Yazar "Taşdemiroğlu, Erol" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın Beyinin lenfatik drenaj ve protein eliminasyon yetmezliğine bağlı arteriyopatileri(Maltepe Üniversitesi, 2013) Erdoğan, Hakan; Kelten, Bilal; Yücetaş, Seyho Cem; Çınar, Nilgün; Karaoğlan, Alper; Taşdemiroğlu, ErolAmaç: Vücuttaki birçok organda lenfatik drenaj, tanımlı lenfatik kanallardan bölgesel lenf nodlarına kadar olan uzanım boyunca çözünmüş maddeleri, antijenleri, antijen sunucu hücreleri ve yıkılmış doku parçalarını içerir. Santral Sinir Sistemi'nin (SSS) ise, konvansiyonel lenfatik sisteme ve lenfatik drenaja sahip olmadığı, immünolojik açıdan özel bir konuma sahip olduğu düşünülür. Beynin içinde konvansiyonel lenfatik yolaklar olmamasına karşın, fizyolojik çalışmalar insanda beyinden servikal lenf nodlarına kadar zengin ve immünolojik açıdan önemli bir lenfatik drenajın varlığını ortaya koymuştur. Metod: Beyin parankiminden sıvıların ve yıkılan parçaların (anormal-artık proteinler) perivasküler drenajındaki bozukluklar Protein Eliminasyon Yetmezliği Arteriyopatileri (PEYA) olarak isimlendirilmektedir. Bu tip bozukluklarda meydana gelen protein birikimleri, Serebral Amiloid Anjiyopati (SAA), Alzheimer Hastalığı (AH), Crutzfeld-Jacobs Hastalığı (CJH), Parkinson Hastalığı (PH), Kronik Travmatik Ensefalomiyopati (KTE), Frontotemporal Demans (FTD), Sporadik Amiyotrofik Lateral Skleroz (SALS) gibi proteinopatileri kapsayan hastalıkların patofizyolojileriyle ilişkilidirler. Bulgular: Bizim düşüncemize gore, PEYA toksik, dejenere olmuş, olasılıkla kullanılmış, artık (anormal) proteinlerin ekstrasellüler ortamdan eliminasyonundaki yetersizlik ile karakterize bir hastalıktır. Bu proteinlerin anormal bir şekilde katlanmış olan çeşitlerinin nasıl toksik hale gelebildikleri ve hastalığa yol açtıkları ile ilgili bu yeni görüşler, hastalığın patogenezi ile ilgili yeni anlayışlar getirmekte ve ayrıca yeni bazı tedavi olanakları için de imkân sunmaktadır. Sonuç: Bu derlemede biz, beyin interstisyel sıvısının (İSS) beyinde öncelikli yolaklar boyunca akışı, beyin omurilik sıvısı (BOS) ile ilişkisi ve beyin parankiminden lenfatik drenajın blokajının sonuçlarıyla ilgili bulguları gözden geçirmekteyiz.Yayın Caudal regression syndrome (sacral agenesis) with associated anomalies(2013) Yıldırım, Can Hakan; Erdoğan, Hakan; Albayrak, Akif; Atıcı, Yunus; Balioğlu, Mehmet Bülent; Taşdemiroğlu, Erol; Kargın, DenizÇalışma planı: 2006-2009 yılları arası konjenital omurgadeformiteli 65 pediatrik hasta arasında kaudal regresyonsendromu (KRS) olan 10 olgu incelendi. Amaç: Konjenital omurga problemleri olan pediatrik hastalarklinik ve radyolojik olarak incelendi, manyetik rezonansgörüntüleme sonuçları değerlendirildi.Veriler: KRS (kaudal displazi, sakral agenezi sendromu)omurganın kaudal segmentinin ve spinal kordun gelişmekusuru olarak tanımlanan nadir konjenital anomalisidir.Etiyolojisinin maternal diabet, genetik predispozisyon,teratojenler ve vasküler hipoperfüzyon ile ilişkili olduğudüşünülür. Ancak gerçek bir olumsuz etmen tam olaraktanımlanmamıştır. Kesin bir tedavisi olmamasından dolayıtedavisi güç, multidisipliner ve daha çok destekleyicidir.Sensoriyal veya motor kayıp ile birlikte alt ekstremitedeformiteleri ve nörojenik mesane problemleri yoğun ve uzundönem dikkat gerektirir.Metod: Klinik ve radyolojik bulgular her bir hasta için Renshawve Guille sınıfl aması ile değerlendirildi. Ortalama yaş 81 (30- 180) ay idi. Klinik ve radyolojik bulguları ile birlikte literatürbilgisi değerlendirildi. Sonuçlar: Hastaların %11.3 de konjenital ve spina bifi daile ilişkili KRS bulundu. Çalışmamızda KRS unun bu hastagurubunda nadir olmadığı, farklı eşlik eden anomalilerinsıklıkla birlikte bulunduğu gösterildi.Tartışma: KRS genitoüriner, gastrointestinal, ortopedik,nörolojik, solunum ve kardiyak anomaliler içeren strüktürelve sistematik problemler ile ilişkilidir. Tedavi ve önlem için ilkadım doğru prenatal teşhistir. Daha genYayın Otizm ve serebellar mutizm: nöroanatomik bulguların bir derlemesi(Maltepe Üniversitesi, 2013) Erdoğan, Hakan; Kelten, Bilal; Akdemir, Osman; Karaoğlan, Alper; Taşdemiroğlu, ErolOtistik Spektrum Bozukluğu (OSB), atipik sosyal etkileşim, bozulmuş sözel ve sözel olmayan iletişim, ilgi azlığı ve yaratıcı oyunun sınırlanması ile karakterize, davranışsal olarak tanımlanmış bir sendromdur. OSB'nin prevalansının yaklaşık olarak binde 4-5 arasında olduğu düşünülmektedir ama sayılar uygulanan tanı kriterlerine göre değişmektedir (1). OSB'li olan bireyler 3 temel özelliğe sahiptirler; 1. Karşılıklı etkileşimlerin bozuklukları; 2. Gelişmede ve dil kullanımında anormallik; ve, 3. Tekrarlayıcı ve ritüelize edilmiş davranışlar ve ilgi alanlarının daralmış olması. Otizmin temel özelliklerine ek olarak, tabloyu ağırlaştıran yaygın nörolojik bozukluklar mevcuttur. Otizm spektrumunda mental geriliğin prevalansı yaklaşık olarak %30'dur. Otizm ile ilişkili epilepsinin prevalansı %5 ile %44 arasında değişmektedir. Anksiyete ve duygu durum bozuklukları da otizmde oldukça yaygındır. Otizmin ortaya çıkışında bir heterojenlik mevcuttur. Bazı çocuklar, 0-18 ay arasında gelişme geriliği bulguları gösterirken, OSB'si olanların %40'a kadarı 18-24'üncü aylara kadar normale yakın gelişme gösterirler. Brunelle ve arkadaşlarının belirttiği gibi: Tüm sonuçlar “sosyal beyin” denilen bölgelerin anatomik ve fonksiyonel anormalilerin açıklanmasında birleşmektedirler (2). Süperior temporal korteks, parietal korteks ve amigdala gibi bazı beyin bölgeleri sosyal davranışla ilişkilidir. Ama son gelişmeler, OSB'de serebellumun rolünü daha fazla düşünmemize yol açmaktadır. Bu derleme OSB dâhilinde görülen nöroanatomik anormalliklerin gözden geçirilmesini sunmaktadır. Burada OSB'de serebellar organizasyonu anlamamıza katkıda bulunan bulguları tartışacağız.