Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Yayın Cunda Adası Kıyı Kullanımı Odaklı Kentsel Tasarım Atölyesi / 2023- Atölye Süreci-Analizler(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2025) Alp, Jülide; Onur, Aliye Ceren; Aydoğan, Güzin; Özkan, Özgür; Memişoğlu, F.İrem; Sezen, Efe HaşimCunda Adası Kıyı Kullanımı Odaklı Kentsel Tasarım Atölyesi” Maltepe Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi ile Balıkesir Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle 9-10 Haziran 2023 tarihlerinde düzenlenmiştir (Foto 1). Atölye, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi öğretim elemanları Dr. Öğr. Üys. Güzin Aydoğan, Doç. Dr. Jülide Alp, Doç. Dr. Aliye Ceren Onur, Prof. Dr. Özgür Özkan, Ar. Gör. Filiz İrem Memişoğlu ve Ar. Gör. Efe Haşim Sezen’in yürütücülüğünde, Maltepe Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi İngilizce ve Türkçe Mimarlık Bölümü öğrencilerinin katkılarıyla gerçekleşmiştir. Atölye süreci; alan gezisi öncesi toplantılar; Cunda alan gezisi; MAU Mimarlık ve Tasarım Fakültesinde atölye tasarım süreci ve kitapçık tasarım süreci olmak üzere dört aşamada gerçekleşmiştir. (Şema 1). Alan gezisi öncesinde Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ile çevrimiçi toplantı yapılmıştır. Toplantıda Büyükşehir Belediyesi Kent Etiği Bölümü çalışanları tarafından paylaşılan potansiyel kıyı bölgeleri arasından Cunda Adası çalışma alanı olarak belirlenmiştir. Daha sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz ile yapılan görüşmeyle, atölyenin çalışma takvimi oluşturulmuştur. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi; mevcut duruma ait görselleri, havadan yapılan video çekimlerini ve adaya ait halihazır haritayı atölye ekibi ile paylaşmıştır.Yayın Cunda Adası Kıyı Kullanımı Odaklı Kentsel Tasarım Atölyesi / 2023- Grup 5(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2025) Koç, Şevval; Sümer, Melisa; Ceylan, SudeBalıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Cunda (Alibey) Adası; tarihi cumbalı evleri, arnavut kaldırımları manastırları, kiliseleri, zeytin ağaçları, değirmenleri ve kent dokusu ile Kuzey Ege kıyı kentleri içinde ayrı bir yere sahiptir. Cunda’nın kıyı bölgesinde bulunan meydan oluşumları ve odak noktaları; kültürel, tarihi ve ticari birleşim noktalarının birbirleriyle ve kıyıyla olan bağlantısını güçlendirmektedir. Çalışma alanı özellikleri ve sorunlar Cunda Adası, tanımsız ve adanın kimliğine zarar veren parazit mekanları ile gün geçtikçe kimlik kaybı yaşamaktadır. Tarihi zenginlikleri ve kimliği göz önünde bulundurularak, bütüncül yaklaşımlarla çözümlenen tasarım önerilerine ihtiyacı olduğu düşünülmektedir. Bu sayede sadece turizm odaklı değil, her mevsim yaşayan ada halkının da ihtiyaçlarını gözeten ve yaşayan bir Cunda olacaktır. Bu çalışma; Cunda’nın kent dokusundaki uyumsuzlukları, kıyıya erişilebilirlik ve kamusal alan kullanımı ile ilgili sorunlarını irdeleyerek geniş kıyı ve sahil aksının kamusal kullanımının sağlanmasıyla, Cunda’nın kimliği ve tarihi dokusunu bütüncül şekilde değerlendiren bir tasarım fikrini ele almaktadır. Tasarım yaklaşımında, Cunda’nın denizden bakıldığında algılanan silüetinden, mevcut tarihi dokuların cephelerinin okunabilmesi ve yel değirmeni gibi mevcut tarihi simgelere görsel olarak erişilebilirliğinin arttırılması hedeflenmiştir. Tasarımda Cunda’nın mevcut sahil aksı üzerinde 4 adet meydan oluşturulmuştur. Bulundukları yerde çevresindeki ilişkilerine göre isimlendirilen bu meydanlar; Müze Meydanı, Kahve Meydanı, Zeytin Meydanı ve Cunda Meydanıdır. Müze Meydanında Cunda’nın kimliği ve tarihiyle ilgili eserler sergilenirken, Kahve Meydanında ise Cunda’nın simgesi olan tarihi Taş Kahve’nin önemi vurgulanmaya çalışılmıştır. Aynı şekilde Zeytin ve Cunda Meydanları da kamusal kullanım odaklı bir yaklaşımla, adanın kimliğinin korunması amacı ile tasarlanmıştır.Yayın Cunda Adası Kıyı Kullanımı Odaklı Kentsel Tasarım Atölyesi / 2023- Grup 4(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2025) Gülümser, Cüneyt Arda; Mutlu, Salih EmreKimliğiyle öne çıkan Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Cunda Adası, iç sokaklarıyla ve tarihi yapılarıyla yerli ve yabancı ziyaretçileri kendisine çekmektedir. Bina ve nüfus artışına bağlı kentsel dokuda çeşitli sorunlar ortaya çıktığından Cunda kimliği ve tarihini koruyan kamusal alan tasarımına ihtiyaç duymaktadır. Cunda sokaklarından sahil şeridine geçildiğinde kullanışsız bir alan ziyaretçileri karşılamaktadır. Kamusal alana taşan restoranların eklentileri görüntüyü bozmaktadır. Kamuya ait sahil şeridinde kamusal alanın olmaması tasarım önceliklerinin belirlenmesinde yardımcı olmuştur. Çalışmada, kentin dokusuna, kimliğine ve tarihine uygun bir tasarım ile, iç sokaklarda olduğu gibi bölgenin kıyı şeridinde de Cunda’ya ait hissi veren bir tasarım fikri geliştirilmeye çalışılmıştır. Arnavut kaldırımlarına sahip tarihi sokaklardan gelen dikey aksların malzeme olarak sahil şeridinde de devam etmesi sağlanmıştır. Bu sayede sahil ve iç kesim kent dokusu arasındaki ilişki malzeme bütünlüğü ile güçlendirilmiştir. Akslar arasında kalan alanlar Cunda’nın kimliğine ve renklerine uygun malzemelerle birbirinden ayrılmıştır. Restoranların ek alanları yapıların önünden kaldırılarak kamusal alan özgürleştirilmiş; yeni ek mekânlar, yapıların sağ ve sol kısımlarındaki boşluklara yerleştirilmiştir. Bölge, ada sakinleri ve ziyaretçiler için kamusal alanda zaman geçirebilir şekilde tasarlanmıştır. Sahil şeridindeki oturulabilir basamaklar yer yer suya dokundurulmuş veya tamamen suyun altında bırakılmıştır.Yayın Cunda Adası Kıyı Kullanımı Odaklı Kentsel Tasarım Atölyesi / 2023- Grup 3(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2025) Zelyurt, İlayda; Özkaya, CeylinTasarım projesinde Cunda’nın dikey ve yatay sokak aksları üzerinden referanslar alınmıştır. Aksların kesişmesiyle oluşan grid sistemde, meydanlar, yeşil alanlar, fonksiyon alanları ve yürüme aksları tasarlanmıştır. Tarihi yapıları öne çıkarmak ve adanın kimliği korumak amacıyla, yapıların önünde açık alanlar/ meydanlar tasarlanmıştır. Cunda’nın kıyı şeridinde büyük teknelerin bağlanması için yaya aksı dışında yeni bir bölge önerilmiştir. Küçük kayıklar ise, Cunda’nın kentsel belleğindeki sembolik rolü nedeniyle sahil şeridirinin bir kısmında konumlandırılmıştır. Kıyı bölgesinde bazı alanlarda deniz içeri alınarak dolgu azaltılmış ve denize girmek için alanlar tasarlanmıştır. Yeme-içme mekanları için öneri ahşap strüktür üst örtüler tasarlanmıştır. Üst örtülerde ahşap malzeme ve açık renk kumaşlar kullanılarak yarı açık ve gölge mekanlar oluşturulmuştur. Kıyı boyunca ağaçlar ve yeşil bitki örtüsü gibi yumuşak peyzaj elemanları kullanılmıştır. Sokak aksları ile kıyı aksının arasındaki bağlantı tasarım ile kuvvetlendirilmiştir. Adanın geleneksel kimliğini korumak ve öne çıkarmak amacıyla doğal taş, ahşap ve doğal renkte diğer malzemelerin birlikte ve uyum içinde olmasına özen gösterilmiştir.Yayın Cunda Adası Kıyı Kullanımı Odaklı Kentsel Tasarım Atölyesi / 2023- Grup 2(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2025) Badır, Sude; Varlık, Ceren Cansu; Bayram, Sabahat; Topçu, Kübra; Tunç, Çağla; Sancaklı, BerkayBalıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Cunda (Alibey) Adası ; dar ve kıvrımlı sokaklarında birbirini selamlayan tarihi eski taş evleri , manastırı , kilisesi , cumbalı evleri, konakları, zeytin ağaçları, değirmenleri, arnavut kaldırımlarını barındıran eşsiz kent dokusuyla Kuzey Ege için önemli adalardan biridir. Cunda Adası’nda; açık alan ve kamusal alanları kaplayan yer işgalleri (dükkan sandalyesi, masası, tentesi, mini depo alanı...veya motor park yeri) ve bu işgallerin kıyı bölgesinde de manzarayı engelleyerek kesintiye uğratması , binaların cephelerinde eklenti işgallerinin bulunması ve gölgelik alanların yetersizliği gibi sorunlar tespit ettik. Cunda sokaklarında gece-gündüz kullanımı incelendiğinde gündüz pazar alanı olarak kullanılan alanların gece yeme-içmeye yönelik işletmelerin masalarını koyduğu alanlar olarak kullanıldığı gözlemlenmiştir. Bu çalışma ile; Cunda kent dokusunu koruyan, her mevsim burada yaşayan halkın ihtiyaçları doğrultusunda kamusal kullanım ve kıyıya erişim sorunlarını irdeleyerek Cunda’nın kimliği ve tarihi dokusuyla bütüncül bir tasarım fikri geliştirilmeye çalışılmıştır. Ada, denizden bakıldığında silüete yansıyan tarihi dokuların cepheleri ve yeldeğirmeni gibi tarihi öneme sahip simgelere hem görsel hem de fiziksel olarak kıyıdan erişilebilirliğinin artırılması hedeflenmiştir.Yayın Cunda Adası Kıyı Kullanımı Odaklı Kentsel Tasarım Atölyesi / 2023- Grup 1(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2025) Genç, İlayda; Sarıtaş, Buse; Pala, GizemCunda (Alibey) Adası, Balıkesir ili Ayvalık ilçesine bağlı, Ege Denizi’nin 4. büyük adasıdır. Ankara’ya iki ayrı köprü ile ulaşım sağlanmaktadır. 1964 yılında yapılan köprü aynı zamanda Türkiye’nin ilk boğaz köprüsüdür. Rum mimarisi ile özdeşleşen taş yapıları, cumbalı evleri, arnavut kaldırımlı sokakları, zeytin ağaçları, kıyıdaki balık lokantaları ve renkli bina cepheleri Cunda adasının kentsel kimliğini oluşturan ana özelliklerindendir. Cunda Adasının kimliğini vurgulayan önemli yapılar arasında; kıyıda konumlanan “Taş Kahve”, Aşıklar Tepesinde yer alan “Yel Değirmeni” ve Rum evlerinin bir örneği olarak “Despot’ un Evi” sayılabilir. Tarihi-kültürel kimliği ve doğal zenginlikleriyle öne çıkan Cunda Adası, günümüzde mevcut doku/tipolojiye uygun olmayan eklemeler, kıyı ile etkileşimin zayıflığı, yeşil alanların eksikliği, işlevsiz boş alanlar ve kamusal alanların/aktivitelerin eksikliği gibi sorunlar nedeniyle geleneksel kimliğini kaybetmektedir. Bu çalışma ile sorunlara dair çözüm önerilerinin geliştirilmesi, kıyı aksının geleneksel kimliğinin korunarak kamusal kullanımının yeniden ön plana çıkarıldığı tasarım amaçlanmıştır.Yayın Kıyı Odaklı Kentsel Tasarım: Cunda Örneği(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2025) Aydoğan, Güzin; Özkan, ÖzgürDünyanın su dengesinin ve iklim sisteminin temel unsuru olan denizlerin kara parçaları ile ilişkisini belirleyen kıyılar hem doğal çevre hem de yapılı çevre için oldukça önemlidir. Dünya kabuğu sahip olduğu enerjiyle şekil alırken, karalarla denizleri ayıran sınır çizgisi olarak tanımlanabilecek kıyı oluşumu ise çeşitli faktörlerle şekillenmiştir. Coğrafi verilere göre kıyı; deniz/su hareketleri ile karanın yapısının zaman içinde karşılıklı etkileşimi sonucunda, kara ile deniz/su temas noktalarının meydana getirdiği bir çizgi boyunca uzanır ve bütün kıtaları çevreler (Kocagil, 2014). Kıyılar, doğanın dinamik bir değişim alanı olup, bitki örtüsü, hayvan yaşamı (flora ve fauna), toprak, hava, su ve insanın etkileşime girdiği bir ekosistem sunar. Bu ekosistem, tüm canlı unsurların bir arada bulunduğu bir çevre bütünlüğü oluştururken, aynı zamanda insanın bu etkileşime dahil olmasıyla tarihsel süreç ve neden-sonuç ilişkilerinin iç içe geçtiği, fonksiyonel ve yaşayan bir çevre yapısı olarak karşımıza çıkmaktadır (Özkan, 2007). Dolayısıyla, kıyıyı çevresi ile bir bütün olarak ele alan tasarımların sürdürülebilir olduğunu söylemek mümkündür. Bu kabulden yola çıkılarak kıyı odaklı tasarım eksenine yerleşen fikir projeleri üretmek ve bu projelerin hayata geçmesinin de son derece önemli olduğunu söylemek mümkündür. En basit haliyle, su ve karayı ayıran çizgi olarak tanımlanan kıyı aynı zamanda kentsel yaşam ile doğal yaşam arasında bir geçiş alanı olarak da tanımlanmaktadır (Kılıç vd., 2014). Aslında iki boyutlu bir kavram olarak anlaşılabilen; su ve karayı ayıran çizgi olarak kabul eden tanım kıyı odaklı kentsel tasarıma hizmet etmemektedir. Deniz de kıyısı olduğu kentin önemli bir parçası olduğundan; kıyı, sadece kentin sonlandığı ya da başladığı yer değildir. Kıyı alanları, kentlerin oluşmasında belirleyici doğal sınırlardandır.Yayın Cunda Merkez ve Kıyı Aksının Kentsel Tasarım İlkeleri Çerçevesinde Değerlendirilmesi(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2025) Onur, Ceren; Alp, JülideKentsel planlama ve mimarlık disiplinleri arasında köprü olan kentsel tasarım, günümüzde fiziksel mekanı düzenleyen bir eylem alanı olmakla birlikte aynı zamanda çok aktörlü-sektörlü katılımcı yaklaşımlarla desteklenen bir tasarım ortamıdır. Kentsel tasarım, kent mekanını fiziksel olarak güzelleştirme olarak ele alınan bir uygulamadan çok daha derin, sosyal, ekonomik, fiziksel ve yönetimsel boyutları olan, farklı ölçekleri barındıran, çok disiplinli bir yaklaşımdır (Madanipour, 2006, Forsyth, 2006). Lefebvre (1991) bu yaklaşımı kenti ve kentteki değişimi bütüncül olarak ele alan dinamik bir süreç olarak tanımlamıştır. Kentsel tasarım, bir alan için vizyon oluşturulması ve bu vizyonun yaşama geçirilmesi için tüm beceri ve kaynakların seferber edilmesini gerektiren bir etkinlik alanıdır (Erginöz, 2017). Sadece yapı ölçeğinde, parsellerle sınırlandırılmış değil, yakın çevresi ve kent ile ilişki kurabilen mimari tasarımları içeren stratejiler ve yaklaşımlar kentleri daha sürdürülebilir hale getirmek için önemlidir. Mimarlık ve kent planlamanın ara kesitinde yer alan kentsel tasarım, kentsel problemleri işbirlikçi bakış açısıyla anlamak ve çözmek için etkin bir araçtır (Forsyth, 2006). Kentlerin sürdürülebilirliğinde önemli bir role sahip kentsel tasarım; mimarlık, peyzaj tasarımı ve kent planlama eğitimlerinden başlayarak profesyonel düzeyde tasarım süreçlerinde yer almalıdır. Kentsel tasarım eğitiminde çok disiplinli, farklı ölçekte ve katılımcı yaklaşımların eğitim sistemine dahil edilmesi, çalıştaylar, geziler, seminerler, araştırma projeleri, kamu-özel işbirlikçi projelerle içeriğin zenginleştirilmesi, kentsel tasarım olgusunun kalitesini yükseltecektir. Kamu - üniversite işbirlikleriyle yapılan çalışmalar ile yerinde gözlem/alan gezileriyle analiz, sentez, değerlendirmeler yapılması, ihtiyaca yönelik kentsel tasarım projelerinin geliştirilmesi sayesinde öğrenciler profesyonel hayatları öncesinde deneyim sahibi olma şansı bulurlar. Geleneksel tasarım stüdyosu ortamının dışında alternatif ve yenilikçi yaklaşımlar kentsel tasarım eğitiminin kalitesini arttırabilir (Forsyth, 2007). Mimarlık öğrencilerinin bu konuları yerinde gözlemlemesi, tasarımla olan ilişkisinin geliştirebilmesi ancak işbirlikçi, çok disiplinli ve çok boyutlu ele alınan kentsel tasarım projeleri ile sağlanabilir.Yayın Cunda Adası Kıyı Kullanımı Odaklı Kentsel Tasarım Atölyesi / 2023-Önsöz(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2025) Aydoğan, GüzinKıyıların yerel halk ve turistler tarafından kullanımına olanak sağlayacak şekilde planlanması kentsel tasarım odaklı çalışmaların ana konularından biridir. Bölge halkının ve ziyaretçilerin engelsiz bir şekilde kıyı ile bağlantı kurabilmesi, suya erişebilmesi ile bölgenin en belirgin özelliği olan kıyıda olma halinin yaşatılması bu çalışmaların temel amacıdır. Elbette bu bağlamda yapılan ve önerilen kentsel tasarım projeleri geliştirildikleri yerin sosyo-kültürel dinamiklerini de dikkate almaktadır. Balıkesir ili birden fazla kıyı yerleşkesine sahiptir. Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde yer alan Cunda Adası’nda yerleşik hayata ek olarak yaz aylarında ciddi bir turist ziyareti de söz konusudur. Adanın kıyı ile olan ilişkisini var olan yeme-içme mekanlarının açık- kapalı alanları ve yürüyüş aksları ile tanımlamak mümkündür. Önceleri kıyıya daha yakın olan yeme-içme mekanlarına ait açık kullanım alanlarının geriye çekilme kararıyla kıyıda geniş bir yaya aksı elde edilmiştir. Fakat bu yaya aksı yeme-içme mekanları dışında başka herhangi kamusal/özel aktivite ile desteklenmemekte ve kıyı ile ilişkisi net bir şekilde tanımlanmamaktadır. Öte yandan yeme-içme mekanlarına ek olarak yapılan yarı kapalı alanlar/üst örtülerin kapladıkları alan ve konstrüksiyonlar, eski yapıların mimari biçimi ile uyumsuz olmasının yanı sıra adanın siluetini bozan bir etkiye sahiptir.Yayın Geçmişten Günümüze Cunda Adası’nın Dönüşümü(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2025) Sezen, Efe HaşimCunda Adası, Balıkesir ili Ayvalık ilçesine bağlı olan 22 adanın en büyüğü olarak Ege Denizi’nin kuzeyinde yer almaktadır. Tarihi dokusu, eski yapıları, dar sokakları ve taş kaldırımlarıyla Cunda veya diğer ismiyle Alibey Adası, günümüzde önemli bir turizm noktası olarak çok sayıda yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Ada, Osmanlı döneminde önemli Rum yerleşim alanlarından birisi olarak ön plana çıkarken bu döneme ait izler adada yoğunlukla gözlenen geleneksel Rum konutları ile yapı dokularından halen okunabilmektedir. Deniz turizmi odaklı gelişen ve büyüyen Cunda özellikle yaz aylarında yoğun nüfusa ev sahipliği yaparken; yelkencilik, kampçılık, dalış faaliyetlerine, gastronomi, kültür-sanat etkinlikleri ve festivallerine sahne olmaktadır (Dülgaroğlu ve Gündoğdu, 2023). Yılın farklı dönemlerinde yaşanan nüfus artışı beraberinde kent dokusunda değişimler yaratmaktadır. Günümüzde önemi ve tanınırlığı giderek artan adanın geçmişten bugüne; demografik niteliğinin, fiziksel ve işlevsel olarak yapı stokunun ve kent yaşamına dair alışkanlıkların değişimlere ve dönüşümlere uğradığı görülmektedir.Yayın Cunda Adası Kıyı Kullanımı Odaklı Kentsel Tasarım Atölyesi / 2023(T.C. Maltepe Üniversitesi, 2025) Alp, Jülide; Onur, Aliye Ceren; Aydoğan, Güzin; Özkan, Özgür; Memişoğlu, F.İrem; Sezen, Efe HaşimKıyıların yerel halk ve turistler tarafından kullanımına olanak sağlayacak şekilde planlanması kentsel tasarım odaklı çalışmaların ana konularından biridir. Bölge halkının ve ziyaretçilerin engelsiz bir şekilde kıyı ile bağlantı kurabilmesi, suya erişebilmesi ile bölgenin en belirgin özelliği olan kıyıda olma halinin yaşatılması bu çalışmaların temel amacıdır. Elbette bu bağlamda yapılan ve önerilen kentsel tasarım projeleri geliştirildikleri yerin sosyo-kültürel dinamiklerini de dikkate almaktadır. Balıkesir ili birden fazla kıyı yerleşkesine sahiptir. Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde yer alan Cunda Adası’nda yerleşik hayata ek olarak yaz aylarında ciddi bir turist ziyareti de söz konusudur. Adanın kıyı ile olan ilişkisini var olan yeme-içme mekanlarının açık- kapalı alanları ve yürüyüş aksları ile tanımlamak mümkündür. Önceleri kıyıya daha yakın olan yeme-içme mekanlarına ait açık kullanım alanlarının geriye çekilme kararıyla kıyıda geniş bir yaya aksı elde edilmiştir. Fakat bu yaya aksı yeme-içme mekanları dışında başka herhangi kamusal/özel aktivite ile desteklenmemekte ve kıyı ile ilişkisi net bir şekilde tanımlanmamaktadır. Öte yandan yeme-içme mekanlarına ek olarak yapılan yarı kapalı alanlar/üst örtülerin kapladıkları alan ve konstrüksiyonlar, eski yapıların mimari biçimi ile uyumsuz olmasının yanı sıra adanın siluetini bozan bir etkiye sahiptir. Atölye süreci; mevcut potansiyellerin ve kıyı yaya aksının sorunlarının tanımlanması, adanın arka sokaklarından kıyıya bağlanan dikey aksların tespit edilmesi ve sorunlara yönelik çözüm önerilerinin geliştirilmesi doğrultusunda yerinde gözlem ve analizler yapılarak başlanmıştır. Cunda Adası Kıyı Kullanımı Odaklı Kentsel Tasarım Atölyesi, Maltepe Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü öğretim üyeleri, öğretim elemanları ve öğrencilerinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu kitapçıkta Cunda’ya dair bilgilere ve kıyı odaklı kentsel tasarım ilkeleri doğrultusunda Cunda’nın mevcut durumunu ele alan yazılara yer verilmiştir. Bu içerikler atölye öncesinde öğrencilerle paylaşılan teorik bilgileri de kapsamaktadır. Bu yazıların devamında atölye süreci ve Cunda Adası kıyı bölgesi için geliştirilen fikir projeleri yer almaktadır.Yayın Clay 3D printing: Exploring the interrelations of materials and techniques(Mehmet Topçu, 2024) Şen Bayram, Asena Kumsal; Cantürk Akyıldız, EmelThis research aims to design an algorithm for optimizing clay 3DP. The algorithm's inputs are defined by combining the results of previous research and specific clay information selected from different regions of Anatolia, utilizing the design of experiment methodology. The design parameters include angle, profile and height; printing parameters include compressor pressure, speed, and layer height; and material parameters are assessed through drop spike, tube pressure, and flow rate tests. Once the inputs and their computation ranges were defined, the algorithm was tested with various inputs and corresponding physical prints to evaluate its recommendation capability. The test prints demonstrated that the printing suggestions made by the algorithm for design, printing and material parameters were suitable for the given parameter inputs. With its current state, the research is not an expert tool for recommendation but a base of a more complex framework for further research.Yayın The effect of colors ın tiles used ın Seljuk Architecture on spatial perception: The example of Sivas Gök Medrese / Anadolu Selçuklu mimarisinde kullanılan çinilerdeki renklerin mekân algısına etkisi: Sivas Gök Medrese örneği(Trakya Üniversitesi, 2024) Öztürk, BelisThe unique architectural style of the Anatolian Seljuk period emerged from the combination of pre-Islamic and Islamic artistic understandings. During this time, numerous structures such as madrasas, mosques, and libraries were built. The use of decorative elements and tiles was particularly notable in the 13th century. This study focuses on the tiles and their colors used in the Sivas Gök Medrese, examining their impact on the space. Initially, a literature review was conducted, analyzing sources on Anatolian Seljuk history and tile art. Gök Madrasa was selected as a case study, and the use of tiles in its interior and exterior was identified. The research includes photographs, decorations, materials, and the meanings of colors in the madrasa. The findings highlight the importance of tiles, one of the key decorative elements of the Anatolian Seljuks, in educational structures, aiming to raise awareness of the effect of colors on spatial perception.Yayın Yere özgü tektonik geleneklerin dijital ortamlarda yeniden üretilmesi: Güncel çalışmalar üzerinden bir değerlendirme(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Akyol, Özlem; Polatoğlu, ÇiğdemTektonik kelimesi, Yunanca "tektonikos" yapı ve inşa ile ilgili olan, "tekton" yapı ustası veya herhangi bir sanatta usta anlamına gelen bu iki kelimeden türemiştir. Kavramın literatürde; kültürel ifadeler oluşturmak için farklı malzemelerin kavranması ve ustalıkla işlenmesi, bir şeye görünür yeni bir şekil verme eylemi, bir araya getirme, birleştirme sanatı şeklinde tanımları yer almaktadır. Bu çalışmada kullanılan "tektonik gelenekler" ifadesi ise; en küçük ölçekli yapı elemanından, taşıyıcı sistem ölçeğine kadar, tüm sistemler ve malzemeler arasındaki entegrasyonu kuran, bir yerde gelenekselleşmiş üretim tekniklerini ve birleşim detaylarını kapsamaktadır. Mimarlıkta bilgisayar destekli tasarım uygulamalarının son yıllarda yaygınlaşmasıyla yere özgü tektonik geleneklerin dijital ara yüzlerde yeniden üretilmesini içeren ampirik araştırmalar da başlamıştır. Geleneksel biçim ve motiflerin yeniden farklı bağlamlarda geleneksel veya çağdaş malzemeler ile üretilmesini içeren bu araştırmalar, çoğunlukla yeni biçim ve konstrüksiyonların üretim metotlarına odaklanmakta ve fabrikasyon süreçlerine hizmet vermeyi amaçlamaktadır. Bu çalışma ise, 2010 sonrası Web of Science'da yayınlanmış yere özgü tektonik geleneklerin dijital ortamlarda yeniden üretildiği ampirik araştırmaların, mimarlığın uygulama ve teorik alanına katkıları üzerine bir değerlendirmeyi içermektedir. Seçilen araştırmaların birincil ortak amacı, zanaat temelli yerel bilgiyi tercüme ederek yere özgü tektonik gelenekleri ve malzeme pratiklerini yeni teknolojilerle kullanılabilir bilgiye dönüştürmek; böylece yerel mimari kültürün korunması ve sürdürülmesini sağlamaktır. Bu araştırmaların, sanayi iş birlikçi üretim modellerinde kullanılmak üzere dijital tasarım uygulamaları ile yeni tasarım metotları geliştirmeyi ve çevresel sürdürülebilirliği destekleyen malzeme kullanımı ve üretim süreçleri geliştirmeyi hedefinde olduğu görülmektedir.Yayın Yapı kusurlarının irdelenmesi ve azaltılmasına yönelik öneriler(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Uyuşan, Duygu; Limoncu, Sevgül; Ustaoğlu, Semih Serkanİnsanların barınma gereksinimleri için doğal mekânları kullanımı günümüzde tarihsel değişim, teknolojinin ilerlemesi ile gelişmiş ve çağdaş yapım sistemleri ile oluşturulan mekânlara evrilmiştir. Teknoloji çağının bir getirisi olarak insanlar yaşamlarının büyük bir kısmını yapılar içerisinde sürdürmektedir. Özellikle Sanayi Devrimi sonrası plansız gelişen kentleşme, hızlı üretim gereksinimleri, kullanıcı odaklı olmayan üretim biçimleri çeşitli sorunlara yol açmıştır. Yapı üretim paydaşlarının, çağdaş yapım sistemlerinin geleneksel yapım tekniklerinin yerini almasıyla hızlı gelişen/değişen tekniklere ve ürünlere uyum sağlamasını zorlaştırmıştır. Yapım tekniklerinin gelişmesi ve yapım süreçlerinin artması ile karşılaşılan yapı üretimde hatalar/kusurlar çoğalmış ve farklılaşmıştır. Bunun sonucu olarak çevre ile uyumsuz, kullanıcı gereksinimlerini göz ardı eden, kullanıcının yaşamını olumsuz etkileyen, riskli yapılar üretilmeye başlanmıştır. Yapılarda meydana gelen çeşitli kusurlar; ekonomik ve doğal, hammadde kaynaklarının gereksiz kullanımına, işgücü kayıplarına, insan sağlığı ve güvenliği üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır. Kusurlu olarak üretilen yapılarda var olan kusurların ortadan kaldırılması için yapılacak bakım-onarım ve yenileme çalışmaları da kaynak kayıplarına yol açmaktadır.Yayın Tarihi kale ve surlara yeni eklerin mimari koruma bağlamında değerlendirilmesi: İstanbul Anadoluhisarı ve Bursa Zindan Kapı örnekleri(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Al Gharibi, Anwaar; Kıvılcım Çorakbaş, FigenBu çalışmada, tarihî kale ve surlara yapılan eklere yönelik olarak yeni tasarım ilkeleri incelenmiştir. Aynı zamanda bu çalışma, İstanbul Anadolu Hisarı ve Bursa Zindan Kapı Müzesi'ne odaklanarak, tarihî sur ve hisarlarda yapılan çağdaş mimari müdahaleleri ve müzeolojik stratejileri inceleyen bir örnek olay analizi araştırmasıdır. Bu araştırmada, hâlihazırda modern ekler eklenmiş tarihî kale ve surlarda yeni ekler İncelenmekte ve ekin işlevinin, mimari özelliklerinin ve tasarım yaklaşımının avantaj ve dezavantajlarının analiz edilmesi üzerinde durulmaktadır. Yöntem olarak bu çalışma, arşiv araştırması, yerinde gözlemler ve mekânsal analizlerden yararlanmaktadır. Böylece, tarihî yapı ve sitlerin özgünlüğünü ve bütünlüğünü korurken ziyaretçi deneyimlerini zenginleştirmek için modern eklentilerin öneminin ve eski yapılarla bütünleşmesinin değerlendirilmesi için uygun yöntemler araştırılmaktadır. Tarihî belgeler, mimari çizimler ve çağdaş anlatımlar gibi birincil kaynaklar, binaların tarihini yeniden inşa etmek için temel veriler olarak kullanılmaktadır. Mekânsal analiz ise yapısal elemanların, inşaat tekniklerinin ve stilistik özelliklerin incelenmesi yoluyla yapıların özgün kültürel değerlerini, mekânsal dönüşümünü ve mekânsal dönüşüme bağlı olarak değişen somut olmayan kültürel nitelikleri ayırt etmeyi içermektedir. Ayrıca, bu eklerin tarihî yapılara entegrasyonu sırasında kullanılan malzemeler ve teknikler üzerinde durulmuş, sürdürülebilir mimari pratikler ve geleneksel el sanatları ile modern teknolojilerin birleştirilmesinin önemi vurgulanmıştır. Buna ek olarak bu çalışmada, tarihî yapıların özgün mimari niteliklerini bozmadan modern ihtiyaçlara cevap veren, estetik ve işlevsel yeniliklerin nasıl uygulanabileceği örnekler üzerinden tartışılmıştır.Yayın Prizren - Mushnikova köyü kırsal mimarlık mirasının koruma sorunları ve sürdürülebilir koruma önerisi(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Keçeli, Ergin; Çobancaoğlu, TülayPrizren, Kosova'nın ikinci büyük şehri olarak bilinir ve zengin tarihi ile kültürel öneme sahiptir. 7. yüzyıldan beri yerleşim yeri olan Prizren, özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli bir ticaret ve kültür merkezi olarak öne çıkmıştır. Şehir, birçok antik cami, kilise, hamam ve köprüye ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, Prizren UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer almaktadır. 16. yüzyılın sonlarında tek Arnavut köyü olarak kurulan Mushnikova, Osmanlı döneminde Prizren ve Üsküp gibi iki büyük başkenti birbirine bağlayan bir yolun üzerinde, Prizren'e 16 km uzaklıkta bulunmaktadır. Mushnikova'nın tarihî geçmişi, atalarımızdan ve büyüklerimizden miras kalan sözlü geleneklere dayanmaktadır. Köyün tarihiyle ilgili yazılı ve görsel belgeler, savaş döneminde arşiv binasının kasıtlı olarak tahrip edilmesi nedeniyle ulaşılamamaktadır. Mushnikova köyü, Kosova'nın Prizren iline bağlı önemli bir yerleşim alanı olarak Balkan mimarisinin nadir örneklerini barındıran nitelikli yapılarıyla tanınmaktadır. Mushnikova köyü, tarih boyunca birçok kültürü barındırmıştır. Bu çeşitlilik, köyün hem etnik hem de mimari açıdan zenginleşmesinde önemli bir faktördür. Ancak, günümüzde köyde yaşanan göç, nüfus azalması, yaşam tarzlarının değişmesi, plansız kentleşme ve tarihî yapıların bakım ve restorasyon maliyetlerinin yüksek olması gibi faktörler, köyün geleneksel dokusunun bozulmasına ve dönüşmesine neden olmuştur.Yayın Otomotiv sektöründe mekan kullanımı ve toplumsal cinsiyet ilişkisi(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Kapsal Atçakan, Dicle; Edgü, ErincikKadın ve erkeğin fiziksel farklılıklarına biyolojik cinsiyet denmektedir. Yaşadığı toplulukta kadın ve erkeklerin statülerinin belirlenmesi, toplum tarafından belli roller atfedilmesi toplumsal cinsiyet olarak adlandırılır. Kadınlar eskiden beri evde, tarlada, üretimde çalışmış, ancak çalışmasının karşılığı ücret almaya ilk defa Sanayi Devrimi ile birlikte başlamıştır. Günümüzde birçok ülkede kadın ve erkekler, kanun önünde eşit haklara sahip ve iş seçimlerinde serbest olmalarına karşın, bazı sektörlerde yapılan işin niteliğine bağlı olarak, kadın çalışan sayılarında farklılıklar vardır. Bu araştırmadaki ilk varsayım, bu farklılığın biyolojik yapı olduğu kadar, toplumsal cinsiyet algısından veya kabullerinden de kaynaklandığıdır. İşin niteliği, bireysel veya grup çalışması, zihinsel aktivite veya kol gücü gibi kıstaslara bağlı olarak farklı mekânlar gerektirmektedir. Yapılan işin niteliğinin çalışanın biyolojik veya toplumsal cinsiyetiyle ilişkisini anlamak üzere, Endüstri Devrimi'ni başlatan ve ilerleten, diğer yandan, toplumsal algı açısından da feminen ve maskülen olarak etiketlenmiş tekstil ve otomotiv sektörleri bağlamında tasarım ve üretim mekânları ele alınmıştır. Bu araştırmanın diğer bir varsayımı ise, bireylerin mekânları, toplumsal cinsiyet etkisiyle içselleştirdikleri davranışlara bağlı olarak kullandıkları, mahremiyet algılarının ve aidiyet duygularının da bu bağlamda ortaya çıktığıdır. Ancak bu bildiri, yukarıdaki varsayımı araştıran ve devam etmekte olan yüksek lisans tezinin bir parçası olduğu için, yalnızca otomotiv sektöründen bir örnek üzerinde yapılan alan çalışmasının bulgularını içermektedir. Ele alınan örnek firma, 283.000 m2 alanda ürünün tasarlanıp geliştirildiği bölümler ile üretimin yapıldığı imalathane alanlarını içermekte, yani, tasarım ile üretimi aynı yerde yapmaktadır. Alan, tasarım bölümlerinin olduğu Ar-Ge Merkezi ile üretim yapılan 3 ana binadan ve birkaç küçük teknik binadan oluşmaktadır. Üretim binalarının dış mekânlarının belli bölümü açık ya da üstü kapalı depolama için kullanılmaktadır.Yayın Nusret Çolpan minyatürlerinde Paris ve Köln betimlemeleri üzerine bir değerlendirme(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Fındıkgil, Reyhan Naz; Urfalıoğlu, NazMimarlık tarihi araştırmalarında ve yakın çalışma alanı olan restorasyon uygulamalarında görsel materyaller dönemlerine dair önemli veriler barındırır. Fotoğraf ve ileri fotoğraflama tekniklerinin icadı öncesindeki dönemlere ait yapı ve kent biçimlenişleriyle ilgili veri toplamak için, Batı'da "gravür" tekniğinde yapılmış resimler; Doğu'da ise çoğunlukla "minyatür" tekniğiyle yapılmış resimler belge niteliği taşır. Bahsedilen tekniklerde üretilen eserler, mimari unsurların yanı sıra dönemin sosyal yaşantısıyla ilgili de aktarım sağlar. Minyatürün bilinen en eski örnekleri MÖ 2. yüzyılda Mısır'da; devamında Yunan, Roma ve Bizans uygarlıklarında görülür. Başta kitap resimleme ve süsleme olarak kullanılan minyatür, sonrasında çeşitli konularda betimleme içeren görsel bir belge niteliği taşır. İncelenen sanat Orta Çağ'ın sonlarında; İran, Irak, Orta Asya ve Anadolu'da bulunan Türk ve Pers hanedanlıkları döneminde gelişmişlik seviyesine ulaşır. Türklerde minyatür geleneği Uygurlar döneminde İslam öncesinde ortaya çıkar. Uygur minyatürleri Selçuklu minyatürlerinin öncüsü kabul edilir. Selçuklu Hanedanı'nın İran ile ilişkilerine bağlı olarak minyatür sanatı İran etkisinde gelişmiş; Osmanlı minyatür sanatı da Selçuklu ve İran minyatürlerinden etkilenmiştir.Yayın Mimarlıkta öksetik (Auxetıc) strüktürler(T.C.Maltepe Üniversitesi, 2024) Karaoğlu Çitken, Gizem; Şen Bayram, Asena KumsalÖksetik (auxetic) geometri veya malzemeler esnek ve uyarlanabilir şekilde deforme olarak başlangıç hallerine dönme eğilimine sahiptir. Negatif Poisson oranı olarak da tanımlanan bu özellik sayesinde, öksetik geometri ve malzemeler, gerildiklerinde her yönde genişlemekte ve sıkıştırıldığında her yönde büzülmektedir. Çok yönlü davranış yeteneği sebebi ile mimarlık alanındaki çalışmalarda da yer bulan öksetik kavramı, tasarım ve üretim temelli birçok araştırmaya konu olmuştur. Bu bildiride, sözü edilen çalışmaların güncel araştırma alanlarını tespit etmek amacıyla yapılan bir literatür araştırmasının sonuçları tartışılmaktadır. Açık kaynaklara erişim kolaylığı ve yayınların dizin (index) güvenilirliği için araştırma kapsamında, Web of Science veri tabanından auxetic anahtar kelimesi ile yapılan tarama sonuçları ele alınmıştır. Güncel çalışmalara yoğunlaşmak için yalnızca son 5 yıllık (2020-2024) makalelere odaklanılmıştır. Farklı araştırma konularına erişebilmek için arama başlıkları 'Material Science Multidisiplinary, Material Science Composites, Engineering Civil, Material Science Ceramics, Material Science Coatings Film, Engineering Manufacturing, Material Science Biomaterials, Multidisiplinary Science, Construction Building Technology, Computer Science Interdisiplinary Applications, Computer Science Information Systems, Green Sustainable Science Technology, Automation Control Systems, Computer Science Artificial Intelligence, Environmental Studies, Environmental Sciences' olarak belirlenmiştir.