Sürdürülebilir mimarlık ve Covid dönemindeki mimari tasarım yaklaşımlarının irdelenmesi

Küçük Resim Yok

Tarih

2022

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Maltepe Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Araştırma projeleri

Organizasyon Birimleri

Dergi sayısı

Özet

Günümüzde, sanayi devrimi ile başlayan sorunlar iklim konusunun giderek artan önemi ile 21. yüzyılın içinde bulunduğumuz bu günlerde, dünyamızı kaçınılmaz olarak zorunlu değişimlere itmektedir. Paris iklim konferansı ve gerekse soruna çözüm olarak 1990'lar sonrası, gerçekleştirilen iklim zirveleri ile vurgulanan iklim sorunu konusu, bir iklimsel krize dikkat çekmektedir. Dünyamızın hızla değiştiği ve mevcut çevresel değerlerin hızla yok olduğu bir dönemde, sürdürülebilirlik konusu bu sorunsala bir çözüm olarak sunulmaktadır. Dolayısıyla bu araştırmada iklimsel konferanslarda dikkat çekilen ve sürdürülebilirlik konusunun önemi bir kez daha vurgulanarak, habitat kriterlerinde herkes için yaşanılabilir bir çevre, konut ve yaşam alanları tasarlanması gerektiği önerisi ön plana çıkmaktadır. Dünyada önemi giderek artan bir konu olarak sürdürülebilirlik ülkemiz için henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da, son dönemde yaşanan Covid-19 gibi salgın hastalıklar ve çevre felaketleri bu olguyu kaçırılmaz bir gerçek olarak ülkemizde de daha görünür yapmıştır. Sonuçta, sürdürülebilirlik konusu mimari ve kent plancılarını ilgilendirerek sosyal, ekonomik, ve siyasi bir bütün içinde değerlendirilmesi gereken önemli bir sorunsal olarak ortaya çıkmıştır. Sürdürülebilir kentleşme kavramı oldukça yeni bir olgu olmasına rağmen, doğal kaynakların korunması ve gelecek nesillere aktarılması için giderek önem kazanmaktadır. Diğer taraftan, yakın zamanda yaşanılan Covid-19 pandemisinin gündelik hayata girmesi ile toplumlar bir kez daha yaşadıkları kentsel yaşamı, barınma ve çalışma alanlarını sorguladılar ve daha bireysel bir yaşam tarzı yaklaşımına uyum sağlamak zorunda kaldılar. Toplumda bireylerin özellikle pandemi nedeniyle sosyal izolasyonu sırasında ortaya çıkan farklı mekânsal gereksinimler; konutlar, ofisler, hastaneler, okullar ve kamusal alanlarda sosyal hareket mekanizmalarında değişen yeni yaşam koşullarına bağlı olarak mekânsal dönüşümlere yol açtı. Bu bağlamda mimarlar ve tasarımcılar toplumdaki değişen talepler doğrultusunda yaşam ve çalışma alanlarında köklü değişiklikler yapmak ve geçmişten gelen geleneksel tasarım ilkelerini yeniden düzeltmek zorunda kaldılar. Böylece, yenilikçi tasarıma duyulan gereksinim ile; sağlıklı, sürdürülebilir, yeşil, ekolojik, akıllı ve kompakt kent ve konutlar kavramları ortaya çıktı ve kentlerde yaşam seviyesinin arttırılması hedeflenmiştir. Diğer bir önemli konu ise gerek küresel ısınma ve gerekse kentlerin yatayda yaptığı büyüme ile doğal alanların; yeşil alanlar, orman ve koruların yok olmasına sebep olmasıdır. Kentlerde giderek artan nüfus artışı ve barınma gereksimine bir çözüm önerisi olarak kentlerin yatayda büyümesi yerine yeşil alan ve kamusal alanların arttırılması ile daha dengeli bir planlama ile dikeyde sürdürülebilir büyümesi gerekli hale gelmiştir. Bu bağlamda, kentlerin dikeyde büyümesine odaklanılarak, sorunsala çözüm olarak; çevreye uyumlu, sürdürülebilir ve geri dönüştürülebilir malzemeler ve prefabrikasyon elemanları kullanılarak modüler barınma birimleri oluşturma ideali bu araştırmada ön plana çıktı. Böylece, bu araştırmada salgın hastalıklar, doğal afet, sosyal izolasyon ve uzaktan çalışma koşullarında, barınma birimlerini istedikleri bölgede yer alan dikey sirkülasyon elemanlarına yerleştirme özgürlüğüne sahip olabilme olanağı bir çözüm önerisi olarak sunuldu. Bu yenilikçi prefabrik ( önceden imal edilmiş) sürdürülebilir barınma birimleri dayanıklı ve zaman bağlamında daha hızlı ve pratik olarak üretilebilmektedir. Mobil mekan kurgusunun, sürdürülebilir mimari malzeme ve BİT teknolojileri ile dikeyde büyüyen kent sistemine entegre edilmesi, küresel bağlamda yaşanan kentsel alanlardaki aşırı kira fiyatlarına, geri dönüştürülemeyen malzeme üretimine, kentsel ölçekte enerji verimliliğine, kaynak kullanımlarındaki doğru yönetime ve barınma ihtiyacına alternatif bir çözüm önerisi olabilmekle beraber, sürdürülebilir bir kent sistemi de oluşturabilmektedir. Bu araştırma sürdürülebilir kentsel tasarım ve Covid-19'un mimari tasarıma getirdiği köklü değişimler, yenilikçi bakış açısı ve tasarımsal gelişimler sonucu ortaya çıkan çözümleri irdelemektedir. Bu bağlamda gerek Türkiye'deki gerekse Dünyadan seçilen örnekler incelenmiştir. Sonuçta, dünyadaki örneklerin daha çok yatayda çevreyi ve yeşil alanları korumaya yönelik dengeli planlamaya odaklandıkları bulgulanmıştır. Bu araştırmada ise, konuya diğer araştırmalardan daha farklı yaklaşım ile öncelikle, kentlerin yatayda büyüme ve doğal alanların yok olması sorununa çözüm önerisi olarak dikeyde gelişen kentlere bir salgın hastalık, deprem ve çevresel felaketlerde hızla entegre edilebilecek, modüler konsepte ait öneriler de sunulmuştur.
Nowadays, the problems that started with the industrial revolution are now led to our world to inevitable changes in these days of the 21st century. The climate problematic, which was emphasized by the Paris Climate Conference and later with the Climate-summits held after the 1990s as a solution, drew attention to a climatic crisis that is still experienced in our world. At a time when our world is changing rapidly and current environmental values are rapidly disappearing, the issue of sustainability was presented as a solution to this problem. Sustainability was emphasized in the Climate Conferences and Habitat criteria, and the proposal to design livable housing and living spaces for everyone came to the fore. Although sustainability is an issue of increasing importance in the world, however it is not yet fully understood for our country, diseases and environmental disasters such as Covid-19 that have been experienced recently have made this phenomenon more visible in our country as an inevitable reality. As a result, the issue of sustainability has emerged as an important problem that should be evaluated and taken precautions in a social, economic and political integrity, with tje interest of architects and urban planners. Although the concept of sustainable urbanization is a fairly new phenomenon, it is becoming increasingly important fort he protection of natural resources and their transfer to future generations, Sustainability, sustainable architecture and sustainable city concepts focus on the prevention of environmental problems, the protection of the eco-system and the balanced growth of urban structuring, simultaneously with economic and technological developments. On the other hand, with the effects of the recent Covid-19 pandemic in daily life, societies once again questioned their urban life, accommodation and working areas and had to adapt to an individual lifestyle approach. Due to different spatial needs that arise during the social isolation of individuals in society, especially after the pandemic; architects and designers have to realize radical changes in living and working spaces and re-organize traditional design principles from the past in line according to the changing demands of the society. Thus with the need for innovative design; the concepts of healthy, sustainable, green, ecological, smart and compact cities and residences emerged as newly specified terms and labels and it was aimed to increase the living level in cities. Another important issue is global warming and horizontal growth of cities and natural areas which causes the destruction of green areas, forests and groves. As a solution to the ever-increasing population growth and hosing need in cities, instead of horizontal growth of cities, it has become necessary to increase green areas and public areas, and to grow vertically with a more balanced planning. In this context, focusing on the vertical growth of cities, as a solution to the problem the ideal of creating 'modular' housing units by using environmentally compatible, sustainable and recyclable materials and prefabrication elements came to the fore in this research. Thus, the a proposal accomodation units in the vertical circulation elements, natural disasters, social isolation and remote working. These innovative, prefabricated (pre-fabricated) sustainable housing units are durable and can be produced more rapidly and practically. As Wall as the possibility to integrating the mobile space setup into the vertically growing urban system with sustainable architectural materials and ICT Technologies can be an alternative solution to the excessive rent prices, the production of non-recyclable meterials, energy efficiency at the urban scale, the management in resource use and the urgent need for shelter in urban areas. This research examines sustainable urban design and the solutions that emerged as a result of the radical changes, innovative perspective and design developments brought by Covid-19 to architectural design. In this context, it has been found that the examples in the World mostly focused on balanced planning to protect the environment and green areas horizontally. However, in this research, with a different approach to the subject than other studies, first of all, as a solution to the problem of horizontal ggrowth of cities and the destruction of natural areas, suggestions of a modular concept that can be rapidly integrated into vertically developing cities in case of an epidemic, earthquake and environmental disasters are presented.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Covid-19, Mimarlık, Mimari tasarım, Sürdürülebilirlik, Mobil mekan, Sürdürülebilir tasarım, TECHNOLOGY, TECHNOLOGY, Architectural design, Sustainability, Mobile place, Sustainable design

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye

Artat, K. (2022). Sürdürülebilir mimarlık ve Covid dönemindeki mimari tasarım yaklaşımlarının irdelenmesi / Examination of sustainable architecture and architectural design approaches in the Covid period. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Maltepe Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, İstanbul.