Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 2778
  • Yayın
    Geçmişten günümüze şekerleme vitrinlerinin değişimi ve tüketim isteğine etkisi
    (Maltepe Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-04) Kılıç Efe, Pınar; Temel, Hamide
    Bu araştırmanın amacı geçmişten günümüze şekerleme vitrinlerinin değişimini ele almak ve şekerleme vitrinlerinin insanlar üzerindeki tüketim isteğine etkisini ortaya koymaktır. Bu amaç çerçevesinde beş bölümde tamamlanan çalışmanın ilk bölümü, giriştir. İkinci bölüm, tüketim kültürü ve tüketici üzerin de etkisi şeklin de hazırlanmış olup burada tüketicinin tanımı, tüketimin psikolojik boyutu, tüketici davranışlarını etkileyen faktörler ve tüketim kültürünün gelişimi, alışveriş ve mağaza kavramları açıklanmıştır. Üçüncü bölüm, vitrin tasarımının tüketim ile ilişkisi, vitrin tasarımı konusunun ele alındığı ve vitrinin tanımı, amacı, gelişim süreci, türleri, vitrin tasarımında kullanılan bileşenler, vitrin ölçüleri ve camları, vitrin düzenlemesinde tasarımın önemi, dördüncü bölümde ise geçmişten günümüze şekerleme vitrinlerinin ele alındığı ve şekerleme vitrinlerinin insanlar üzerindeki etkisinin açıklandığı bölümdür. Beşinci bölüm ise sonuç ve değerlendirmeden oluşmaktadır. Araştırmada konu ile ilişkili kaynaklar taranmış ve bu kaynaklar ışığında literatür bilgilerine yer verilmiştir. Dördüncü bölümde vitrinlerin tüketici üzerindeki etkisini ortaya koymak için Hafız Mustafa Şekerlemeleri, Ali Muhiddin Hacı Bekir Şekerlemeleri ve Şekerci Cafer Erol Şekerlemeleri ile yapılan röportajlardan elde edilen veriler ile ilgili işletmelerin web siteleri ve haber sitelerinden elde edilen veriler kullanılmıştır.
  • Yayın
    Duygu düzenleme güçlüğü, yeme stilleri ve mükemmeliyetçilik özelliklerinin yeme bozukluğu belirtileri ile ilişkisinin incelenmesi
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-03) Kılıç, Nilgün; Arcan, Kuntay
    The aim of the present study was to compare the participants who have and do not have eating disorder symptoms on perfectionist traits, emotion regulation difficulties and eating styles. Additionally, it was aimed to investigate the relationships of eating disorder symptoms with perfectionist traits, emotion regulation difficulties, and the eating styles. The sample of the study was composed of 275 adult participants in Turkey who had weight problem and aged between 18 and 65. The Dutch Eating Behavior Questionnaire (DEBQ) was used to assess the participants’ eating styles, Difficulties in Emotion Regulation Scale (DERS) was used to assess the participants’ emotion regulation difficulties, Short Form of the Revised Almost Perfect Scale (APS-R) was used to assess the participants’ perfectionist traits, and REZZY Eating Disorders Scale was used to assess the participants’ eating disorder symptoms. The data was analyzed by SPSS 16.0 and independent group t-tests, Pearson Correlation and Hierarchical Regression analyses were conducted. The results of the study showed that there were significant differences between participants who had eating disorder symptoms and others who did not, in terms of perfectionist characteristics, level of emotion regulation difficulties and eating styles. On the other hand, it was found that eating disorder symptoms were correlated with body mass index, eating styles, contradiction factor of the perfectionism construct, total score of emotion regulation difficulties and other emotion regulation factors except awareness. Furthermore, the regression analysis has yielded that the symptoms of eating disorders were associated with body mass index, contradiction factor of the maladaptive perfectionism, non- acceptance dimension of emotion regulation difficulties, and external and emotional eating styles. The findings have been discussed in the light of the relevant literature, and the clinical results, limitations of the study as well as suggestions for future studies have also been provided.
  • Yayın
    Uluslararası ticaret, Türkiye – İran ilişkileri ve taşımacılık
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-03) Usta, Bünyamin; Vanlı, Hamit
    Teknoloji her geçen gün ilerlemektedir. Gelişen ve değişen teknolojiye ayak uydurmak güç hale gelmiştir. Değişen bu teknolojiye ayak uyduran ülke ekonomileri ayakta kalabilmektedir. Özellikle gelişen teknolojik faaliyetleri lojistik sektörüne uyarlayan devletler, ekonomide çığır açmaktadır. Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda “Dünyada İlk On Ekonomi İçerisine Girme” planı olduğu bilinmektedir. Türkiye bu hedefe akıllı siyaset, planlı altyapı ve güçlü ticari ilişkilerle ulaşılabilecektir. İran ve Türkiye arasındaki ilişkiler çok eskiye dayanmaktadır. İran, ticari ilişkilerimizin güçlü olduğu sınır komşumuzdur. Aynı zamanda İran ile siyasi birlikteliğe, sosyal ilişkilere, kültürel alışverişlere ve ticari altyapıya sahibiz. İki ülke arasında özellikle enerji alanında anlaşmalar mevcuttur. Dış ticaretimizin önemli bölümünde söz sahibi olan İran ile ilişkilerimiz ilerleyen yıllarda da devam edecektir.
  • Yayın
    Yaşlı bireylerde internet kullanımının yaşam doyumu, algılanan sosyal destek ve umutsuzluk düzeyleri ile ilişkisinin incelenmesi
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Şahin, Burak; Yıldırım, Asiye
    Bu araştırmanın temel amacı internet kullanımının, yaşlıların demografik özellikleri, yaşam doyumu, algıladıkları sosyal destek ve umutsuzluk düzeyleri ile ilişkisinin incelenmesiydi. Bu doğrultuda ilgili literatür çerçevesinde yaşlıların internet kullanımını incelemek amacıyla; internet üzerinden düzenli olarak iletişim kurdukları kişi sayıları, haftalık internet kullanım süreleri, internet üzerinden paylaşımda bulundukları toplam kişi sayısı, kaç yıldır internet kullandıkları, interneti kullanım amaçları ve sosyal paylaşım sitesi tercihleri olmak üzere altı kriter belirlendi. Çalışma 188 katılımcı ile İstanbul ilinde yürütüldü. Bulgular, yaşlılarda internet kullanımına dair çeşitli özelliklerin yaşam doyumu ve algılanan sosyal destek düzeyi ilepozitif yönde, umutsuzluk düzeyleri ile ise negatif yönde ilişkili olduğunu ortaya koydu. Ayrıca çalışmada internet kullanımı ile yaş, eğitim düzeyi, aylık gelir ve yaşanan yer gibi demografik değişkenler arasında ilişki olduğu gözlendi.
  • Yayın
    Yas tepkilerinin algılanan eş desteği, duygusal baskılama ve duygusal tepkisellik ile ilişkilerinin incelenmesi
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Akyıldız, Duygu; Arcan, Kuntay
    Bu çalışmada en az 6 en çok 18 ay önce kan bağı olan bir akrabasını kaybeden kişilerde yas tepkileri ile eş desteği, duygusal tepkisellik ve duygusal baskılamanın ilişkileri incelenmiştir. Çalışmanın örneklemini oluşturan katılımcılar yaşları 25 ile 74 arasında değişen 147 kişiden oluşmaktadır. Çalışmada Demografik Bilgi Formu, Eş Destek Ölçeği, Duygusal Tepkisellik Ölçeği, Courtauld Duygu Kontrol Ölçeği ve Yas Ölçeği’nden oluşan test bataryası kullanılmıştır. Çalışmanın sonunda yas tepkileri, duygusal tepkisellik ve duygusal baskılama puanlarının kadınlarda, algılanan eş desteği puanlarının ise erkeklerde daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca regresyon analizi neticesinde kayba hissedilen yakınlık, duygusal destek ve duygusal tepkiselliğin yas tepkileri ile ilişkili olduğu bulunmuştur.
  • Yayın
    Postpartum depresyon, eş desteği ve duygu düzenleme güçlükleri arasındaki ilişki
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Uçak Duman, Beste; Pur Karabulut, İpek Güzide
    Bu araştırmada postpartum dönemdeki kadınların postpartum depresyon düzeyleri, eşlerinden sağladıkları destek ve duygu düzenleme güçlükleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma örneklemini oluşturan 150 kadın katılımcının verileri analiz edilerek elde edilen bulgulara göre postpartum depresyon düzeyi, duygu düzenleme güçlüklerini yüksek düzeyde yaşayan katılımcılarda yüksek düzeyde, eş desteğinin yüksek derecede sağlandığı katılımcılarda ise düşük seviyede olduğu bulunmuştur. Öte yandan duygu düzenleme güçlüklerinin düşük seviyede görüldüğü katılımcılarda postpartum depresyon düzeyi düşük, eş desteğinin düşük olduğu katılımcılarda ise postpartum depresyon düzeyi yüksek olarak saptanmıştır. Katılımcıların demografik özellikleri bakımından araştırma değişkenleri incelendiğinde, çalışma durumu, daha önce düşük yapma durumu ve annelik rolüne uyumlarına göre postpartum depresyon seviyelerinin farklılık gösterdiği bulunmuştur. Araştırmada veri toplama araçları olarak Kişisel Bilgi Formu, Edinburg Doğum Sonrası Depresyon Ölçeği, Eş Destek Ölçeği, Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği kullanılmıştır.
  • Yayın
    Alternatif haber dili arayışları: Barış gazeteciliği ve hak haberciliği perspektifinden Türkiye'deki Suriyeli mülteci haberleri
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Türkkol, Fatma; Batuş, Gül
    Bu çalışmada anaakım medyanın ekonomi politik yapısını eleştiren, alternatif bir habercilik pratiğini ortaya koymak için yayın yaptıklarını belirten haber portallarının metinleri ile içinde bulundukları ekonomi politik yapıların izini taşıyan anaakım medyanın metinleri yan yana getirilmiştir. Böylece, konusu Suriyeli mülteciler olan haber metinleri üzerinden iki yapının metinleri karşılaştırılmış, anaakım medyanın içeriklerine karşı alternatif bir alanın kurulup kurulamadığı ortaya konmak istenmiştir. Cumhuriyet, Sabah ve Sözcü gazeteleri ile anaakım medyanın habercilik pratiği karşısında alternatif bir alan açmak için yayın yaptıklarını belirten Bianet, Diken ve T24 haber portalları çalışmanın örneğini oluşturmaktadır. Barış gazeteciliği ve hak haberciliği, haberin toplanma ve yazım pratiğinde temel değişiklikler yapılması gerekliliğine dair duyulan ihtiyacın sonucudur. Anaakım medyanın ekonomi politik ilişkileriyle şekillen, etik sınırlarını ve haber değeri kavramını buna göre belirleyen bir yapıya karşı, varoluşsal ve pratik bir karşı çıkıştır. Bu yaklaşımların uygulama alanındaki çıktısı, haber konusu olmaya değer görülmeyen hususlara odaklanabilen, haber kaynağını resmi makamlarla sınırlamayan, olayın bizzat muhataplarını önceleyen, tarafları ilan edip ayrıştırmayan, her türden çözüm önerisini dikkate alan, habere konu olan olayı tarihinden koparmayan ve ana odaklanmayan, sayıları haberin kendisi haline getirmeyen bir haber metni olmalıdır. “Eleştirel Söylem Analizi” yönteminin kullanıldığı çalışmanın sonunda, anaakım medyada yer alan haber metinlerinin, resmi kurumların açıklamalarını temel alan, ırk, cinsiyet, inanç ve sınıf ayrımlarının görüldüğü, hedef gösteren, ayıran, tarafları ilan edip bu anlamsal yapıyı yayan bir anlatıya sahip olduğu görülmüştür. Bunun yanında alternatif habercilik yapmak idealiyle yayın yaptıklarını belirten haber portallarının, barış gazeteciliği ve hak haberciliği konusunda literatüre katkı sağlıyor olsalar da Suriyeli mülteciler hakkında, özellikle iç politikayı ilgilendiren konularda, politik kararlara muhalif olurken alternatif habercilik dillerinden uzaklaştıkları, anaakım medyanın habercilik diline yaklaştıkları görülmektedir.
  • Yayın
    Üniversite gençliğinin alış veriş tercihinde star kullanımın rolü
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Uzunkaya, Ada Rukiye; Eldem Anar, Ülkü İlgi
    Bu çalışma, İstanbul ilindeki bir üniversitede öğrenim gören öğrencilerin reklamlarda ünlü kullanımına ilişkin görüşlerinin tüketici davranışları üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğunun tespiti amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla anket formundan yararlanılmıştır. Araştırmada katılımcıların reklamlarda ünlü kullanımına ilişkin görüşlerini ortaya koyan ifadelerin .82’lik düzeyde bir güvenilirliğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu doğrultuda, İstanbul ilindeki bir üniversitede öğrenim gören 109 üniversite öğrencisi üzerinde anket uygulanmıştır. Uygulama sonucunda elde edilen verilerin çözümlenmesinde, katılımcıların cinsiyetleri ile reklamlarda ünlü kullanımına ilişkin görüşler arasındaki ilişkinin ortaya konması amacıyla Ki-Kare testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, katılımcıların cinsiyetleri ile reklamların etkisinin bağlı olduğu değişkenler, “alışverişte ünlü tavsiyesi.”, “sevilmeyen ünlünün yer aldığı reklama karşı önyargı”, “sevilen ünlünün yer aldığı reklama karşı olumlu yargı.”, reklamlarda hatırlana bilirliği olan öğeler, sevilen ünlülerin yer aldığı reklam filmlerinin hatırlana bilirliği üzerindeki etkisi, “kötü bir imaja sahip ünlülerin oynadığı reklamlara karşı önyargılı olma.”, “çevredekilerin kullanımının reklama konu olan ürünün satın alınmasındaki etkisi.”, katılımcıların sevmediği ünlülerin reklamlarda yer alması karşısında kanalı değiştirme, TV izleme süresi ve reklam mesajını kimin vereceği değişkenleri arasında anlamlı bir ilişki olmadığı görülmüştür.
  • Yayın
    Bir dünya sorunu olarak yoksulluğun etik ve insansal boyutu
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Özkaracalar, Tuğrul; Çotuksöken, Betül
    Çağımızın en önemli dünya sorunlarından biri yoksulluk sorunudur. Yoksulluk doğrudan ya da dolaylı bir biçimde dünyamız ve insanlar için birçok olumsuzluğu beraberinde getiren karmaşık bir sorundur. Öte yandan, empirik veriler dünyamızda yoksulluğun bütün gösterilen çabalara rağmen küresel boyutta derinleştiğini göstermektedir. Böylesine önemli bir dünya sorunun giderek derinleşmesi, bizi yoksullukla mücadelede neyin yanlış yapıldığı sorusuna yöneltmektedir. Bu çalışma temel olarak, yoksullukla mücadelede yoksulluğun hangi boyutuna odaklanmamız ve bununla bağlantılı olarak hangi mücadele yöntemine öncelik vermemiz gerektiği üzerine yoğunlaşmaktadır. Yoksulluk sorununun sahip olduğu birçok boyuttan biri de etik ve insansal boyuttur. Bu dünya sorunu, bir canlı türü olarak insanın olanaklarını gerçekleştirmesine engel olmakta ve dolayısıyla da onu ‘insanlaşma’ sürecinde geride bırakabilmektedir. Bu anlamda yoksulluk sorunu, insanlara zarar verme özelliğiyle bir temel hakların ihlali sorunu olarak karşımıza çıkar. Söz konusu edilen etik ve insansal boyut, yoksulluk çalışmalarında, ağırlıklı olarak ekonomik boyuta öncelik verildiğinden ötürü, ihmal edilmiştir. Yoksulluğun etik açıdan birçok olumsuzluğu beraberinde getiren bir insan hakları sorunu olduğunu görmek yoksullukla mücadelede önceliğe sahip olmalıdır. Bu mücadelede ise, hayırseverlik gibi pozitif sorumlukların ön plana alınması yerine, yoksullara zarar vermemeyi hedefleyen negatif sorumluluklar ön planda bulunmalıdır. Çünkü ancak böyle bir yaklaşım, yoksulluğun giderek derinleşmesine yol açan şartların orta ve uzun vadede değiştirilebilmesini sağlayabilecektir. Söz konusu yaklaşımın başarıya ulaşabilmesi ise etkin öznelerin eylemlerini gerektirmektedir.
  • Yayın
    Çalışan/çalışmayan annelerin ebeveynlik özyeterlilik algıları ile 11-13 yaş çocuklarının algıladığı anne tutumu ve benlik saygısı arasındaki ilişki
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Nebioğulları, Büşra; Çelen, H. Nermin
    Bu araştırmanın amacı, çalışan ve çalışmayan annelerin ebeveyn öz yeterlilikleri ile 11-13 yaş çocuklarının algıladıkları anne tutumu ve benlik saygısı arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Araştırmanın çalışma grubu, İstanbul ili Pendik ilçesinin 5.,6 ve 7.sınıfına giden öğrencilerinden yansız olarak seçilmiş 100 öğrenci ve onların 50’si çalışan ve 50’si çalışmayan anneleri olmak üzere toplam 200 kişiden oluşmaktadır. Araştırmada çocuklar ile ilgili veri toplamak amacıyla kişisel bilgi formu, çocukların algıladıkları anne tutumlarını ölçmek için Annem ve Ben Ölçeği, benlik saygısı düzeylerini belirlemek için Piers Harris Çocuklar için Öz Kavramı Ölçeği kullanılmıştır. Anneler ile ilgili veriler ise, kişisel bilgi formu ve ebeveynliklerine yönelik öz yeterlilik algılarını ölçmek amacıyla Ebeveynliğe Yönelik Tutum Ölçeği-Anne Formu’ndan elde edilmiştir. Elde edilen veriler, ikili karşılaştırmalar için t-testi; çoklu karşılaştırmalar için varyans analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Ayrıca değişkenlerin yordama düzeyini belirlemek için regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, çocukların benlik saygıları, cinsiyetleri, annelerinin çalışma durumu ve eğitim düzeylerinden etkilenmezken, annelerinin ebeveynliklerine yönelik öz yeterlilikleri ve çocuklarına sevgi, şefkat ve tutarlı disiplin ile yaklaşmaları anlamına gelen tepkisellik anne tutumundan büyük oranda etkilenmektedir. Çalışmayan anneler çalışan annelere, eğitim düzeyi yüksek annelerde eğitim düzeyi düşük annelere göre çocuklarından daha fazla davranış beklentisi içinde olmaktadır. Ayrıca, annelerin çalışma durumundan bağımsız olarak, annelerin ebeveynlik öz yeterlilik algıları ve çocukların algıladıkları anne tutumları çocukların benlik saygısını pozitif yönde yordamaktadır. Elde edilen bu bulgular doğrultusunda sonuçlar literatür ile birlikte tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur.
  • Yayın
    Fazla kilolu ve obez bireylerde beden algısı, benlik saygısı ve algılanan sosyal desteğin yaşam doyumuyla ilişkisinin incelenmesi
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Akman, Gülfer; Çuhadaroğlu, Alper
    Bu araştırma fazla kilolu ve obez bireylerde beden algısı, benlik saygısı ve algılanan sosyal desteğin yaşam doyumuyla ilişkisinin ortaya konması amacıyla yürütülmüştür. Çalışma grubunu İstanbul ilinde yaşayan, 19-54 yaş arası fazla kilolu ve obez olan, 55 erkek ve 45 kadın olmak üzere toplam 100 katılımcı oluşturmuştur. Veri toplama araçları olarak Kişisel Bilgi Formu, Benlik Saygısı Ölçeği, Vücut Algısı Ölçeği, Algılanan Sosyal Destek Ölçeği ve Yaşam Doyumu Ölçeği kullanılmıştır. Analiz sonuçları, fazla kilolu ve obez bireylerde benlik saygısı ve beden algısının yaşam doyumu düzeyinin önemli bir yordayıcısı olduğunu, benlik saygısı ve beden algısı arttıkça yaşam doyumunun da arttığını göstermektedir. Ayrıca algılanan sosyal destek ile yaşam doyumu arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur. Sonuçlar cinsiyetin, eğitim düzeyinin, medeni durumun benlik saygısı, beden algısı, algılanan sosyal destek ve yaşam doyumunu etkilemediğini göstermektedir. Elde edilen sonuçlar alanyazın ışığında tartışılmıştır.
  • Yayın
    Market markalı ürünlerin pazarlanmasında pazarlama iletişiminin önemi ve bir araştırma
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Kasapoğlu, Köksal; Gülay, İhsan
    Günümüzde pazarlama anlayışı ve uygulaması pazarlamanın 4P’si olarak adlandırılan ürün (product), fiyat (price), dağıtım/yer (place) ve tutundurma (Promotıon) faaliyetleri olarak adlandırılan dört ana pazarlama bileşeni vasıtasıyla yapılmaktadır. Firmaların varlıklarını sürdürebilmeleri faaliyetlerini karla neticelendirmelerine bu da pazarlama iletişiminin gereklerini yerine getirmelerine ve marka değeri yaratmalarına bağlıdır . Türkiye’de çay sektöründe faaliyet gösteren kamu kuruluşu olan ÇAYKUR ve bunun haricinde 205 özel sektör imalatçı firmasının son yıllardaki faaliyet sonuçları önemli düzeyde zararla sonuçlanırken imalatçı olmayan perakendeci firmaların ucuz fiyattan market markalı çay satış payları giderek artmaktadır. Bu araştırmada veri toplama aracı olarak 39 ifadeden oluşan özgün ölçme aracı ile 205 özel sektör çay imalatçı firmasından 59’una anket uygulanmış ve elde edilen sonuçlar yorumlanmıştır. Sonuç olarak, özel sektör çay imalatçısı firmaların market markalı ürün üreten/satan perakendeci firmalara dökme çay satış oranları ile pazarlama iletişimi faaliyetleri arasında negatif bir ilişki bulunduğu, kar eden imalatçı işletmelerin zarar eden işletmelerden pazarlama iletişimi uygulamalarını daha fazla gerçekleştirdikleri, özel sektör çay imalatçı firmaların önemli bir kısmının pazarlama iletişimi programını yeterince uygulamadıkları, ürettikleri kuru çayın önemli bir miktarını kendi markalı çay üretimine kullanmayıp market markalı çay üreten perakendeci firmalara sattıkları, çay imalatçısı firmalar kendi üretici markalarına daha çok yatırım yaptıkları takdirde perakendeci firmaların gerçekleştirdiği market markalı çay ürün satış miktarının da buna paralel olarak azalacağı gibi önemli tespitler yapılmıştır.
  • Yayın
    Kagir ve ahşap yapılarda restorasyon maliyeti: Kırşehir Çarşı Camii ve Göztepe’de ahşap konut örneği
    (Maltepe Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-02) Sarızeybek, Nefise; Büyükdığan, İlter
    Restorasyon uygulamalarında, hasarın doğru teşhis edilmesi ve buna yönelik tedavi yöntemlerinin saptanması, onarımın ne kadara mal edileceği hakkında temel verileri oluşturur. Bir maliyet keşfinin doğru ve güvenilir olması bu iki veri arasındaki ilişkinin doğruluğuna bağlıdır. Uygulama aşamasına geçildiğinde, önceden fark edilmeyen bir hasar ile karşılaşılması durumunda, ek bir maliyet söz konusu olacaktır ve uygulamaya başlamadan önce kağıt üzerinde yapılan onarım maliyet keşfi hata verecektir. Yani ilk başta belirlenen bütçe ile işin bitiminde ödenen bedel arasında farklar çıkacaktır. İşte tam da bu noktada bu çalışma, restorasyon uygulamaları öncesi, proje üzerinden hazırlanan onarım keşif bedelinin, uygulama sırasında karşılaşılacak öngörülemeyen hasarların olması durumunda gerçeği yansıtmayacağı, öngörülemeyen hasarların öngörülemeyen maliyet yaratacağı hipotezinden yola çıkarak yapılmıştır. “Uygulama sırasında karşılaşılabilecek, öngörülemeyen hasarlar nelerdir ?” sorusuna bu tez kapsamında yanıt aranmaya çalışılmış, kagir ve ahşap yapılarda oluşabilecek hasarlar özetlenmiş ve konu, iki örnek yapı üzerinden irdelenmiştir.. Bunlardan ilki, Kırşehir’in merkezinde, Çarşı Semti, Kuşdili Mahallesi’nde bulunan Çarşı Camii’dir. Cami, kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üst tavan örtüsü ahşap tütekli örtüdür. İkinci örnek ise İstanbul ili, Kadıköy ilçesi, Göztepe Mahallesi’nde bulunan dört katlı bir konuttur. Zemin katı moloz taş duvar olan yapının, diğer katları tamamıyla ahşap iskeletlidir. Özgün yapısını büyük ölçüde korusa da, zamanla niteliksiz ekler almıştır. Hasarları teşhis edilmiş bu iki yapının, müdahale yöntemleri incelenmiş ve rölöve çizimleri ile restorasyon projeleri üzerinden malzeme ve malzeme miktarları belirlenerek, onarım bedeli tespit edilmeye çalışılmıştır. Teze esas konu olan, maliyet keşfi hazırlanırken, keşif tablosuna eklenemeyecek ve akibeti onarım sırasında belli olacak uygulamalar ayrıntılarıyla belirtilmiştir. Sonuç olarak bakıldığında iki yapıda da uygulama sırasında çıkabilecek hasarlar, öngörülemeyen maliyet oluşturabilecektir.
  • Yayın
    Farklı yaş grubunda ilkokula başlamış 5. sınıf öğrencilerinin benlik saygıları ile akademik motivasyonları arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Toplu, Gözdem; Doğan, Handan
    Motivasyon, insanların başarılarını artıran faktörlerin başında gelmektedir. Farklı yaş gruplarında ilkokula başlayan 5. sınıf öğrencilerinin benlik saygıları ile akademik motivasyonları arasındaki ilişkiyi incelemek çalışmanın amacı olarak belirlenmiştir. 200 öğrencinin katılımının sağlandığı araştırma sonuçlarına göre benlik saygısı akademik motivasyonu etkilemekte, benlik saygısı düzeyi arttıkça akademik motivasyon düzeyi artmaktadır. İstanbul ili Maltepe ilçesinde öğrenim gören 200 öğrencinin ve ebeveynlerinin verdiği yanıtlar bu çalışmanın sınırlıklarını meydana getirmektedir.
  • Yayın
    "Yolcu" filmi bağlamında sinemada "yol" ve "yolcu"
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Aslan, Hayal; Özakgün, Kaya
    Metafor kullanmak, ifade edilenin akılda kalıcı olmasını sağlar. Metaforlar ne kadar akılda kalır ve ne kadar hislere hitap edici olursa, o kadar etkili olur. Felsefe tarihi içerisinde, felsefeyi bulanık, manasız, belirsiz ve de karanlık söylemlerden kurtararak, açık ve de ne so?yledig?i anlas?ılan yapıcı bir yo?ntem ile ortaya koyabilmek amacıyla metaforik ifadeler kullanılmıştır. Bir kavramı başka bir kavrama göre anlamlandırmak, kavramları daha vurgulayıcı olarak ifade etmek, gündelik hayata anlam verebilmek metafor sayesinde gerçekleşmektedir. Avrupa’da, “yol ve yolculuk” temasının üstüne birden fazla teorik söylem oluşturulmuştur. Du?s?u?nce tarihimiz boyunca bir “ko?k metafor” olarak görülen “yolda olmak” olgusu, gerçeği bilmek amacıyla arayarak ve c?aba göstererek yolda olmaktır. Kişinin kendisine ve dışarıya yapmış olduğu seyahatler Türk ve Dünya edebiyatının başlıca temalarından birisidir. “Sinema”, hem görüntü hem de diyaloglarda olsun, metaforun en fazla kullanılmış oldug?u kitle iletis?im araçlarından biri olarak görülmektedir. Yol, bireyin kendinisini özgür sayabileceği biricik mekandır. Bu anlamda ‘‘Yol ve yolculuk’’ teması özgürlük vurgusu bağlamında Türk ve Dünya sinemasında da sık sık kullanılmıştır. Bazı yolculuk kahramanlarının da daha derin, daha felsesi arayışları bulunmaktadır. Teknolojinin oldukça hızlı olan gelişimi yaşamımızda pek çok yeniliği de beraberinde getirmektedir. Ancak bu yenilikler bireyin varolan özgürlüğünü ne derece etkilemektedir? Kaybolmaktan korkmalı mıdır insan? Yoksa her kaybolma bir yeni keşif midir?
  • Yayın
    Üniversite öğrencilerinin utanç ve suçluluk duygularına yatkınlıkları ile sosyal anksiyete arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Kılınçer, Muhammed Salih; Barut, Yaşar
    Bu araştırma, üniversite öğrencilerinin utanç ve suçluluk duygularına yatkınlıkları ile sosyal anksiyete arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Yapılan literatür taramaları ve analizleri sonucunda araştırmanın psikoloji alanına akademik katkı sunması beklenmektedir. Gelişim psikolojisi kuramcılarına göre utanç ve suçluluk duyguları erken çocukluk dönemi ile ilişkilidir. Araştırmada literatür taraması için çocukluk dönemi merkez alınmıştır. Genellenmek istenen evrenin içerisinden planlanmış rastlantısallık ile seçilen 317 üniversite öğrencisi çalışma grubunu oluşturmaktadır. Örneklemi oluşturan İstanbul ili Maltepe ilçesinde bulunan T.C. Maltepe Üniversitesinde öğrenim gören öğrencilere dersleri sırasında ulaşılarak ölçekler uygulanmıştır. 18-25 yaş arası üniversite öğrencilerinin oluşturduğu çalışma grubuna kişisel form, sosyal anksiyete ve suçluluk-utanç ölçekleri uygulanmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin 164’ü kadın, 153’ü erkektir. Araştırmada analiz ve testler %95 güven aralığı ve %,05 hata payı ile analiz edilmiştir. Araştırmanın veri toplama süresi Mart 2018-Nisan 2018 tarihleri arasındadır. Elde edilen veriler Spss 20 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmaya katılan kadın ve erkek gruplar arasında sosyal anksiyete ölçeği puanı ortalamalar açısından (Kadın X=55, erkek X=54) P>.05 düzeyinde anlamlı bir fark saptanamamıştır. Araştırmaya katılan kadın ve erkek gruplar arasında suçluluk ve utanç ölçeği puanı ortalamalar açısından (kadın X=66, erkek X=64) P<.05 düzeyinde anlamlı fark saptanmıştır. Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin yaş grupları ve suçluluk ve utanç ölçeği puanları arasında P>.05 düzeyinde (P= 0.262) anlamlı farklılık bulunmamaktadır. Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin yaş grupları ve sosyal anksiyete ölçeği puanları arasında P<.05 düzeyinde (P= 0.021) anlamlı farklılık bulunmaktadır. Post hoc analizi sonucunda 17-18 yaşında( 17-18 X=52) olan üniversite öğrencilerinin, 23-24 yaşında ( 23-24 X=57) olan üniversite öğrencilerinden sosyal anksiyete açısından anlamlı şekilde farklı olduğu bulgulanmıştır. 19-20 yaşında( 19-20 X=52) olan üniversite öğrencilerinin, 23-24 yaşında ( 23-24 X=57) olan üniversite öğrencilerinden sosyal anksiyete açısından anlamlı şekilde farklı olduğu bulgulanmıştır. Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin suçluluk ve utanç ölçeği puanlarıyla sosyal anksiyete ölçeği puanları arasında pozitif yönde anlamlı ilişki saptanmıştır (r=0.217, p<0.01). Suçluluk ve utanç durumlarının bir işte çalışan ve çalışmayan üniversite öğrencileri arasında ortalamalar açısından (Çalışan X=62, Çalışmayan X=69) P<.05 düzeyinde anlamlı bir fark saptanmıştır.
  • Yayın
    Sosyal medyada marka iletişimi
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-01) Can, Tuğba; Çiçek, Meltem
    Gelişen teknoloji ile birlikte ülkelerdeki gelişmişlik seviyesi de artmaya başlamıştır. Günümüzde artık değişik kültürlere sahip milyonlarca insan yaşamaktadır. Kurumların, geniş coğrafyada satış yapması ve markalarını daha geniş kitlelere duyurulması için sosyal platformlarda yer almaktadır. Teknoloji ile birlikte gelen yenilikler markalar arasında rekabetin hızla artmasına ve geleneksel pazarlama faaliyetlerinde değişiklere sebep olmuştur. Kurumlar geleneksel pazarlama aracından olan ağızdan ağıza pazarlamanın etkisini sosyal ortamda devam ettirmek istemişler ve sosyal medya araçları, kurumların her şeye daha hızlı, daha kolay ve daha çabuk ulaşmasını sağlamıştır. Artık yeni gündemler, yeni markalar, yeni ürünler sosyal medya araçlarıyla (instagram, bloggers, YouTube, facebook, markaların çevrimiçi satış siteleri gibi) birlikte tüketiciye daha çabuk ulaştırılmaktadır.
  • Yayın
    Eğitim-öğretim sistemine Bourdieu’cu bakış: Lise öğrencilerinin sınava hazırlık sürecinde ailelerin meslek seçimlerindeki rolü, İstanbul örneği
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-02) Omurtak, Gamze; Oktik, Nurgün
    Bu tez, sosyolojinin konularının arasında yer alan eğitim konusuna ailelerin yaklaşımları ve meslek seçimlerinde etkileri üzerine yapılmıştır. Farklı sosyal, kültürel ve ekonomik yapılara sahip olan ailelerin çocuklarının meslek seçimlerindeki rollerini ve bu rollerdeki farklılıkları Bourdieu'nun sermayeleri açısından incelenerek karşılaştırma yapılmıştır. Ailelerin, eğitim-öğretim sistemine bakış açılarını, mesleki yönelimlerini, bu yönelimler karşısında geliştirdikleri düşünce ve davranışların arasındaki farkların üzerinde durulmuştur. Özellikle ailelerle, eğitim-öğretime dair bilgileri, çocuklarının yeteneklerinin farkındalıkları, okul bilgilendirmelerine karşı tutumları, meslek seçimleri ve çocuklarını yönlendirirken nelere dikkat ettikleri üzerinde çalışılmıştır. Gelir düzeyleri farklılık gösteren ailelerin eğitime karşı duydukları güveni ve eğitimden beklentileri konusunun üzerinde durulmuştur. Bu tez nitel bir araştırma örneğidir. Derinlemesine görüşme tekniği kullanılmış, hazırlanan sorular görüşülen kişilere sorulmuştur. Araştırma 16-30 yaş arası -lisede okuyan ve meslek seçimini tamamlamış- çocukları olan ailelerle yüz yüz görüşülerek yapılmıştır. Çalışmanın temelini oluşturan soru, “Ekonomide gerçekleşen değişimler, eğitimöğretim politikilarını etkilerken, dengesizleşen gelir durumu gençlerin hangi okula gideceklerini, mesleki yönelimlerini, gelecek planlarını ve bu süreci ailelerinin nasıl yönlendirdiği?” olmaktadır. Çalışmada ilk olarak Bourdieu'nun kavramları üzerinde durulmuş, Bourdieu'nun eğitime bakış açısı üzerine bilgiler verilmiştir. Devamında, eğitim sistemi, sınav sistemi, sınava hazırlanan öğrenciler, meslek seçimi, aile ve çocuk yetiştirme, aile yapısı, Türkiye’de aile yapısı kavramları açıklanmıştır. Bu kavramlarla birlikte araştırmanın amacı, konusu ve yöntemi sırasıyla verilmiş, bulgular açıklanmış, sonuçlar karşılaştırmalı olarak tartışılmıştır.
  • Yayın
    Shearlet dönüşümü kullanılarak gerçek zamanlı kumaş hatası tespiti
    (Maltepe Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019-01) Bağırgan, Muhammet; Tüysüz, Mehmet Ali Aksoy
    Tekstil sektörünün ara mamul maddesi olan kumaşlar, farklı üretim teknikleri ile elde edilen ve temeli elyaf olan ürünlerdir. Bu ürünler yapılarına göre üç temel grupta toplanır. Bunlar, Dokunmamış Kumaşlar, Dokuma Kumaşlar ve Örme Kumaşlardır. Tekstil sektöründe kumaş üretimindeki payı, üretim çeşitliliği ve kullanma alanı gözönüne alındığında en geniş kumaş sınıfını oluşturan dokuma kumaşlar, atkı ve çözgü ipliği denilen iki paralel iplik dizisinin birbiriyle dik olarak kesişmesi sonucu oluşan bağlantıların oluşturduğu örgülerdir. Bu kumaşların elde edilmesi yani üretiminin yapılması aşamasında yaşanan çeşitli olumsuzluklar kumaşta hiç istenmeyen hataların oluşmasına yol açmaktadır. Dokuma teknolojisinde yaşanan gelişmeler sayesinde oluşabilecek bazı kumaş hatalarının tamamen ortadan kaldırılması ya da önlenebilmesi mümkün olsa da günümüzde hala kumaş üretimi esnasında hatalar oluşmaktadır. Bu oluşan hatalar kumaş dokuma sanayisi için çoğu zaman dikkat çeken maliyetlere yol açmaktadır. Bu sebeple kumaş hata kontrollerinin daha etkin ve hızlı yapılabilmesi adına görüntü işleme ve analiz tekniklerinin temel alındığı kumaş hatası tespit sistemlerinin geliştirilmesine yönelik çeşitli çalışmalar yapılmış ve yapılmaktadır. Bu tez çalışmasında görüntü işleme tekniklerinden faydalanılarak dokuma kumaş üzerinde gerçek zamanlı hata tespiti yapabilecek bir sistem (Kumaş Kontrol Sistemi ve Kumaş Hatası Tespit Yazılımı) geliştirilmiştir. Bu sistem yüksek çözünürlüklü kamera vasıtası ile anlık kaydedilen dokuma kumaş görüntüleri üzerinde görüntü işleme tekniklerinden Shearlet dönüşümü öznitelik çıkarma yöntemi kullanılarak gerçek zamanlı dokuma kumaş hata kontrolünün yapılmasını sağlayan düzenekten oluşmaktadır. Oluşturulan bu düzenekle yapılan gerçek zamanlı hata tespit çalışmalarında bilindik kumaş hatası türlerinden çözgü kopuğu (kaçığı), atkı kopuğu (kaçığı), delik, yırtık ve leke (makine yağı) hatalarının başarılı bir şekilde tespiti yapılmıştır.
  • Yayın
    Türkiye’de genç işsizlik sorunu ve bu sorunun çözümüne yönelik istihdam politikaları
    (Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019-01) Akgün, Mehtap; Han, Ergül
    Ekonomik büyüme bir ülkede ki sermaye birikimi, teknoloji, nüfus ve dolayısıyla işgücündeki artışı ifade etmektedir. Önemli olan nokta, ekonomik büyümenin devamının sağlanması, sürdürülebilir olmasıdır. Sürdürülebilir büyüme, ekonomi de uzun vadeli büyümeye işaret etmekte ve iki ana temele dayanmaktadır. Bunlar; üretim kaynaklarının miktarının artması yanısıra verimlilik ve kalitede iyileşmenin sağlanmasıdır. İşsizlik ve genel işsizlikten daha fazla oranda görülen genç işsizlik ekonominin başta gelen sorunudur. Çalışmada işsizlik, istihdam temelinde genç işizlik nedenleri ve sonuçları incelenmeye çalışılacaktır.