Yazar "Haliloğlu, Berna" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 39
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Yayın 10 haftalıktan önceki istemli gebelik sonlandırılmasında kullanılan manuel vakum aspirasyonundan önce 400 ?g oral ve vaginal misoprostolün karşılaştırılması(Maltepe Üniversitesi, 2012) İlter, Erdin; Çelik, Aygen; Gündüz, Tonguç; Haliloğlu, Berna; Küçükaşçı, Meryem; Benhabib, Moşe; Bozkurt, Serpil; Özekici, ÜmitAmaç: Bu çalışmanın amacı 10 haftadan küçük gebeliklerin terminasyonu için kullanılan cerrahi evakuasyonun 3 ve 6 saat öncesi kullanılan 400 ?g oral ve vaginal misoprostolün etkinliği ve tolerabilitesinin karşılaştırılması Gereç ve Yöntemler: Kliniğimizde en sık kullanılan 4 misoprostol rejiminin kullanıldığı 210 hasta retrospektif olarak değerlendirildi; Evakuasyondan 3 saat önce oral 400 ?g (O3), 6 saat önce oral 400 ?g (O6), 3 saat önce ovaginal 400 ?g (V3), 6 saat önce vaginal 400 ?g (V6). Bulgular: Dozajına, kullanım yoluna ve zamanlamasına bakılmaksızın misoprostolün servikal dilatasyon üzerine belirgin etkisi vardır. Dilatasyon ihtiyacı kontrol grubuna kıyasla tüm misoprostol gruplarında belirgin olarak azdır. Diğer dört gruba kıyasla kontrol grubunda %5.8 oranla aşırı miktarda kan kaybı izlenmiştir. Postoperatif inceleme, hematocrit düşüşü, endometrial kalınlık ve analjezik ihtiyacı tüm gruplarda benzer bulunmuştur. Preoperatif VAS skorları O6 ve V6 gruplarında yüksekti. En sık görünen yan etki bulantı olup, özellikle oral (O3, O6) gruplarda belirgindi. Sonuç: Analiz 10 haftalık ve öncesi gebeliğin istemli sonlandırılmasından 3 saat önce alınan 400 ?g vaginal misoprostolün ideal kullanım yolu ve dozajı olarak göstermektedir.Yayın 28-34. Gastasyonel haftadaki ağır preeklamptik anne inflantlarının neonatal prognozları(Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi, 2005) Haliloğlu, Berna; Şahin, Figen Kır; Demirbaşoğlu, Sema; Bozoklu, Özlem; Haliloğlu, Berna; Peker, Hakan28-34. gestasyonel haftalarda ağır preeklampik annelere normotansif annelerden doğan infantların neonatal prognozlarının karşılaştırılması.Yayın Abdominal surgical approach to a case of complete cervical and partial vaginal agenesis(National Library of Medicine, 2005) Gürbüz, Ayşe; Karateke, Ateş; Haliloğlu, BernaObjective: To construct a uterovaginal canal in a patient with a complete cervical agenesis and partial vaginal agenesis. Design: Case report. Setting: Zeynep Kamil Women's and Children Hospital. Patient(s): A 15-year-old woman presented with lower abdominal pain. On examination, partial vaginal agenesis with a 4-cm vagina was noted. A pelvic ultrasonography revealed hematometra and the absence of a cervix. Intervention(s): Surgical therapy included creation of an ostium by making 1.5-cm midline vertical hysterotomy incision, trimming away the fibrous tissue at the distal portion of uterus, and attaching the proximal end of the vagina to the uterus by the abdominal route. A stent was left in place for 2 weeks. Main outcome measure(s): Pelvic ultrasonography and clinical follow-up evaluation. Result(s): Regular menstrual periods were observed for 6 months beginning at the first month. The follow-up pelvic ultrasonography was normal. Conclusion(s): Cervicoplasty attaching the mucosal lining of the endometrium to that of the vagina permits the creation of a patent cervical canal with short stenting time.Yayın Anormal uterine kanamalı hastalarda pipelle ile endometrial örneklemenin etkinliği(Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları EAH, 2009) İlter, Erdin; Haliloğlu, Berna; Çelik, Aygen; Temelli Akın, Figen; Özden, SelçukJinekoloji'de çok sık görülen anormal uterine kanamalar jinekoloji polikliniklerine çeşitli sebeplerle başvuran hastaların %20'sini oluşturmaktadır. Endometrium biopsisi için kullanılan teknikler arasında en yaygın uygulama alanı bulmuş olanı sevikal dilatasyon ve endometriumun full küretajdir. Günümüzde daha basit, hızlı, ucuz, güvenilir metodlar bulunmuştur. Bunlardan en dikkat çekeni Pipelle ile endometrial örneklemedir.Yayın Anterior lokalizasyonlu kistik higroma(Maltepe Üniversitesi, 2012) Çelik, Aygen; İlter, Erdin; Haliloğlu, Berna; Gündüz, Tonguç; Ulu, İpek; Bozkurt, Serpil; Özekici, ÜmitKistik higroma fetal dönemde %80 posterior servikal bölgede görülen kromozomal anomalilerle birlikteliği olan yapısal konjenital anomalidir. Bu yazıda anterior lokalizasyon gösteren normal karyotipli kistik higroma olgusu sunulmaktadır. 32 yaşında multigravid hastanın ikinci gebeliğinin 17. haftasında anterior çene kitlesi olan erkek fetus tespit edildi. Normal karyotipi olan fetus postpartum solonumu tıkayan kistik higroma nedeniyle başka merkezde sklerozan terapi aldı.. Şu anda 15 aylık olan fetusun tek gözde körlük dışında nörolojik gelişimi 3 ay geriden gelmektedir. Kistik higroması olan fetuslar normal karyotipte olsa bile olumsuz perinatl sonuçları olan bir durumdur. Bu yüzden antenatal boyun kitlesi tanısı alan fetuslarda karyotipleme normal olsa bile kistik higroma ve olumsuz perinatal sonuçlar akılda tutulmalıdır.Yayın A case of microglandular adenocarcinoma of the endometrium(National Library of Medicine, 2005) Karateke, Ateş; Haliloğlu, Berna; Atay, Vedat; Gürbüz, Ayşe; Kir, GözdeBackground: Microglandular adenocarcinoma is a rare type of endometrium carcinoma and had some potential diagnostic problems with difficulties in discriminating from some malign and benign lesions of cervix. Case report: A 70-year-old woman misdiagnosed as cervical adenocarcinoma was referred to our clinic, and the lesion was ultimately evaluated as microglandular adenocarcinoma in repeat of endometrial curettage specimen. Postoperatively, histopathologic examination of specimen revealed grade 1 microglandular adenocarcinoma. To our best knowledge, this is the twelfth case of uterine carcinoma simulating microglandular hyperplasia in the literature. Conclusion: Because microglandular adenocarcinoma can be confused with benign lesions like microglandular hyperplasia and malignant lesions of cervix, we aim to discuss the clinical, demographic and immunohistochemical characteristics of the patients with microglandular adenocarcinoma useful in differential diagnosis.Yayın Comparison of TVT and TVT-O in patients with stress urinary incontinence: short-term cure rates and factors influencing the outcome. A prospective randomised study(Wiley, 2009) Karateke, Ateş; Haliloğlu, Berna; Cam, Çetin; Sakallı, MustafaBackground: Recently, mid?urethral slings have been commonly used in treatment of patients with stress urinary incontinence (SUI). Aims: To investigate tension?free vaginal tape (TVT) and tension?free obturator tape (TVT?O) for surgical treatment of SUI for cure rates (primary endpoint), complications and factors influencing cure rate (secondary endpoints). Methods: One?hundred and sixty?four patients were included in the study (n = 81 for TVT, n = 83 for TVT?O). The cure rates, complications, preoperative and postoperative urodynamic evaluation, Q?tip test, the Turkish version of Incontinence Impact Questionnaire (IIQ?7) and Urogenital Distress Inventory (UDI?6) scores were recorded. At three and 12 months, the patients were evaluated regarding outcome measures. Results: The cure rates were similar in TVT and TVT?O groups, 88.9% versus 86.7% respectively. Mean operative time was significantly shorter in TVT?O group (P = 0.001). The cure rate was significantly higher in both groups in patients with urethral hypermobility when compared with those with no hypermobility (P = 0.001). Conclusions: The TVT and TVT?O procedures appear to be equally effective for the treatment of SUI. Also, urethral hypermobility seems to be a factor influencing cure rate of mid?urethral slings.Yayın Diabetes mellitus ve obezitenin postmenopozal dönemdeki kadınlardaki pelvik organ prolapsusu üzerine etkileri(Maltepe Üniversitesi, 2011) Çoksüer, Hakan; Haliloğlu, Berna; Ercan, Mutlu; Köse, Murat; Keskin, Uğur; Alanbay, İbrahim; Karaşahin, Emre; Kabaca, Canan; Karateke, AteşAmaç: Diabetes mellitus ve obezitenin postmenopozal dönemdeki kadınlarda pelvik organ prolapsusuna(POP) olan etkilerini değerlendirmeyi amaçladık. Yöntemler: 49-79 yaşları arasındaki POP bulunan 104 kadın grup I(non-diabetik ve non-obez) grup II(non-obez ve diabetik) grup III(obez ve non-diabetik) ve grup IV(obez ve diabetik) olmak üzere 4 gruba ayrılmıştır. Her bir grupta POP-Q (POP-Q) sistemi kullanılarak uterin prolapsus, sistosel ve rektosel varlığı değerlendirildi. Bulgular: Sağlıklı kadınlarla karşılaştırıldığında obezitenin ve diabetes mellitusun(DM) sistosel, rektosel ve uterin prolapsus progresyonuyla ilişkili olduğu saptanmıştır(p<0.001). Obezite olan gruplardaki uterin prolapsus evresi diyabetik gruplardan belirgin olarak daha ileri bulunmuştur( p<0.001). Sonuç: Obezite ve DM; POP için risk faktörü olarak görülmektedir. Obezite, uterin prolapsusu DM'den daha fazla etkilemektedir ve modifiye edilebilir bir risk faktörüdür. Dolayısıyla yeni tedavi stratejilerinin geliştirilmesi önem arz etmektedir.Yayın Doğal ve cerrahi menopoz olgularındaki hormonal değişimin kemik döngüsüne etkisi(Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları EAH, 2008) Haliloğlu, Berna; Aksungur, Fehime Benli; Çelik, Aygen; İlter, Erdin; Temelli Akın, Figen; Özekici, ÜmitHem doğal hem de cerrahi menopozda özellikle östrojen eksikliğine bağlı olarak kemik döngüsü değişmekte ve osteoporoz olasılığı artmaktadır. Bu çalışmada doğal ve cerrahi menopozda meydana gelen hormonal değişikliklerin kemik döngüsü belirteçleri üzerine etkilerinin araştırılması planlandı.Yayın The Effects of Maternal Total Protein, Albumin and Hemoglobin Levels on Birth Weight(Galenos Yayincilik, 2007) Haliloğlu, Berna; Şahin, Figen Kir; Gurbuz, Ayşe; Peker, HakanObjective: The present study was designed to investigate the influence of third trimester maternal total protein, albumin, hemoglobin levels on birth weight. Material and Method: Between January 2005 and July 2005, 750 pregnant women applied for delivery at Zeynep Kamil Women's and Children Education and Research Hospital at 37-40 week's gestation were examined. Maternal total protein, albumin and hemoglobin levels were measured. Data included maternal age, gravidity, parity, gestational age, birth weight, gender, presence of iron supplementation and its duration. Results: The birth weight was significantly higher in anemic and hypoproteinemic groups compared those with normal levels. After adjusting for counfounding factors, significance of both findings lost. The cases received iron supplementation had infants with higher birth weight, however, it was not statistically significant (p:0.055). A significant positive relation was observed between birth weight and maternal age, gravidity, parity and gestational age. No relation found between maternal total protein, albumin, hemoglobin levels and birth weight. Conclusion: The last trimester maternal total protein, albumin, hemoglobin levels seem not to be a determining factor on infant's birth weight.Yayın Erken doğum tehdidinde risk faktörlerinin belirlenmesi(Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları EAH, 2002) Demirbaşoğlu, Sema; Haliloğlu, Berna; Mülayim, Barış; Aksoy, Evrim; Karateke, AteşAmaç: Neonatal mortalitenin %83 ü preterm doğumlardan kaynaklanan nedenlere bağlıdır. Çalışmamızda erken doğuma yol açan risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Materyal Metod: Mayıs 2001 Aralık 2001 tarihleri arasında açıklanamayan nedenli erken doğum tehdidi tanısıyla interne edilen 112 olgu ve kontrol grubu olarak 55 gebe çalışmamıza dahil edilmiştir,Yayın Erken üreme çağında adneksial kitlelerin nadir sebepleri(Maltepe Üniversitesi, 2012) İlter, Erdin; Yener, Neşe; Çelik, Aygen; Gündüz, Tonguç; Yücel, Erdal; Haliloğlu, Berna; Midi, Ahmet; Özekici, ÜmitÜreme çağında tespit edilen ovaryan tümörler akıl karıştırıcıdır. Bu yazıda üç ayrı tanılı vaka sunuyoruz; Overin immature teratomu (IT), overin primer peritoneal seröz papiler karsinomu (PSPC) ve metastatik ovaryan diffuz büyük B-hücreli Lenfoması. Overe ait IT sıklıkla solid, artmış alfafetoprotein değerleriyle birlikte görünen nadir bir tümördür. PSPC, normal büyüklükte overler, yaygın peritoneal karsinomatosis ve belirgin artmış CA12-5 değerleriyle birlikte olan hastalarda tanıda düşünülmesi gerekir. Lenfoma, CT'de çok sayıda büyümüş nodların füzyonu veya tek oldukça genislemiş lenf nodlarını içeren solid kitleler olarak karşımıza çıkar. Lenfomalar en hızlı doubling zamanına sahip olduğundan radyolojik inceleme birkaç günde ilerleme gösterebilir ki bu bir ipucu olabilir. Özellikle nodal kitleler ile birlikte ovaryan kistler ovaryan metastazı olan lenfomayı düşündürür.Yayın An extremely rare cause of acute abdomen in pregnancy: ruptured pancreatic mucinous cystadenocarcinoma(Wolters Kluwer Health, 2007) Özden, Selçuk; Haliloğlu, Berna; İlker, Erdin; Temelli Akın, Figen; Kebudi, Abut; Peker, ÖnderPancreatic cystadenocarcinoma is an extremely rare neoplasm in pregnancy. To our knowledge, there have been 2 published cases of pancreatic mucinous cystadenocarcinoma (PMC) during pregnancy in the literature; one of which was reported to have ruptured into the abdominal cavity. We present a second case of ruptured PMC resulting in acute abdomen in 36 weeks of pregnancy. Rupture of mucinous cystic neoplasms of pancreas including PMC should be remembered in acute abdomen during pregnancy.Yayın Gossypiboma: a lesson to learn: case report(Türkiye Klinikleri, 2010) İlter, Erdin; Manukyan, Manuk Norayık; Haliloğlu, Berna; Çelik, Aygen; Özden, SelçukThe term "gossypiboma" denotes foreign bodies retained after surgery. The most common gossypiboma is the iatrogenic surgical sponge. Usually, hysterectomy, appendectomy and cholecystectomy operations are associated with these retained sponges. They may be misdiagnosed as incisional endometriosis. We present a patient who had a caesarean section operation eleven years ago with a mass at the abdominal wall between the umbilicus and the caesarean section scar on the left paramedian region approximately 5 x 2 cm in diameter. We must keep in mind that prevention is more important for cure. As we knew that most reported cases occur in the presence of a normal pack count, we think that the surgical team must be very careful in the operation room.Yayın İkiz-ikize transfüzyon sendromunun tedavisinde tek bir amnioredüksiyon + septostominin tedavisindeki yeri : Olgu sunumu(Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları EAH, 2004) Gürbüz, Ayşe; Haliloğlu, Berna; Gürbüz, Aydın; Gaziyiz, Göknur ÖztürkBiz ciddi bir ikiz-ikize transfüzyon sendromu olgusunda yaptığımız amnioredüksiyonla kombine olarak ikizler arası membranın delinmesi (septotomi) girişimi hakkındaki deneyimimizi bildirdik.Yayın Intestinal vaginoplasty: is it optimal treatment of vaginal agenesis? A pilot study. Surgical method of sigmoid colon vaginoplasty in vaginal agenesis(National Library of Medicine, 2006) Karateke, Ateş; Gürbüz, Ayşe; Haliloğlu, Berna; Kabaca, Canan; Köksal, NeşetThe outcome of 11 cases with vaginal agenesis who underwent intestinal vaginoplasties are presented. Patients were between 18 and 37 years old. Ileum vaginoplasty and sigmoid colon vaginoplasty were carried out in two and nine cases, respectively. Ileum necrosis at donor site requiring ileum resection and bilateral ileostomy encountered in one of the cases was the major complication. Mild stenosis responsive to finger dilatation had been detected in two women with sigmoid vaginoplasty. Excess mucous production, long operation time, and shortness of mesentery of ileum led us to abandon ileum vaginoplasty, and sigmoid colon vaginoplasty was performed in the following cases with vaginal agenesis. All of the neovaginas were patent and functional. We suggest sigmoid colon vaginoplasty as the treatment of choice because of its large lumen, thick walls resistant to trauma, adequate secretion allowing lubrication, not necessitating prolonged dilatation, short recovery time compared with ileum vaginoplasties; and in patients reluctance to prolonged use of dilatators or in those who experienced previous failure of the other treatment modalities.Yayın İzole oligohidramnios indüksiyon uygulanan gebeliklerde perinatal sonuçları etkiler mi?(Turkish Society of Obstetrics and Gynecology, 2008) Haliloğlu, Berna; Şahin, Figen Kır; Peker, Hakan; Gürbüz, Ayşe; Koca, IşılAmaç: Oligohidramnios yüksek riskli gebeliklerde kötü perinatal sonuçlara neden olduundan, genellikle doum indüksiyonu için bir endikasyon olarak kabul edilmektedir. Amacımız indüksiyon uygulanan komplike olmayan (izole) oligohidramnioslu term gebeliklerde perinatal sonuçları deerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Bu prospektif çalıöada, izole olgohidramniosu (amniotik sıvı volümü [AFI] 5 cm) olan 125 olgu ile normal amniotik sıvısı (AFI>5 cm) olan 125 olgu deerlendirildi. Tüm hastaların Bishop skoru indüksiyon için uygun (>4) olup tüm hastalara amniotomi sonrası oksitosin ile indüksiyon yapıldı. Doum ekli, güven verici olmayan (non-reassuring) fetal kalp trasesi, sezaryen endikasyonu, doum kilosu, gestasyonel haftasına göre ufak bebek (SGA), 1. ve 5. dakika APGAR skorları, yenidoan youn bakım ünitesi (YDYBÜ) ihtiyacı açısından iki grup karılatırıldı. Bulgular: Güven verici olmayan (non-reassuring) fetal kalp trasesi oranı kontrol grubuna göre çalıma grubunda anlamlı olarak daha yüksek idi (p=0.02). 1. dakika APGAR skorunun <7 olma oranı (p=0.01) ve fetal distrese balı sezaryen olma oranı (p=0.01) da çalıma grubunda daha yüksek saptandı. Lojistik regresyon analizi sonucunda da her iki paramatre istatistiksel olarak anlamlı kaldı. Sonuç: 37-40. gestasyonel haftalarda indüksiyon uygulanan olgularda izole oligohidramnios kötü perinatal sonuçlar için bir risk faktörü olarak gözükmektedir.Yayın İzole oligohidramnios indüksiyon uygulanan term gebeliklerde perinatal sonuçları etkiler mi?(2008) Şahin, Figen Kır; Gürbüz, Ayşe; Koca, Işık; Haliloğlu, Berna; Peker, HakanAMAÇ: Oligohidramnios yüksek riskli gebeliklerde kötü perinatal sonuçlara neden olduğundan, genellikle doğum indüksiyonu için bir endikasyon olarak kabul edilmektedir. Amacımız indüksiyon uygulanan komplike olmayan (izole) oligohidramnioslu term gebeliklerde perinatal sonuçları değerlendirmektir. MATERYAL METOD: Bu prospektif çalışöada, izole olgohidramniosu (amniotik sıvı volümü [AFI]?5 cm) olan 125 olgu ile normal amniotik sıvısı (AFI>5 cm) olan 125 olgu değerlendirildi. Tüm hastaların Bishop skoru indüksiyon için uygun (>4) olup tüm hastalara amniotomi sonrası oksitosin ile indüksiyon yapıldı. Doğum şekli, güven verici olmayan (non-reassuring) fetal kalp trasesi, sezaryen endikasyonu, doğum kilosu, gestasyonel haftasına göre ufak bebek (SGA), 1. ve 5. dakika APGAR skorları, yenidoğan yoğun bakım ünitesi (YDYBÜ) ihtiyacı açısından iki grup karşılaştırıldı. BULGULAR: Güven verici olmayan (non-reassuring) fetal kalp trasesi oranı kontrol grubuna göre çalışma grubunda anlamlı olarak daha yüksek idi (p=0.02). 1. dakika APGAR skorunun <7 olma oranı (p=0.01) ve fetal distrese bağlı sezaryen olma oranı (p=0.01) da çalışma grubunda daha yüksek saptandı. Lojistik regresyon analizi sonucunda da her iki paramatre istatistiksel olarak anlamlı kaldı. SONUÇ: 37-40. gestasyonel haftalarda indüksiyon uygulanan olgularda izole oligohidramnios kötü perinatal sonuçlar için bir risk faktörü olarak gözükmektedir.Yayın Kolposkopik biopsi ile CIN 3 tanı ve tedavisi(Maltepe Üniversitesi, 2012) Özekici, Ümit; İlter, Erdin; Çelik, Aygen; Haliloğlu, Berna; Ulu, İ; Bozkurt, SDünyada her yıl 500.000den fazla kadın serviks kanserine yakalanmakta ve bunların yarısı ölmektedir. Serviks kanserinin ilk belirtisi vaginal kanama olabileceği gibi ileri evrelere kadar hiç belirti vermeyedebilir. Erken evrelerde tedavi cerrahi iken ileri evrelerde kemoterapi ve radyoterapidir. Kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser olan serviks kanseri için majör risk faktörü Human Papilloma Virus (HPV)'dir. PAP smear testi ile serviks kanseri öncüsü oluşumların tanınması mümkündür. Servikal intraepiteyal neoplazi (CIN) serviks kanserinin potansiyel prekürsörüdür ve sıklıkla patolog tarafından servikal biyopsi incelemesi sırasında saptanır.Yayın Maternal total testosteron, DHEAS, serbest androjen indeksi, SHBG (seks hormon bağlayıcı globulin) ve östradiol değerlerinin preeklampsi etyopatogenezindeki rolü(Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi, 2004) Kır Şahin, Figen; Haliloğlu, Berna; Eren, Sadiye; Genç, ZeynepAmaç: Maternal total testosteron, serbest androjen indeksi, dehidroepiandrostenodion sülfat, seks hormon bağlayıcı globulin ve östradiol düzeylerinin preeklampsi etyopatogenezindeki rolünü belirlemek. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya Mart 2003-Şubat 2004 tarihleri arasında Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvuran, maternal yaş ve gestasyonel yaş açısından eşleştirilmiş, preeklampsi tanısı alan 42 gebe ile normotensif 69 gebe dahil edildi. Preeklamptik 42 hastadan 22’si ağır preeklamptik, 20’si ise hafif preeklamptik olarak değerlendirildi. Preeklamptik ve normotensif gruplar ile ağır ve hafif preeklamptik gruplar gravida, parite, vücut kitle indeksi, total testosteron, serbest androjen indeksi, dehidroepiandrostenodion sülfat, seks hormon bağlayıcı globulin ve östradiol düzeyleri açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Preeklamptik ve normotensif grup karşılaştırıldığında total testosteron düzeyleri ve vücut kitle indeksi preeklamptik grupta anlamlı olarak yüksek bulundu. Ağır ve hafif preeklamptik grup karşılaştırıldığında hiçbir parametrede anlamlı farklılık saptanmadı. Sonuç: Preeklampsi etyopatogenezinde maternal total testosteron, serbest androjen indeksi, dehidroepiandrostenodion sülfat, seks hormon bağlayıcı globulin ve östradiol düzeylerinin önemli bir rolü olmadığını düşünmekteyiz.