Medeniyetin ortak paydasında insan olmak: Yeni bir bilimsel algı çerçevesi

dc.contributor.authorKarasar, Niyazi
dc.date.accessioned2024-07-12T20:52:20Z
dc.date.available2024-07-12T20:52:20Z
dc.date.issued2013en_US
dc.departmentFakülteler,İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, İşletme Bölümüen_US
dc.description.abstract“Nasıl bir insan” sorusu, insanlık tarihi kadar eskidir; verilen cevaplar ise öznel ve muhteliftir. Herkes, kendi “beğenisine” uygun insan tipi arayışı içindedir. Bu durum, bir arada yaşamak isteyenlerin “ortak algı” oluşturmada dikkate almak zorunda oldukları bir olgudur. Geleneksel toplumlarda hayat nispeten durağandı; algılanan problemler ve çözümleri de yereldi; hemen her şey yakın çevrenin gelenek ve görenekleri içinde çözülebiliyordu; yeni nesillerin bunları “emsal” alması yeterliydi. Problem ve çözümlerdeki yerellik, kaçınılmaz olarak, farklı insan tiplerine yol açsa da, bu durum günlük hayatta fazla rahatsızlık yaratmıyordu. Ulaşım ve haberleşmenin baş döndürücü bir hızla ilerlediği; insanlar arası etkileşimin çoğalıp yoğunlaştığı; yerel, bölgesel, ulusal ve uluslar arası birlikteliklerin yaygınlaştığı; kalabalıklar halinde birlikte yaşama sözleşmelerinin adeta zorunluluk olduğu bir dünyada “nasıl bir insan” sorusuna verilebilecek cevap da karmaşıklaşmıştır. Ortak ölçütlü algı ve uygulamalara ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, bütün insanlığın birikimli ürünü olarak, tarihten süzülüp gelen ve insanlığı barış ve refah içinde birlikte yaşatmayı hedefleyen bir “medeniyet” algısı ve bunun gerektirdiği bir insan tipinden söz etmekte yarar vardır. Böylesi bir insan olmanın en ayırıcı özelliği, galiba, hayatı bir bütün halinde kuşatan “algısal irade kaynakları” üzerine inşa edilmiş bütüncül bir bilimsel algı çerçevesine sahip olmaktır. Bu yeterliklere sahip olmaya, adeta “kurucu ortak” anlamında, “medeniyetin ortak paydasında insan olmak” da denilebilir. Ne var ki, özellikle kendini nesnel dünya ile sınırlı hisseden “pozitivist felsefe” üzerinden yapılan eleştirilerle gündeme taşınan bilimsel ve dini olgu, bulgu, kabul ve telkinlere rağmen, henüz bu yönde bütüncül bir algı çerçevesi geliştirilip hayata yansıtılabilmiş değildir. Doğuştan “problem çözme” yeterliğine sahip olan insanın arzu edilen bu yetkinliğe nasıl ulaştırılacağı ve bunda eğitim sisteminin muhtemel rolünün ne olacağı önemle tartışılması gereken konulardır. Burada böyle bir varsayımla hareket edilerek, çözümün muhtemel ipuçları olabileceği umulan düşünme gıdaları üretilmeye çalışılmıştır.en_US
dc.identifier.citationKarasar, N. (2013). Medeniyetin ortak paydasında insan olmak: Yeni bir bilimsel algı çerçevesi. Ekonomik, Toplumsal ve Siyasi Analiz Dergisi. s. 9-40.en_US
dc.identifier.endpage40en_US
dc.identifier.issue2en_US
dc.identifier.startpage9en_US
dc.identifier.urihttp://analiz.maltepe.edu.tr/2013ii-2-sayi
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.12415/2545
dc.institutionauthorKarasar, Niyazi
dc.language.isotren_US
dc.publisherMaltepe Üniversitesien_US
dc.relation.ispartofEkonomik, Toplumsal ve Siyasi Analiz Dergisien_US
dc.relation.publicationcategoryUlusal Editör Denetimli Degide Makaleen_US
dc.rightsCC0 1.0 Universal*
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.rights.urihttp://creativecommons.org/publicdomain/zero/1.0/*
dc.snmzKY00743
dc.titleMedeniyetin ortak paydasında insan olmak: Yeni bir bilimsel algı çerçevesien_US
dc.typeArticle
dspace.entity.typePublication

Dosyalar