsi ile CIN 3 tanı ve tedavisi(Maltepe Üniversitesi, 2012) Özekici, Ümit; İlter, Erdin; Çelik, Aygen; Haliloğlu, Berna; Ulu, İ; Bozkurt, SDünyada her yıl 500.000den fazla kadın serviks kanserine yakalanmakta ve bunların yarısı ölmektedir. Serviks kanserinin ilk belirtisi vaginal kanama olabileceği gibi ileri evrelere kadar hiç belirti vermeyedebilir. Erken evrelerde tedavi cerrahi iken ileri evrelerde kemoterapi ve radyoterapidir. Kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser olan serviks kanseri için majör risk faktörü Human Papilloma Virus (HPV)'dir. PAP smear testi ile serviks kanseri öncüsü oluşumların tanınması mümkündür. Servikal intraepiteyal neoplazi (CIN) serviks kanserinin potansiyel prekürsörüdür ve sıklıkla patolog tarafından servikal biyopsi incelemesi sırasında saptanır.Yayın Nadir bir virilizasyon nedeni; 3-beta hidroksisteroid dehidrogenaz enzim eksikliğine bağlı konjenital adrenal hiperplazi(Maltepe Üniversitesi, 2010) İlter, Erdin; Çelik, Aygen; Haliloğlu, Berna; Ercan, G; Yücel, E; Bozkurt, Serpil; Özekici, ÜmitAmaç: Steroid hormonların yapımında gerekli olan enzimlerin kısmi veya tam eksiklikleri infant döneminde veya sonrasında hafif dereceden ağır derecelere kadar geniş bir semptomlar spektrumuna neden olabilmektedir. Bu yazımızda oldukça nadir görülen,kadınlarda virilizasyon ve labial füzyon gibi semptomlara neden olabilen 3 beta hidroksi steroid dehidrogenaz enzim eksikliği tespit ettiğimiz bir olguyu sunmak istedikYayın Obezitenin kadın kanserleri üzerindeki etkileri: derleme makalesi(Maltepe Üniversitesi, 2019) Günaldı, Onur; Bozkurt, Hayriye Serpil; İlter, Erdin; Günaldı, Alev; Çelik, Aygen; Ayan, Mahmut TolgaBu araştırmayı yapma amacımız; kanser gelişiminde önemli oranda rol oynayan ama genellikle ihmal edilen obezite ile kadın genital sistem kanserleri arasındaki ilişkiyi araştırmak ve bu soruna karşı güncel bilgiler ışığında farkındalık oluşturmaktır. Ancak, obezitenin yol açtığı ciddi sağlık problemleri arasında yer alan kanserler, diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar ve kronik obstrüktif akciğer hastalıkları gibi sorunların gölgesinde kalmıştır. Genel olarak, kanserlerin %20’sinin obezite ile ilişkisi bulunmakta ve obez kadınların yaklaşık %15-30 civarında kilo vermesi ile kanser riski önemli oranda azalmaktadır. Konuyu jinekolojik kanserler açısından değerlendirdiğimizde, endometriyum kanserinin obezite ile ilişkisi net olarak ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, meme kanserleri ve epitelyal tipte over kanserlerinin obezite ile ilişkisinin olduğu bilinmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, serviks kanserlerinin de obezite ile bağlantısının olduğunu göstermeye başlamıştır. Obezite, kadınlarda erkeklere göre daha yüksek oranda görülen ve günümüzde hızla artan genel bir sağlık problemidir. Ayrıca menapoz sonrası ortaya çıkan hormonal değişiklikler, kadın sağlığı üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Sonuç olarak obezite, kanser ve diğer kronik hastalıkların gelişimi açısından önlenebilir bir risk faktörü olup, yapılacak olan etkili mücadele sayesinde kanser insidansı önemli oranda düşürülebilir ve her 5 kanser ölümünden biri engellenebilir.Yayın Proksimal tubal oklüzyon işleminin rat over histopatolojisi üzerine etkilerinin incelenmesi: deneysel çalışma(Maltepe Üniversitesi, 2011) Çelik, Aygen; Atılgan, Remzi; Haliloğlu, Berna; İlter, Erdin; Gündüz, Tonguç; Akpolat, Nusret; Sapmaz, EkremAmaç: Bipolar koter kullanılarak yapılan unilateral proksimal tubal oklüzyon işleminin birinci ve altıncı aylarda rat over histopatolojisi üzerine etkilerinin incelenmesi. Yöntem: Erişkin 28 Wistar albino rat östrus fazında rastgele 4 gruba ayrıldı. G1 (n=7): Batın açılıp kapatılan ve 1 ay sonra sol ooferektomi yapılan grup. G2 (n=7): Sol proksimal tubal oklüzyon yapılıp 1 ay sonra sol ooferektomi yapılan grup. G3 (n=7): Batın açılıp kapatılan ve 6 ay sonra sol ooferektomi yapılan grup. G4 (n=7): Sol proksimal tubal oklüzyon yapılıp 6 ay sonra sol ooferektomi yapılan grup. Sol over örnekleri formaldehitle tespit edildi. Hematoksilen Eozin ile boyanan preparatlarda over folikül rezervi saptandı. Atretik foliküllerin sayısı, corpus luteum, corpus albicans tespit edildi. Corpus luteum içi anjiogenesiz varlığındaki gerileme ve ovaryan stromada fibrozis varlığı incelendi. Overdeki folikül kisti sayıldı. G1-G2 ile G3-G4 ile karşılaştırıldı. Ordinal veriler için Mann Whitney U testi, nominal veriler için x2 testleri kullanıldı. p<0.05 anlamlı kabul edildi. Bulgular: G1-G2 ile, G3-G4 ile karşılaştırıldığında tüm değerler benzer bulundu (p>0.05, Mann Whitney U test). Corpus luteum içi anjiogenezisdeki gerileme G2 ve G4'de anlamlı olmamakla birlikte azalmıştı. Hiçbir grupta makroskobik veya mikroskobik kist gelişmedi Sonuç: Ratlarda bipolar koter kullanılarak yapılan unilateral proksimal tubal okluzyon işlemi, erken ve geç dönemde over histopatolojisi üzerine herhangi bir zararlı etki yapmamıştır.Yayın Pure 46,XY gonadal dysgenesis (Swyer syndrome) with breast development and secondary amenorrhea(Karger, 2008) İlter, Erdin; Haliloğlu, Berna; Temelli Akın, Figen; Karaman, Arzu; Özden, Selçuk46, XY gonadal dysgenesis, firs described in 1959 by Swyer, is a syndrome which, in its complete from, is characterized by a female phenotype, normal to tall stature, bilateral dysgenetic gonads, sexual infantilism with primary amenorrhea, ansent breast development, eunuchoid habitus, and a 46, XY karyotype, The internal structures are female with bilateral fallopian tubes, a uterus, usually hypoplastic, and a vagina. Cases with the incomplete form may have both ambiguous internal and external genitalia.Yayın Rahim içi araç kullanan kadınlarda gelişen menorajinin uterin kan akımı ile ilişkisi(Maltepe Üniversitesi, 2010) Haliloğlu, Berna; Çelik, Aygen; İlter, Erdin; Gündüz, Tonguç; Bozkurt, Serpil; Özekici, ÜmitAmaç: Rahim içi araç (RİA) kullanımı ve buna bağlı menoraji gelişen olgularda uterin kan akımının etkilenip etkilenmediği konusunda literatürde değişik çalışmalar bulunmaktadır. Çalışmamızda rahim içi araç kullanan ve menoraji gelişmeyen kadınlar ile rahim içi araç kullanan ve menoraji gelişen kadınların uterin arter Doppler indekslerinin hiçbir kontraseptif yöntem kullanmayan kadınlarla karşılaştırılması planlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya Maltepe Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı polikliniğine başvuran 90 RİA'lı hasta ve herhangi bir kontraseptif kullanmayan 30 hasta çalışmaya dahil edildi. RİA kullanan hasta grubu 2 alt gruba ayrıldı. Menorajisi olan (grup I) (n=29) ve menorajisi olmayan (grup II) (n=61). Gruplar yaş, gravida, parite, abortus, RİA kullanım süresi, uterin arter (UA) pulsalite indeksi (PI) ve rezistans indeksi (RI) açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Her 3 grup arasında UA-PI ve UA-RI açısından anlamlı farklılık elde edilemedi. Ancak post-hoc analiz yapılarak gruplar karşılaştırıldığında grup I UA-PI, anlamlı olarak grup III UA-PI'dan daha düşük idi (p=0.038). Sonuç: RİA kullanan ve menoraji gelişen kadınlarda normale göre düşük UA-PI değerleri saptansa da, RİA kullanıcılarında menorajiyi saptamakta yeterince kuvvetli bir belirteç olmayabileceğini düşünmekteyiz.Yayın Ria kullanımının genital elora üzerine etkisi, kültür sonuçlarının smear sonuçları ile karşılaştırılması(Maltepe Üniversitesi, 2009) Temelli Akın, Figen; Midi, Ahmet; Çelik, Aygen; Haliloğlu, Berna; İlter, Erdin; Eren, AynurBu çalışmada RİA kullanımının genital flora üzerinde meydana getireceği değişiklikler ve bunun genital sistem enfeksiyonlarına etkisinin araştırılması planlandı. Çalışmaya RİA kullanan 50 ve kullanmayan 50 hasta alındı. Çalışmaya dahil edilen hastalardan iki adet steril pamuklu çubuk yardımıyla alınan sürüntü örnekleri standart kültür yöntemlerine göre işleme alındı. Trichomonas vaginalis için serum fizyolojikle hazırlanan lamlamel preparasyonlar incelendi. Boyalı inceleme için her örnekten iki preparat hazırlandı, bunlardan biri Gram yöntemiyle boyandı ve bakteriyel vajinozis ve vajinit etkenleri için değerlendirildi. Örneklerin aerop, anaerop ve mantar kültürü için ekimleri yapıldı. Ayrıca 100 olgunun smear sonuçları ile kültür sonuçları karşılaştırıldı. Çalışmada hastaların demografik özellikleri arasında anlamlı farklılık tespit edilmedi. Her iki grupta yer alan hastaların vaginal örneklerinde üreyen mikroorganizma türü ve sayısı adına fark saptanmadı. Bu nedenle, RİA kullanımının vaginal florayı etkilemediği ve vaginit etkenleri açısından da anlamlı bir farklılık oluşturmadığı gösterildi. Kültür sonuçları ile smear sonuçları karşılaştırıldığında: kültürde üreme olmayan 48 olgunun dokuzunun smearinde (kandida, kokobasil predominansı vd) gösterildi. Kültürde gardnerella vaginalis (GV) üreyen 21 olgunun dördünde smearde normal flora saptandı. Kültürde kandida üreyen 9 olgunun dördünde smearde kandida görülmedi. Buna karşın smearde zeminde normal flora izlenen 63 olgunun üçünde kandida, dördünde GV saptandı. Smearde kandida izlenen 7 olgunun dördünde kültürde üreme olmadı.Yayın Ria kullanımının genital flora üzerine etkisi, kültür sonuçlarının smear sonuçları ile karşılaştırılması(Maltepe Üniversitesi, 2009) Temelli Akın, Figen; Midi, Ahmet; Çelik, Aygen; Haliloğlu, Berna; İlter, Erdin; Eren, AynurBu çalışmada RİA kullanımının genital flora üzerinde meydana getireceği değişiklikler ve bunun genital sistem enfeksiyonlarına etkisinin araştırılması planlandı. Çalışmaya RİA kullanan 50 ve kullanmayan 50 hasta alındı. Çalışmaya dahil edilen hastalardan iki adet steril pamuklu çubuk yardımıyla alınan sürüntü örnekleri standart kültür yöntemlerine göre işleme alındı. Trichomonas vaginalis için serum fizyolojikle hazırlanan lamlamel preparasyonlar incelendi. Boyalı inceleme için her örnekten iki preparat hazırlandı, bunlardan biri Gram yöntemiyle boyandı ve bakteriyel vajinozis ve vajinit etkenleri için değerlendirildi. Örneklerin aerop, anaerop ve mantar kültürü için ekimleri yapıldı. Ayrıca 100 olgunun smear sonuçları ile kültür sonuçları karşılaştırıldı. Çalışmada hastaların demografik özellikleri arasında anlamlı farklılık tespit edilmedi. Her iki grupta yer alan hastaların vaginal örneklerinde üreyen mikroorganizma türü ve sayısı adına fark saptanmadı. Bu nedenle, RİA kullanımının vaginal florayı etkilemediği ve vaginit etkenleri açısından da anlamlı bir farklılık oluşturmadığı gösterildi. Kültür sonuçları ile smear sonuçları karşılaştırıldığında: kültürde üreme olmayan 48 olgunun dokuzunun smearinde (kandida, kokobasil predominansı vd) gösterildi. Kültürde gardnerella vaginalis (GV) üreyen 21 olgunun dördünde smearde normal flora saptandı. Kültürde kandida üreyen 9 olgunun dördünde smearde kandida görülmedi. Buna karşın smearde zeminde normal flora izlenen 63 olgunun üçünde kandida, dördünde GV saptandı. Smearde kandida izlenen 7 olgunun dördünde kültürde üreme olmadı.Yayın Thrombotic thrombocytopenic purpura and pregnancy treated with fresh-frozen plasma infusions after plasmapheresis: a case report(Wolters Kluwer Health, 2007) İlter, Erdin; Haliloğlu, Berna; Temelli Akın, Figen; Özden, SelçukThrombotic thrombocytopenic purpura is a serious, highly mortal disease that goes with pregnancy. The diagnosis may be difficult due to similar symptoms to other pregnancy-related diseases. Treatment of the patient differs with the clinic. Plasmapheresis continued with fresh-frozen plasma infusion may be a good choice.Yayın Unilateral fallop tüpü ve overi olmayan infertil bir hastada yardımcı üreme tekniklerinin kullanılarak sağlıklı bir gebelik elde edilmesi(Maltepe Üniversitesi, 2012) İlter, Erdin; Ünlügedik, Elif; Çelik, Aygen; Haliloğlu, Berna; Özekici, ÜmitFallop tüpleri ile overlerin unilateral yokluğu oldukça nadir görülen bir klinik tablodur. Literatürde bildirilen sınırlı sayıda vakada genitoüriner sistem anomaliler ile bir arada görüldüğü bildirilmiştir. Bu çalışmamızda, dört yıldır evli olan ve primer infertilite nedeniyle polikliniğimize başvuran bir hastayı sunmaktayız. Üç defa IUI denenen hastada gebelik elde edilememiştir. Hastanın değerlendirilmesi sırasında uterus ve sağ over normal boyutta ve lokalizasyonda izlendi, ancak sol over vizüalize edilemedi. Takiben yapılan histerosalpingografi incelemesinde ise kör bir sol tuba görüldü. Hastada, ovulasyon indüksiyonu ve takiben uygulanan embriyo transferi ile tekil canlı gebelik elde edildi. Postpartum takiplerinde anne ya da kız bebekte herhangi bir patoloji saptanmadı. Anne ve bebek sağlıkla taburcu edildi. Over ve fallop tüplerin izole yokluğuna neden olan etyolojik faktörler net olarak belirlenebilmiş değildir. Bilinmeyen çevresel faktörlerin ve genetik predispozisyonun bu tür anormalliklere zemin hazırlayabileceği öngörülmektedir. Etyoloji ile ilgili ortaya atılan iki hipotez adnekslerin asemptomatik torsiyonu ya da konjenital yokluğudur.