TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 1051
  • Yayın
    ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUK AİLELERİNİN AİLE YAŞAM KALİTESİNE İLİŞKİN SİSTEMATİK BİR DERLEME
    (2021) Gülsün, İpek; Cavkaytar, Atilla
    Bu araştırmanın amacı, zihinsel yetersizliği olan çocuğa sahip ailelerin aile yaşam kalitesi algılarının ele alındığı araştırmaların sistematik derleme yapılarak incelenmesidir. Araştırmanın yöntemi, betimsel tipte nitel sistematik derlemedir. Araştırmanın amacı çerçevesinde, Ocak 2015- Şubat 2021 yılları, ulusal veri tabanı (DergiPark) ve uluslararası veri tabanlarında (EBSCOHost, Elsevier Science Direct, ERIC ve Google Akademik) belirlenen ölçütlere göre yapılmış araştırmaların çıkarımı yapılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde, tümevarımsal analiz sonucu elde edilen betimsel analiz kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda incelenen araştırmaların; yıllara, amaçlarına, yöntemlerine, veri toplama araçlarına, sonuçlarına ve önerilerine göre dağılımı verilerek konu alanında farkındalık geliştirilmiştir. Yapılan bu sistematik derleme araştırmasının zihinsel yetersizliğe sahip olan ailelere verilecek eğitimlerde ve psikolojik destekte ailelerin aile yaşam kalitesinin önemli etkisinin olduğu yönünde kaktı sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Yayın
    TOPLUMSAL YAPI ÇÖZÜMLEMELERİ VE BİLGİ TOPLUMU
    (2021) Ceylan, Abdülbeşir
    Toplumsal yapı sosyolojinin odak noktasını oluşturan kavramlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.Aynı zamanda toplumsal yapı, makrososyolojik alanda toplumların sınıflamasına götüren bir ölçütler dizgesinin yardımıyla kurulan bir modeldir. Bu çalışmada bilgi toplumu, sosyolojinin klasik kuramcılarının tanımlamaya çalıştığı toplumsal yapılar doğrultusundaki metodolojik sınıflandırma çerçevesinde çözümlenmiştir. İnsanlık, varlığını daha çok sanayileşme sürecine borçlu olduğu bilgi toplumu sürecini, yaşamaktadır. Bilgi toplumu, bilgisayar ve iletişim teknolojilerine yatırım yapan ve pek çok özelliğiyle sanayi toplumundan farklılık gösteren bir toplumdur. Modern ile postmodern arasındaki kırılmada neyin belirleyici olduğu konusu, sosyal bilimciler arasında tartışmalıdır. Fakat sanayi sonrası toplumu postmodern toplum olarak niteleyenler, diğer nitelemelerden epistemolojik açıdan farklılık arz ederler. Postmodern toplum kuramcıları genel olarak sanayi sonrası toplumu, modern sonrası olarak farklı bir paradigma temelinde yeniden şekillendiği yönünde ortak bir kanaati paylaşırlar. Bunların yanı sıra bilgi toplumu, teknolojinin gelişmelerin insanlığı şekillendirmesi açısından teknoloji toplumu olarak da değerlendirilmektedir. Dünyadaki gelişmeler, haberler ve bilgi bu teknolojik araçlarla iletilmekte ve yayılmaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada, yukarıda bahsedilen farklı toplumsal yapıların incelenmesine ek olarak, küreselleşmeye de değinilerek Türkiye'nin durumuna da bir bakış açısı sunulmaktadır.
  • Yayın
    Perinatoloji Hemşireliği ve Standartları
    (2021) Andaç, Tuğba; Yıldız, Hatice
    Perinatoloji hemşiresi, anne/bebek ölüm oranlarının en yüksek olduğu, kadın sağlığı ve yaşamkalitesinin olumsuz etkilendiği perinatal dönemde bütüncül bakım sağlayan bir sağlık uzma nıdır. Kadın, fetüs, yenidoğan ve ailenin prekonsepsiyonel dönemden başlayarak doğurganlıksüreçleri boyunca gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemlere ilişkin bakım gereksinimlerininkarşılanması önemlidir. Bu gereksinimlerin nitelikli, kaliteli, etkin, kanıt temelli ve profesyonelhemşirelik bakımı çerçevesinde karşılanabilmesi için perinatoloji hemşirelerine önemli rol vesorumluluklar düşmektedir. Bazı ülkelerde perinatoloji hemşireliğine ilişkin rol ve sorumluluk lar ile sahip olması gereken yeterlilikler, ilgili kurumlar tarafından tanımlanmış ve tüm bunlarstandartlar halinde rehberlerde yayımlanmıştır. Ülkemizde ise perinatoloji hemşireliğine dairherhangi bir görev, yetki ve sorumluluk tanımlaması yoktur. Bu derleme, Doğum ve Kadın Has talıkları Hemşireliğinin özel alt alanı olan perinatoloji hemşireliğini tanımlamak, perinatolojihemşireliğinin önemi, standartları ve yeterliliklerini Amerika ve Kanada örnekleri ile ortaya koy mak ve bu bağlamda literatüre katkı sağlamak amacıyla kaleme alınmıştır.
  • Yayın
    Karaciğer hücreleri ve organoidlerin üç boyutlu kültürlerinde kullanılmak üzere geliştirilmiş biyomalzemeler
    (2021) Demirel, Gamze
    Doku mühendisliği ve biyomühendislik çalışmaları başta olmak üzere biyoloji ve kimya gibi temel bilimlerin son zamanlarda üzerinde odaklandığı disiplinlerarası bir çalışma olan 3 boyutlu (3B) biyobasım tekniği en yenilikçi teknolojilerden biridir. 3 boyutlu biyobasım, yaralı veya hastalıklı doku ve organları biyolojik olarak taklit edebilecek (biomimetik) doku ve organların yapımında çeşitli uygulamalara sahip gelişmekte olan bir teknolojidir. Bu yöntemde hücreler, büyüme faktörleri ve biyomalzemeler birleştirilir ve hibrit bir biyomalzeme elde edilir. Biyomalzemeler vasıtasıyla canlı hücreler ile katman katman, istenilen şekil, miktar ve fonksiyonda hücre iskeletleri (scaffold) üretilebilir. Özellikle karaciğer gibi karmaşık dokuları oluşturmak için biyobasım tekniği ile doku iskeleleri oluşturmak oldukça önemli bir yaklaşımdır. Hem doğal hem de sentetik kökenli polimerlerden yapılan biyo bağlantılar, karaciğer gibi yumuşak dokulara baskı uygulanması noktasında avantaja sahiptir. Bu derlemede özellikle hepatositler üzerine yapılan çalışmalar incelenmiş ve derlenmiştir.
  • Yayın
    Kurt Lewin’in Hayatı ve Sosyal Psikolojiye Katkısı
    (2023) Yentür, Hasan; Elcil, Tuğçenaz; Enöz, Necati; Balçıklı, Merve Burcu; Akfırat, Serap
    Kurt Lewin’in sosyal psikolojideki katkısının yeterince anlaşılmadığı görülmektedir. Aynı şekilde genç araştırmacıların sosyal psikolojideki kavramların tarihsel seyrini takip etmede zorlandıkları ve buradaki epistemolojik kopuşları kavrayamadıkları söylenebilir. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı, genç araştırmacıların sosyal psikolojideki kavramsal süreci kavramalarını sağlamak ve Kurt Lewin’in kuramından daha fazla yararlanmalarının önünü açmaktır. Lewin, Alan Kuramında sosyal gerçekliğe dayalı fikirler geliştirmiştir. Grup kavramına ilişkin yaklaşımı ise dönemin çok ilerisinde olup günümüzdeki grup yaklaşımlarına benzemektedir. Lewin, grupların varlığını kabul eder ancak kuramını grubun dinamik bir doğası olduğu çerçevesinde inşa eder. Lewin, grup dinamiklerini ele alırken grup bağlamı ve fiziksel koşullar gibi birçok faktörü dikkate alır. Lewin, “Üç Adımlı Model” çerçevesinde, bir gruptaki değişim ve davranışları deneysel bir yöntemle incelemeye çalışmıştır. Çalışmalarının en özgün özelliği ise bağlamı bilimsel bir çerçevede ele alması ve genç araştırmacılara yöntemsel bir perspektif sunmasıdır. Sonuç olarak, Lewin, sosyal psikolojideki eleştirilerin temel odağı olan bağlamı, kuramsal ve yöntemsel bir çerçevede ele almıştır. Buradan hareketle çalışmada öncelikle Kurt Lewin’in Biyografisi verilip devamında Alan Kuramı, Grup Dinamikleri Yaklaşımı, Eylem Çalışmaları ve güncel çalışmalara değinilecektir.
  • Yayın
    Topraksız tarım teknolojileri gelecek için sürdürülebilir bir çözüm mü?
    (2023) Yavuz, Kadir; Toksöz, Orçun; Berber, Didem
    Geleneksel tarımda bilinçsiz kimyasal kullanımının toprak yapısında değişikliklere yol açarak, toprak verimliliğini olumsuz yönde etkilediği belirtilmektedir. Ayrıca gittikçe artan dünya nüfusu nedeniyle gıda taleplerinin karşılanması için önlemlerin alınması gerekliliği de vurgulanmaktadır. Son yıllarda, alternatif bir çözüm olarak topraksız tarım araştırmaları; iş gücü, zaman, su tasarrufu sağlanması, herbisit/pestisit kullanımının azalması, mikrobiyolojik sıkıntıların ortadan kalkması gibi avantajları olduğu için artmaktadır. Öte yandan, dezavantaj olarak yüksek maliyetlerin düşürülmesi için de girişimlerde bulunulmaktadır. Bazı ülkelerde kentsel tarımın desteklenmesi amacıyla dikey tarım uygulamalarının yapıldığı merkezler bulunmaktadır. Son dönemlerde dikey tarım uygulamaları ile ilgili olarak uzayda bitki yetiştirilmesi, uzay çiftlikleri gibi başlıklar da popülerdir. NASA’nın yürüttüğü projelerde başarıya ulaşılmış olan ürünler bulunmaktadır. Mikro yerçekimi etkisi ile oluşabilecek hasarlar incelenerek, çalışmaların teknolojinin avantajlarıyla daha da ileri götürülmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, gastronomi alanında da topraksız/dikey tarım sürdürülebilirlik açısından son zamanlarda ön plana çıkmaktadır. Bu tekniklerin uygulanarak küçük ölçekli üretimlerin yapıldığı restoranların ön plana çıktığı görülmektedir. Bu derlemede bu konular detaylı olarak irdelenecektir.
  • Yayın
    Çevresel Radyoaktivite Çalışmalarında Biyoindikatör Olarak Karayosunları’nın Kullanılması
    (2023) Gürsu, Gamze; Taşaltın, Nevin
    Çevre kirliliği sorunu şiddetini artırarak devam etmektedir. Bu nedenle biyoindikatör organizmalar kullanılarak atmosferik element seviyeleri belirlenmeye devam edilmeli ve kirlilik ölçümleri düzenli olarak yapılmalıdır. Radyoaktif kirliliğin artmasının başlıca nedenleri madencilik faaliyetleri, termik santraller, baz istasyonları ve fosil yakıtların kaynak olarak tercih edildiği nükleer santrallerdir. Çernobil Nükleer Santral Kazası’nın ardından biyoindikatörlerdeki radyonüklid konsantrasyonları üzerine kapsamlı araştırmalar başlamıştır. Yavaş büyümeleri ile karakterize edilen karayosunları, çevreden gelen farklı radyonüklidleri diğer bitki örtüsünden çok daha yüksek derecede verimli bir şekilde biriktirebilmektedir. Karayosunları, biyomonitör çalışmalarında kullanılacak bir organizma için gerekli şartların çoğunu karşılamaktadır ve mevcut çalışmalarda çevresel radyoaktivitenin izlenmesi için sıklıkla biyolojik göstergeler olarak kullanılmaktadır.
  • Yayın
    Geleneksel Olmayan Yenilikçi Depo Yerleşim Tipleri ve Tasarımları Üzerine Bir Araştırma
    (2021) Tanyaş, Mehmet; Özceylan, Ayca
    Lojistik operasyonların, tedarikçilerin ve işletme modellerinin artan çeşitliliği ile birlikte depolar, tedarik zincirlerinde giderek daha bütünleyici bir rol oynamaya başlamıştır. Bu sebeple, depoların artık her zamankinden daha fazla esneklik, erişilebilirlik ve verimli işlevsellik sağlaması gerekmektedir. Maalesef işletmelerin çoğu halen geleneksel depo yerleşim modellerini kullanmakta ve yerleşimden ziyade depodaki maliyetlere odaklanmaktadırlar. Ancak depolardaki operasyonların daha etkin yürütülmesi, daha az enerji harcanması ve ileriye yönelik olarak daha esnek olunması isteniyor ise geleneksel yerleşim modellerinden ziyade daha modern, yenilikçi ve geleneksel olmayan depo yerleşim şekillerine odaklanılması gerekmektedir. Geleneksel olmayan yenilikçi depo yerleşimlerinde, ürünlere erişimi sağlayan koridor tasarımları geleneksel depo koridor tasarımlarından farklıdır. Geleneksel olmayan depo tasarımları çalışmalarının temel motivasyonu depo içi dolaşım süresinin azaltılması amacı ile ürüne erişim mesafelerinin kısaltılmasıdır. Bu çalışmada hem literatürde hem de pratikte kullanılan veya önerilen geleneksel olmayan yenilikçi depo yerleşimlerinden; Kanat (Flying-V), Kılçık (Fishbone), Ters-Kanat (Inverted-V), Apolet (Chevron), Yaprak (Leaf), Kelebek (Butterfly) koridor tasarımları analiz edilmiş ve her biri literatüre atıfta bulunularak detaylı bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Bu sayede araştırmacılar ve sektördekiler için literatürdeki boşluklara da değinerek geleneksel olmayan yenilikçi depo yerleşimlerinin toplu bir şekilde aktarılması amaçlanmıştır.
  • Yayın
    Graft Versus Host Hastalığı ve Hemşirelik Yönetimi
    (2022) Akın, Semiha; Ulcay, Doğa
    Graft Versus Host Hastalığı, genellikle allojenik hematopoietik kök hücre nakli sonrası, vericinin T hücrelerinin alıcının dokularına hasar vermesi şeklinde gelişen, çoklu organ tutulumu ve aşırı immün yanıt ile karakterize bir hastalıktır. Allojenik hematopoietik kök hücre nakli hastalarının %40-60’ını etkiler ve nakil sonrası ölümlerin %15’inin nedenidir. Akut ve kronik Graft Versus Host hastalığında cilt, göz, akciğer, karaciğer, oral kavite, gastrointestinal sistem, nöromusküler ve hematopoietik tutulum sonucu yaşam kalitesi yüksek oranda düşmektedir. Başlıca tedavisi yüksek doz kortikosteroid ile immünsupresyon olmakla beraber, tutulumun görüldüğü organ ve dokulara özgü çeşitli tedaviler de uygulanmaktadır. Bu hastaların bakımında rol alan hemşirelerin fiziksel ve psikososyal sorunların desteklenmesine ve yan etkilerin yönetimine odaklanmaları gerekir. Bu derlemenin amacı hematopoietik kök hücre nakli hemşirelerine Graft Versus Host Hastalığında güncel hemşirelik yönetimini açıklamaktır.
  • Yayın
    Hayatta Kalma Güdüsü: Bir Mekânsal Algı Süreci
    (2021) Edgü, Erincik
    Mimarlık, psikoloji ve sosyal bilimlerin ara kesitinde yer alan çevre-davranış kuramları, güncel alan çalışmaları üzerinden yeniden ele alınmış ve bu derleme yazısı, insan varoluşunun en temelinde yer alan hayatta kalma güdüsü bağlamında kurgulanmıştır. Mekânı ve sosyal ortamları kavrayıp değerlendirmede algı esastır. Algının hangi süreçlerde bilişselleştirildiği, güvenlik ve ait olma gereksinimlerinin yaşam çevresinde ne tür anlamlar kazandığı dikkate alınması gereken önemli ölçütlerdendir. Kişinin ait olduğu kültürün normları ile bireysellik ve sosyalleşme gereksinimleri arasındaki çatışmaların, kişinin mekânı nasıl kodladığı ve dolayısıyla mekânsal davranışını nasıl değiştirip dönüştürdüğü, bu yazıda örneklerle yeniden hatırlatılmıştır.
  • Yayın
    Kronik Hastalık Yönetim Modelleri: Geleneksel Derleme
    (2022) Yazıcıoğlu, İlknur; Bağçivan, Gülcan
    Kronik hastalıklar; 3 ay ya da daha uzun süren, genellikle yavaş ilerleme gösteren, birçok risk faktörünün neden olduğu periyodik izlem ve destek bakım gerektiren durumlardır. Dünya genelinde beklenen yaşam süresinin uzamasıyla birlikte, kronik hastalıkların görülme sıklığı giderek artmaktadır. Kronik hastalıkların giderek yaygınlaşması ile kronik hastalıkların kontrolü ve toplum temelli hastalık yönetimi programlarının önemi vurgulanmaktadır. Kronik hastalık yönetimi, özellikle bakımın koordinasyonu ve sürekliliğini sağlama, ekip çalışmasının desteklenmesi, bakım kalitesinin yükseltilmesi, beklenen hasta sonuçlarını iyileştirme ve bakım maliyetlerini azaltmada önemli ve etkin bir yöntemdir. Kronik hastalık yönetiminde modellerin kullanımı, kişiyi merkeze alarak bireye özgü bakımın kanıta dayalı bilgilerle multidisipliner olarak sunulmasını sağlamakla birlikte; hemşireler tarafından verilen bakımının sistematize edilmesini, birey ve ailesine holistik yaklaşılmasını ve yaşam kalitelerinin yükseltilmesini amaçlamaktadır. Modeller sayesinde hemşireler, bakım verdikleri bireye ilişkin birçok veriyi toplamakta ve analiz etmekte, elde ettikleri verileri kanıt temelli açıklayabilmekte ve buna bağlı hemşirelik bakımını gerçekleştirebilmektedirler. Kronik hastalık yönetimine ilişkin çok sayıda bakım modeli bulunmaktadır. Bu derlemede, hemşirelerin vazgeçilmez bir parçası olduğu kronik hastalık yönetiminde yaygın olarak kullanılan bakım modellerinden Kronik Bakım Modeli ve bileşenleri, Kronik Hastalıklar İçin İnovatif Bakım Çerçevesi, Kronik Hastalıkların Entegre Yönetimi Modeli, Kronik Hastalık Öz-Yönetim Programı ve Kronik Hastalık Yönetimi Bakım Modeli incelenmiş ve modellerin sağlık hizmeti sunumunda kullanılmasına yönelik öneriler sunulmuştur.
  • Yayın
    Kentsel Feminizm Perspektifinden Kadınların Kent Alanındaki Görünürlüğü | Noticability of Women in City in Perspective of Urban Feminism
    (2021) Hançer, Ayşegül
    Toplumsal cinsiyete odaklanan bir dizi tartışma 1970’lerden bu yana feminist teori ve pratiğin merkezinde yer almıştır. Bu tartışmaların odak noktası toplumsal cinsiyet ilişkilerinde yaşanan dönüşümlerdir. Kadınların kentsel deneyimleri üzerinde etkili olan bu dönüşümler feminizm ve coğrafyanın eklemlenmesi sonucunu beraberinde getirmiştir. Kentsel feminizm olarak bilinen bu eğilim, kadınların zaman ve mekân içinde kaynakları kullanma, değerlendirme ve yaratma imkânlarını sorgular. Bu çalışmanın temel öncülü, ataerkil kültür ve cinsiyet ilişkilerinin kadınların gündelik kentsel deneyimlerini sınırlandırdığıdır. Çalışmada cinsiyetçiliğin arka planına odaklanılmış ve toplumsal cinsiyet kimliğinin kadınların kenti tecrübe edişlerini ne ölçüde mümkün kıldığı kamusal alan ve kent hakkı kavramları üzerinden ele alınmıştır.
  • Yayın
    TEMEL SAĞLIK HİZMETLERİ DÜNYA KONFERANSI ALMA-ATA’DAN EVRENSEL SAĞLIK KAPSAYICILIĞI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİNE DOĞRU ASTANA KAZAKİSTAN 25-26 EKİM 2018
    (2019) Öztek, Zafer
    Bu yazıda Dünya Sağlık Örgütü tarafından 25-26 Ekim 2018 tarihlerinde Astana’da düzenlenen “Temel Sağlık Hizmetleri Dünya Konferansı:Alma-Ata’dan evrensel sağlık kapsayıcılığı ve sürdürülebilir kalkınma hedefl erine doğru” başlıklı toplantı sonrasında yayımlanan bildirininçevirisine yer verilmektedir.
  • Yayın
    Sürdürülebilir İnsani Yardım Lojistiği Alanındaki Yayınların İçerik ve Bibliometrik Açıdan Analizi
    (2023) Özceylan, Ayca; Tanyaş, Mehmet
    Afetler, bir toplumun işleyişinde kendi kaynaklarını kullanarak başa çıkma kapasitesini aşan ciddi aksamalardır. Afetler, doğal, insan yapımı ve teknolojik tehlikelerin yanı sıra bir topluluğun maruziyetini ve savunmasızlığını etkileyen çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Afet risklerinin azaltılması, toplulukların daha hazırlıklı, dirençli olması ve verdiği zararların azaltılabilmesi için etkin bir afet yönetimi ve lojistiği gerekmektedir. Birçok konuda olduğu gibi afet yönetim lojistiği sürecinin de çevreye ve topluma uyumlu olması aynı zamanda da ekonomik boyutu dikkate alması artık bir zorunluluktur. Bu nedenle ülkelerin/organizasyonların etkin, verimli ve sürdürülebilir afet lojistiği politikalarına sahip olmaları önem arz etmektedir. Sürdürülebilir afet yönetimi lojistiği konusunda son yıllarda akademik çalışma sayılarında gözle görülür bir artış gözlemlenmiştir. Bu artış aynı zamanda bu alanda kapsamlı bir literatür taraması ihtiyacı doğurmuştur. Bu çalışmanın amacı sürdürülebilir afet yönetimi üzerine yapılmış akademik çalışmaları hem içerik hem de bibliometrik açıdan analiz etmek, literatürdeki boşlukları göstermek ve ileriye dönük araştırma potansiyeli olan konuları irdelemektir.
  • Yayın
    Cumhuriyetçi siyasal kuram
    (2011) Tunçel, Ahu
    [Abstract Not Available]
  • Yayın
    Comparison of conventional high speed railway, maglev and hyperloop transportation systems
    (2021) Öztürk, Zübeyde; Yavuz, Mehmet Nedim
    Increasing the speed of transportation has been a subject that human beings have been working on for many years. Because of insufficient traffic corridors, the interest of more passenger in limited time and the advancement of railway technology, the high-speed ground transportation systems have developed. Nowadays, these time-saving transportation systems are becoming important increasingly and systems that will ensure these are implemented and new ones are being researched. High speed ground transportation systems can be divided into three categories: Conventional high-speed railway, Maglev and Hyperloop transportation system. Within the scope of this study, it is aimed to investigate the advantages and disadvantages aspects of high speed transportation systems by comparing in terms of speed, capacity, energy consumption, cost and environmental effects. Conventional high-speed railways can provide high capacity, comfort and safety and reliability thanks to enormous operational experience as regards other systems. The Maglev technology can offer more remarkable travel times, energy efficient and better operational performance. However, high investment cost and incompatibility with other modes are seen the disadvantage features of this technology. The Hyperloop technology is a considerable innovative transportation system which is popularized with publishing design document by Elon Musk in 2013. Projected high-speed and appealing travel times can be evaluated as the advantages of the Hyperloop transportation system. However, there are safety, reliability, comfort and engineering design challenges to overcome in this technology. Taking everything into consideration, the Hyperloop transportation system has potential to be an alternative mode to other systems.
  • Yayın
    HASTALARIN HASTANE SEÇİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER: SİSTEMATİK DERLEME (1996-2017)
    (2019) Gündüz Hoşgör, Derya; Hoşgör, Haydar
    Hızla değişen ve zorlaşan günümüz rekabet ortamında hastaların istedikleri hastaneyi seçebilmeleri, sağlık işletmeleri açısından üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Fakat ulusal literatür incelendiğinde, hastaların hastane seçimleri konusunda hangi faktörlerin etkili olduğuna dair kapsamlı bir çalışmanın mevcut olmadığı görülmüştür. Dolayısıyla bu çalışmanın temel amacını; hastaların hastane seçimlerini etkileyen faktörlere ilişkin kapsamlı bir liste sunulması oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, 1996-2017 zaman periyodu temel alınarak ve birtakım dâhil etme-dışlama kriterleri kullanılarak toplam 102 ulusal yayın sistematik derleme yöntemiyle incelenmiştir. Çalışma sonucunda, hastaların hastane seçimlerine etki eden 46 farklı neden olduğu saptanmıştır. Bunlar arasından hastalar için en fazla önemli görülen tercih nedeninin sırayla; hastaneye olan mesafe, yakın çevrenin tavsiyesi, fiyat uygunluğu algısı, alternatiflerin olmaması, sağlık sigortası türü, hastanenin tanınırlığı/prestiji ve hizmet kalitesi-kalite sertifikası olduğu belirlenmiştir. Diğer taraftan hastalar için en az önem atfedilen tercih nedenlerinin ise sırayla; sağlık personelinin cinsiyeti ve bireylerin hastane hakkında yaptıkları incelemeler olduğu tespit edilmiştir.
  • Yayın
    Delfi Uzlaşı Tekniğinin Hemşirelikte Kullanımı
    (2019) Yurt, Seher; Kadıoğlu, Hasibe
    Delfi bir karar verme ve uzlaşma tekniğidir. Delfi tekniği, bir sorunun çözümü için uzman kişilerin yüz yüze görüşmeler ve bir arada tartış- malar yapmadan bir konu hakkında karar vermelerine ve uzlaşmaları- na imkân sağlayan bir tekniktir. Bu tekniğin aşamaları; bir araştırma grubunun oluşturulması, çalışmanın yürütüleceği bir uzman grubunun seçilmesi, uzmanlara yönelik yapılandırılmış bir seri anketlerin uygu- lanması, anketlerin uygun yöntemlerle değerlendirilmesi, uzmanlara geribildirim yapılması ve uzlaşı sağlanan durumun raporlandırılmasın- dan oluşmaktadır. Delfi tekniği hemşirelikle ilgili uygulama, araştırma, görüş alma, protokol oluşturma, ürün geliştirme, eğilimleri değerlen- dirme gibi pek çok alanda kullanılabilir. Bu derlemenin amacı; Delfi tekniğinin kullanım alanı ve amacı hakkında genel bilgi vermek ve ülkemizde delfi tekniğini kullanarak yapılacak araştırmalara kaynak oluşturmaktır.
  • Yayın
    Fatih-Harbiye Uyarlamaları Etrafında Romandan Televizyona Uyarlama Meselesi
    (2019) Samsakçı, Mehmet; Karaçam, Şeyma Gül
    Peyami Safa’nın, ilk baskısı 1931 yılında yapılan Fatih-Harbiye romanı, iki ana mekân üzerinden doğubatı çatışmasını anlatır. Safa, ana karakteri Neriman’ın Fatih ve Harbiye semtleri arasında gidip gelişlerinive bu esnada yaşadığı değişim ve dönüşümleri simgesel bir biçimde okuyucuya sunar. Hayatları boyuncadoğu kültürü ile yoğrulan ve erken Cumhuriyet döneminde doğu ve batı arasında sıkışan insanlara Safa,böyle bir ortamda batıyı hatasız, günahsız, bütünüyle doğru kabul ederek doğuya tümden düşman olmanınmüthiş bir bocalamaya sebep olacağını, doğuyu inkâr etmeden de batılılaşmanın mümkün olabileceğiniromanı üzerinden okuyucuya aktarma arzusundadır.1990 ve 2013 yılında yapılan Fatih-Harbiye uyarlamalarında romana iki ayrı pencereden bakılmıştır. 1990yılı yapımı uyarlamada romanı olduğu gibi alma yolunu tercih edilirken 2013 tarihli uyarlamada orijinalmetinden ilham alarak yeni bir hikâye kurgulama yapılmıştır.Bu çalışma, Fatih-Harbiye uyarlamaları örneği üzerinden televizyon izleyicisinin uyarlama meselesineyaklaşımını ortaya koymaktadır. Romanın 1990 ve 2013 yılı yapımları, sosyal ve kültürel hayattaki değişimlerin uyarlamaya etkisi, izleyici beklentileri, reyting kaygısı gibi meseleler tartışılarak göstergebilimselçözümleme yöntemi ışığında incelenmiştir.