Yazar "Soltekin, Muhammed Furkan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Hobbes ve Kuçuradi'de bir kişinin değeri(Süleyman Demirel Üniversitesi, 2019) Soltekin, Muhammed FurkanGünümüzde değerlerin kişiden kişiye değişebilen birtakım göreceli kavramlar oldukları ve bununla ilişkisinde, bir kişinin değerini belirleyen şeylerin o kişiyi değerlendirenlere bağlı olduğu; dolayısıyla kişinin değerinin o kişiye ait bir şey olmaktan çok, o anki koşul ve durumlara göre o kişiye yüklenen bir şey olduğu düşüncesi hakimdir. Bu çalışmada bu düşüncenin Hobbes felsefesindeki kökleri araştırılacak, iyi, mutluluk ve güç kavramlarıyla ilişkisinde bir kişinin değeri hakkındaki görüşü ortaya konulacaktır. Diğer taraftan, Hobbes’un bu düşünceleri ile Kuçuradi’nin değerlerin göreceli olmadığını, aksine bazı kişilerce hayata geçirilebilen ve hakkında felsefi bilgiye ulaşılabilen bir takım insansal olanaklar olduğunu savunan görüşü karşılaştırılacak ve günümüzde karşılaştığımız insansal sorunların saptanmasında ve çözüm yollarının araştırılmasında bu görüşlerden hangisinin bizler için yol gösterici olabileceği tartışılacaktır.Yayın Kuçuradi’nin ontolojik yaklaşımı ışığında felsefede ve yaşamda “sorun” sorunu / The problem of “problem” in philosophy and life in the light of Kuçuradi’s ontological approach(Maltepe Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Soltekin, Muhammed Furkan; Kuçuradi, İoannaBu çalışmada, günlük yaşamda aynı şeyde bazı kişilerin sorun görmesine karşın, bazı kişilerin sorun görmemesi olgusu ve bu olguyla ilişkilendirilen, bir şeyde görülen sorunun öznel olduğu, şeyin kendisinde bulunmadığı, her durumda gören tarafından görülene atfedildiği savı araştırılmaktadır. Bu savın sınanabilmesi ve söz konusu olgunun bilgisel bir şekilde açıklanabilmesi için, “sorun” denilenin varlık yapısı ve hem araştırmada –özel olarak da felsefî araştırmada–, hem de yaşamda aldığı anlamlar, Kuçuradi’nin ontolojik yaklaşımı ışığında ortaya konulmuştur. Var olan sorunlar ile sözde sorunların birbirinden ayırt edilebilmesi için bilgisel bir zemin oluşturacak olan “sorun” kavramının bu şekilde kavramlaştırılmasında, Kuçuradi’nin değerlendirmenin ve değerlerin yapısına ilişkin getirdiği bilgilerden oluşan değer görüşüne ve bu görüşün arka planını oluşturan varlık, bilgi ve insan görüşlerine başvurulmuştur. Gerek felsefî araştırmada, gerekse yaşamda kişileri olan veya olmayan sorunları görmeye götüren ana etkenin, kişilerin o soruna yaklaşımlarını oluşturan kabulün bilgisel niteliği olduğu ve bu kabulün ontolojik bir kabul olmasının var olan sorunları saptamadaki işlevi belirlenmiştir. Bu belirlemeden önce ise, yaygın bir şekilde benimsenen, felsefenin, var olan sorunları nesne edinen, temelini olgularda bulan ve doğru bilgiler getiren bir araştırma alanı olmadığını, bunun yerine, onun, mantıksal bakımdan tutarlılığı gözetilen ama doğruluğu sınanamayan önermeleri speküle eden bir alan olduğunu savunan, böylece felsefî araştırmanın “sorununu” yitirmesine yol açan “spekülatif felsefe” anlayışıyla hesaplaşılmıştır.Yayın Schindler’in Listesi ve Schopenhauer’in Özgür İnsanı(SineFilozofi, 2020) Soltekin, Muhammed Furkan; Arlı Çil, DilekSchopenhauer’e göre, insan, hem bilen yanı hem de isteyen yanı olan ikili bir varlıktır. İnsanlar arasındaki farkı belirleyen de istemeleri ve bilgileri arasındaki ilişkinin türüdür. Bu ilişki, temelde iki farklı insan tipini ortaya çıkarır. İlki, özgür olmayan, bilgisi istemesinin emrinde olan, yani nedensel bağlantılar içerisinde yaşayan insandır. Bilgisi istemesinin elinde olan insanın yapıp etmeleri eğilimleri tarafından belirlenir. O, istemesinin kölesi olur. İstemesinin kölesi olan insanın eylemlerinin temelinde bencillik yatar. İkincisi, özgür olan, sarsıntılı bir görme anında temel istemenin ne olduğunu açık seçik görmüş, onun tek tek şeylerde oynadığı sonu gelmeyen oyunu kavramış ve bu oyuna hayır diyerek kendi istemesini kırmış insandır. Bu sarsıntılı görme anını yaşamakla ve kendi istemesine hayır demekle o, bugüne kadar geliştirdiği ve eylemlerini zorunlu olarak belirleyen karakterini "silmiştir". Bu insan, tek tek durumların ve nedensel bağlar dünyasının ötesini görebilen ve bugüne kadar istenmemiş olan şeyleri isteyen insandır. Bu makalede, Steven Spielberg’in Schindler’s List (Schindler’in Listesi, 1993) filminde Schopenhauer’in bahsettiği iki insan tipinin görülebileceği öne sürülmektedir. Filmde, Plaszow kampının komutanı Amon Goeth, istemesinin tutsağı olan, kendi istemesini onaylayarak başkalarının istemesini değilleyen, kendi çektiği acıları hafifletmek için başkalarına acı çektiren ve bundan zevk alan özgür olmayan insanı temsil etmektedir. Buna karşılık, Oskar Schindler, sarsıntılı bir görme anında kişiliğini aşarak temel istemenin yapısını kavramış ve onun oyuncağı olmayı kendi istemesine hayır diyerek reddetmiş, böylece o ana kadar eylemlerini belirleyen karakterini silip atmış bir insan olarak karşımıza çıkar. O, insanlara ve bütün varolanlara kendi istemesiyle bağ kurmadan, çıkarlarıyla ilgisini düşünmeden bakabilen, nedensel ilişkilerin ötesine geçebilen özgür insandır.